Pandemi dönemi “kaybetmek” ve “bulmak” üzerine kurulu iki eylemsel sonuç doğuracağını düşünüyorum. “Bulmak” içinde beşerin varacağı yerde kendini bulması ve “kaybetmek” içinde sevdiklerimiz ve taviz vermediğimiz değerlerimiz de var.
İnka yerlileri veya Kızılderililere atfedilen deyişle “O kadar hızlı koştuk ki ruhlarımız geride kaldı.”
Evet kapitalizmin dizginleri elinde tuttuğu koşullar hemen değişir mi bilmiyorum, ama onun bizi kontrolsüz sürüklediği yere ruhlarımızı götüremediğimiz veya yıpranmış duygu ve düşüncelerle gittiğimiz bir gerçek.
Seneca’nın “Büyük servet, büyük kölelikti” lafını hatırlayın. Şimdi ya Pandemi sonrası silkinip rahatlamak, minimal hayatın dinginliğini bulmak için gayret göstereceğiz ya depremde yaşadığımız gibi muhakemeyi kısıtlı tutup her şeyi anlık tüketeceğiz.
Bence insanlık yeni nesillerin de itici talepleriyle “Az çoktur” üzerine kurulu, mülklü yaşamanın sahteliğine karşın mülksüzlüğün mutluluğu üzerine bir ahlak geliştirebilir. Bu noktada soyo-ekonomik hayatın döngüsü de bunun üstüne kurulacak.
Koronavirüs salgını ile konulan mesafeler ve sosyal izolasyonlar internet ağları ile çok öncesinde dijital ilişkilere dönüşmedi mi? Arkadaşlık yerine ağdaşlık üzerinden yeni bir toplumsal model kurulalı çok olmadı mı? Pandemi tüm bu realitelerin bir sağlamasını yapıyor bize. Unutanlara hatırlatıyor.
İlişkilerinizde, mesleğinizde, oturduğunuz apartmandaki komşuluk bağlarında bile “durum” değişmişti ama siz “öyle” kalmayı tercih etmiştiniz. Pandemi sosyal medya terminolojisi ile durum ayarlarımızı düzeltiyor.
Leibnez’in monad öğretisini felsefeden bilenler hemen hatırlayacaktır. Lebniz’e göre evreni oluşturan tözler monadlardır. Monad terimi Yunanca birlik, teklik gibi anlamlara gelmekte. Bireyselliğe dayalı bir çoğulculuktan bahsediyor filozof. Bu küçük virüsler, tözler bizi bireyselliğe ama tüm o tek tek varlıkların birliğine götürüyor. Ahlak ve politika belki de böyle bir fenomenin üzerine gelişecek.
Varlıklar, çabalarının gücü, çeşitliliği ve yaratıcılığı ölçüsünde var kalırlar. Her yönüyle oluşan bu yeni durum solo eylemlerin tekil iradelerini bütüncül bir iradeye ve ahlaka dönüştürecektir.
Başta söylediğim gibi salgın ile sadece bedenlerimiz değil kapitalizm de yara aldı. Onun etrafında dolanan küreselleşme ve hümanizm gibi martavallar da mutlaka tartışılmaya açılacak.
Tüm beklentilere, iş yapma biçimlerine, dış dünya ve kendimize biraz da böyle bakmaya çalışalım.
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.