İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İstanbul turizmi için son aylarda etkileyici performans sergiliyor. Dijital tanıtım kanallarını artırıyor. Dünyada 80 milyon etkileşime çıkan Influencer’lı şehir tanıtımından sonra şimdi de neredeyse sektördeki tüm paydaşların katıldığı güzel bir lansman yaparak Visit İstanbul’u tanıttı.
Hemen baştan söylemeliyim, yazı fontu, görsel kurgusu ve içerik bölümleriyle taktir edilesi bir portal olmuş, güzel bir logo da siteye kondurulmuş. Emeği geçenleri tebrik ederim. Neredeyse Kristal Elma alacak kadar etkileyici bir tasarım. Tabi bütün bunlar güzel de esas soru şu: Tanıtım için artık böyle bir platforma ihtiyaç var mı?
Yapay zekanın kurduğu Metaverse evreni, ChatGBT gibi enstrümanların, blockchain teknolojilerinin hızla arttığı, bilgiye ulaşmanın görece kolaylaştığı bir çağda bundan 10-15 sene öncenin yoğurt yeme biçimiyle tanıtım yapmak ne kadar doğru?
Yani sizin 2005 model lüks arabanız var onu modifiye edip elektrikli, çevreci bir araca dönüştürüyorsunuz. Bakıyorsunuz, fıstık gibi oldu bu araba diyorsunuz. Fakat dünyada Tesla’lar çıkmış, karbon ayak izini azaltan markalar piyasaya sürülmüş, insansız araçlar yollarda falan…
B2C bir tanıtım kanalı olan böyle bir dijital platforma İstanbul’un ne kadar ihtiyacı var diye bir uzmana da sormak istedim. Eski Tanıtma Müdürümüz İrfan Önal, fikri çok beğendiğini ama uygulamada görmek gerektiğini söyledi.
İnternetin ilk çıktığı yıllarda belki hatırlarsınız “İnternet Mahir” ya da nam-ı diğer ”I kiss you Mahir” diye bilinen bir karakter vardı. O zamanın imkanlarıyla blog sayfası yapmış, komik İngilizcesiyle de yurt dışında ünlenmişti. Sonradan herkes bir blog yapma telaşına girdi, uzunca bir süre de bu ilgi sürdü. Seyahat blogger’ları çıktı. Sonra google ve sosyal medyanın etkisiyle blog sayfaları eski gücünü kaybetti. Dünyada bugün geldiğimiz noktada web 2.0 yerini merkezi yıkan ve kullanıcının kontrolü ele geçirdiği web 3.0’a bıraktı. Yani her şey o kadar hızlı ilerliyor ki 10 yıl öncesi bile neredeyse maziye döndü.
Bugün elbette tüm dünyada destinasyonların official tanıtım sayfaları bulunuyor. Az çok turizm stratejilerini de bu sayfalardan okuyabiliyorsunuz. Hatta Katar, Singapur, Birleşik Arap Emirlikleri gibi şehir odaklı ülkelerin sadece seyahat edene hitap eden değil B2B hizmet veren sayfaları da mevcut. Örneğin Visit Qatar’ın seyahat acentalarına ürün sunduğu bir paneli var.
Tabii tüm mesele aktif bir tanıtım platformuna sahip olmak değil. Visit İstanbul üzerinden bir marka konumlaması ve branding çalışmaları yapabilmek de önemli bir girişim olmalı. Bunun devamını getirebilmek için kadrolara ve arkada durabilen güçlü bir iradeye ihtiyaç var. Maalesef yerel yönetimler bu süreçleri iş modellerine dönüştüremiyorlar. Seçimden seçime değişen yöneticiler bazı projelerin sürdürülebilirliğini zorlaştırıyor. Umarım İstanbul için bu böyle olmaz.
Şehri tanıtacak araçlara ve insan kaynağına sahip olsanız bile esas önemli olan o şehirde insanların eve ekmek götürebilmesi, mutlu yaşayabilmeleri; eşit ve adil yaşam koşulları, liyakat, toplumdaki yerleşik demokrasi bilinci, evrensel hukuk değerlerine olan bağlılık gibi karineler sizin ortak etmek istediğiniz hikayenizi temelden şekillendiriyor.
Tabii pazarlamada yerel politik duruşlar kadar bunu bir kalite yönetimi olarak görüp herkesi bu sürece dahil edebilmek de bir diğer husus.
Sözün sonunda belki belediyenin yaptığı bu işler için 5 yıl sürecek projeler değil diyebilirsiniz, evet yerel yönetim bunları çok önce hayata geçirebilirdi ama her kafadan bir ses çıkan ülke siyasetini de kenarda tutarsanız İstanbul gibi bir şehirde iş yapmak da öyle kolay değil.
Sağlıcakla
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.
Yorumlar
Serdar Sağlamtunç, FCSI
17 Aralık 2023, Pazar 12:58
+ Yorum Yaz