Panoptikon

Mehmet Güneli
Mehmet GüneliGazeteci-Yazar
16 Eylül 2024, 13:03

Turizm sektörünün dinamiklerini ekonomik ve toplumsal ilişkilerin iç içe geçmişliği üzerinden okumaya çalışmanın anlamamızı daha kolaylaştıracağını düşünüyorum. Burada güç/iktidar ilişkisi, gözetim-kontrol mekanizması gibi Panoptikon örneği üzerinden de somutlaştırabileceğimiz diğer bir taraf olduğunu yazının sonuna bırakıp önce bu iç-içe geçmişliği anlamaya çalışalım.

Ünlü iktisatçı Karl Polanyi’nin meşhur “yerleşiklik/gömülülük” (embeddedness) kavramını belki duymuşsunuzdur. Neydi bu kavram? Polanyi, ekonominin toplumsal ilişkilerin içine yerleşik (gömülü) olmaktan çıkması ve toplumsal ilişkilerin tamamen ekonomik kurumların içine yerleşik (gömülü) hâle gelmesinden söz eder.

Bunu çevirip de yorumlayabilirsiniz ki Polanyi gibi gömülülük kavramına odaklanan pek çok iktisatçı, ekonomi ile toplumsal ilişkilerin iç içe geçmişliğine, birbirinin içine karışmışlığına işaret eder. Yani mahremiyet ile kamusal alanın, duygular alanı ile rasyonalitenin de birbirinden ayrılamayacağını savunanlar var.

Dolayısıyla turizm içindeki konulara da işte bu “yerleşiklik/gömülülük” (embeddedness) kavramı üzerinden bakmak, her iktisadi olgunun kişilerarası ilişki ağları içine gömülü olduğunu söylemek yanıltıcı olmaz.

Turizm sektörünün sivil toplum ile kamu arasındaki ilişkide pozisyonları bağımsız yorumlama, her bileşeni kendi ölçeği içinde değerlendirme şansımızın kalmadığını görüyoruz. Buna medyayı, akademiyi, tüketici davranışlarını, statü ve kimlikler gibi sosyal hayatın tüm unsurlarını ekleyebiliriz.

Turizm endüstrisinde kurumlar olguları doğal olarak içinde bulunduğu çeperden yorumluyor ve giderek bunun altındaki tek motivasyonun ekonomik gücü, ayrıcalıkları kaybetmemek olduğu görülüyor. Bu durumu sadece iktidar-sektör ilişkisi üzerinden okumayalım. Küçük kurumların üyeleri arasındaki ilişki de bunun üzerine kurulu. Hakim düşünceyi eleştiren üye istenmiyor. Ya da vitrinde onların durması tercih edilmiyor.

İktidar/güç karşısında imtiyazlı kalmanın yolu sorgusuz biat etmek. Onların bir gün gerçekleri söylemesini beklemeyin. O en müstesna kurumların yöneticileri bile susacaklar. Bu gömülülük durumu itibar erozyonu yaratıyor ama mevcut gücün korunmasını sağlıyor. Fonksiyonel bir tarafı olduğu açık.

Bir şeylerin yanlış gittiğini söyleyenler yani aslında “kral çıplak” diyenler ise bu sistemde müptezel konumda bırakılıyor. Üyesi olduğunuz kurumların savundukları illüzyona siz de inanmak zorunda kalıyorsunuz. Sosyal ilişki ağları kendi ekonomik çıkarlarınıza göre örülüyor. Bir bakıyorsunuz liyakatsiz olanlardan kurulu çepere “sektör” demeye başlıyorlar. Küçük bir sosyal grup da olsanız büyük bir STK da oyunu gücü elinde tutan işte ‘o sisteme’ göre oynuyorsunuz.

Örneğin oteller bu yıl sezonu verimli geçirmiyor. Döviz baskısı, maliyet girdabı içinde mutlu değiller. Çalışanlar enflasyona eziliyor. Turistik destinasyonlarda yaşam koşulları ağırlaşıyor. Neredeyse sezonun en iyi zamanında sold out çeken zincir markalar bakıyorsunuz %30 indirimle acentaların kapısını çalıyor. Esnafın işleri kesat, sokak hüzünlü, fırsatçılar ayrı kol geziyor ama büyük resim rekor üstüne kurulu ya müstehzi bir memnuniyet var. Oysa Avrupa “aşırı turizmi” konuşuyor. Bu işin rönesansını reformunu halletmiş dertleri tasaları başka.

Bu gömülü ilişkilerde temsilciler, üyeler veya tek tek bireyler büyük resme göre pozisyon alıyor. Peki arada çıkıntı sesler olur mu?

Bentham’ın Panoptikon tasarımı, her bir mahpusun hücresinin merkezi bir kuleye bakacak şekilde yerleştirdiği bir hapishanedir. Merkezdeki kulede bulunan gardiyan, bulunduğu noktadan bütün mahpusları görebilir. Bu modelde genel teknikler, bireylerin kontrolü, gözetimi ve ıslahı için kullanılan tekniklerle birleşir.

Dijitalleşmenin kurduğu ağ toplumunun kolay etkileşimi sayesinde Panoptikon’u devreye almak artık hiç de zor değil. Herhangi bir üyelik ve aidiyet ilişkiniz olmadan da ağ içinde bıraktığınız çerezler merkezdeki kulede toplanacaktır.

Zygmunt Bauman Panoptikon’un hâlâ hayatta ve iyi durumda olduğunu söylüyor. Bu elektronik etkileşimin panoptikonu bir tahakküm kalıbı olarak sistemleştirmeye çalışan Foucault’nun bile hayal edemeyeceği kadar güçlendiğini vurguluyor.

Bir kişi veya kurumun ‘tartışmalı gerçekte’ sessiz kalması her ne kadar onu pasif de olsa taraf olmaya sürüklese de Panoptikon Kurgusu içinde bunu anlamak zor değil. Panoptikon sosyal grup ve ilişki ağları üzerinden artık halkanın her noktasına hızla dokunuyor.

Turizm sektöründe inşa edilen panoptikonları siz düşünün. Hayatın her alanında kendini gösteriyor. Foucault’un teorisini çizdiği sadece iktidar-güç ilişkisi üzerinden değil! Bugün panoptikonların inşası, işletilmesi ve hizmet vermesi, patronlar için bir yükümlülük olmaktan çıkarak, bütün iş sözleşmelerinde küçük harflerle yazılı birer mal varlığına dönüştüler. Nasıl ki salyangozlar evlerini sırtlarında taşıyorlarsa, aynı şekilde çalışanlar da kendi kişisel panoptikonlarını kendi bedenleri üzerinde büyütmek ve taşımak zorundalar.

Bu kayıplar bizi üzdü

Her ikisi de zaman zaman konuşup dertleştiğim dostlarımdı. Fehmi Köfteoğlu turizm için yorulmadan çalıştı. Hiç unutmam ITB fuarı için gittiğimiz Berlin’de gazeteci arkadaşlarla birlikte ev kiralamıştık. Fuar dönüşü yorgunluktan bitap düşüp akşam kendimizi uykuya atarken o her akşam bilgisayar başında yazmaya devam ederdi. Gözlerini dinlendir yarın yine fuar var dediğimiz zaman da bize ‘asıl çalışmazsam yorulurum’ bakışı atardı. Edip Cansever ünlü şiirinde “Kirli Ağustos! göz kapaklarımı da yaktım sonunda” der. Neredeyse o da turizm için göz kapaklarını yakarak ağustos ayında aramızdan ayrıldı. Nur içinde yatsın!

Temmuz ayının sonlarında hayatını kaybeden değerli dost Serdar Çelenk’i İZRO yönetimindeki görevi sırasında tanıdım. Çok iyi bir rehber ve örnek bir turizmciydi. Ülkesini ve özellikle başta İzmir olmak üzere Ege Bölgesi’ni gastronomi ve turizm potansiyeli açısından dünyaya tanıttı. Serdar Ağabey iyi bir vatansever ve başarılı bir anlatıcıydı. Turizmdebusabah’ı çıkardığımız yıllarda onu yazmaya itmiştim. İlk yazılarını o yıllarda yazmıştı, sonra yazarlıkta kendini çok geliştirdi. Mekânı cennet olsun. Her ikisi de kültürümüze ve turizm sektörüne katkılar sundu. Şunu unutmamalıyız, gazeteci ve yazarlar eleştiri yapan insanlardır, toplum eleştirenler ve sorgulayanlar varsa doğru yolu bulur. Bu insanlar mutlaka hatırlanmalıdır. Kültür ve Turizm Bakanlığımız keşke bu iki değerli isim için de taziye mesajı yayınlayabilseydi. Şık olurdu.

Bu yıl ikincisi yapıldı: Globemeets büyüyor!

Dijitalleşmenin, yapay zekânın bu kadar geliştiği bir dönemde fuarların misyonunu tamamladığını artık korkmadan söyleyebiliriz. Son dönem Antalya’daki fuar başarılı bulundu. Zaten Antalya’da sürekli bir şeyler yapılmak isteniyor. Bir organizatör başarılı olduysa bakıyoruz hemen turizm ve paydaş sermayeler Antalya’da diye hemen orada bir iş yapıyor. Bence bu kentin bir nefes alması lazım. Turizmle ilgili ne varsa Antalya üzerinden bunu düşünmek ne kadar doğru tartışmalıyız. Antalya turizmin başkenti diye diye Antalya’yı bitirdik. Evet Antalya güçlü bir ürün, büyük bir lokomotif ancak bu başkent olayını farklı bir yazıda yeniden tartışalım.

Sevgili Hüseyin Kurt aslında şapkadan tavşan çıkardı. Artık çok sıktı dediğimiz bir anda, fuarların yorduğu, zirve ve toplantı enflasyonu yaşandığı bir dönemde sektöre nefes aldıran, iş üreten bir konsepti hayata geçirdi. İçerik olarak geçen yılın üzerine koyarak ilerlediğini gördük. Her yıl küçük dokunuşlarla ismi gibi giderek daha güçlü global bir etkinliğe dönüşüyor. Konuştuğum herkes çok mutluydu; çünkü iş çıkardıkları, ödedikleri paranın karşılığını aldıkları bir modeldi bu. Globmeets B2B Networking gibi etkinlikleri devletimizin ve yerel yönetimlerin daha çok desteklemesi lazım. Sayın Valimizin katılımı kadar İBB Başkanımızın da orada olması güzel olurdu. Hatta aynı gün İstanbul’da olan Kültür ve Turizm Bakanımız da keşke bu açılışı yardımcısı yerine kendisi yapsaydı. Ama işte yukarıda biraz anlatmaya çalıştım, kurumlar, birbirine gömülü ilişkiler, vb. sektör dinamiklerini etkiliyor.

Sağlıcakla

Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.
Yorumlar
Gökçen Yılmaz
05 Ekim 2024, Cumartesi 03:50
Turizm sektörü daha iyi anlatılamazdı...
 
  Yorum için en fazla 1000 karakter girişi yapılabilir!
captcha