Pişmiş aşa su katıldı

Hüseyin Bölük
Hüseyin Bölük Zeferan Restoranları Executive Direktörü
12 Temmuz 2021, 16:28

Tüm dünyayı kasıp kavuran korona virüs neredeyse ikinci yılını devirecek olmasına rağmen gündemdeki yerini korumaya devam ediyor maalesef. Ülkelerin almış olduğu tedbirler bir sıkılaşıp bir gevşerken mutfakta ocaklar bir yanıp bir söner oldu.

Şüphesiz ki bu puslu yasaklar vadisindeki belirsizlikler içinde adım atmak mümkün olmadı.

Bu durum işletmecisinden, çalışanına, normal vatandaşından bürokratına kadar herkesi derinden sarstı.

Pek tabii her kesimden her meslek grubundan insanı kapsayacak bir yazı olmayabilir ancak şeflerimize ve yiyecek içecek yöneticilerine atfen yazdığımız bu yazıyı herkes kendine göre yorumlayacaktır düşüncesindeyim.

Yazımıza konu olan duruma gelecek olur isek; ocakların bir yanıp bir söndüğü bu dönemde, iki tip yatırımcı ve/veya yönetici profili çıkıyor karşımıza.

Sayıları çok az olmasına binaen önce gönüllerin yatırımcılarından, yöneticilerinden bahsetmek isterim.

Bu sınıfa giren kişiler, aşını yeteri kadar üreten ve çalışanları ile birlikte tüketen kesimdir.

Bu bakış açısına sahip olanlar; şefinin işletmenin sadece aşçıbaşısı olmadığını, onların aynı zamanda işletmesinin satış, satın alma, pazarlama hatta genel müdürü olduğu bilincinden olsa gerek, geçmiş yıllarda kazandıklarını, altlarındaki arabalarını satıp bununla aldığı ekmeği çalışanı ile bölüşüp, onları asgari düzeyde mağdur etmiş ve bu sayede krizden daha da güçlenerek çıkmıştır.

Güçten kasıt maddiyattan çok daha önemli manevi bağların, aidiyet duygusunun güçlenmesidir. Emin olun bunun değeri para ile ölçülemez.

Gelelim şimdi genel olarak ‘’Rabbena hep bana’’ anlayışındaki, tekelci zihniyetli işletmeci ve yöneticilere. Üzülerek söylüyorum ki hâkimiyet bu sınıfta olduğu için ekibinin kendisine kazandırdıklarıyla aldığı ekmeği paylaşmak yerine maliyetten kısmaya hatta bu sihirli sözcükten çıkarılan ilk anlamın somut yansıması olan personel azaltmaya odaklanmışlardır hemen. Yani pişmiş aşa su katmışlardır!

Bu yüzdendir ki şimdilerde turizmde ciddi anlamda kaliteli şef ve kalifiye personel sıkıntısı başlamıştır. Çünkü zor günlerinde işletmesini yanında göremeyen şefler, yiyecek içecek yöneticileri ve çalışanları mesleğe küsüp farklı kollarda hayatlarını idame ettirmeye başladılar. Yılların tecrübeleri şimdilerde ya tarlasında, ya farklı bir meslek kolunda her şeye sıfırdan başlamış durumda. Yazık…

Ülkemizin vazgeçilmez, alternatifsiz bir destinasyon olduğunun bilincine varan ülke sayılarındaki artış bir tarafta, şeflerini-departman müdürlerini, çalışanlarını zor zamanda ilk kurtulacaklar listesine alan yatırımcı ve yöneticiler diğer tarafta.

Şimdi baş başa kaldığımız tabloda sizlere sormak istiyorum; Milyon dolarlık yatırımlarınızdaki mermer sütunlar, altın varaklı mobilyalar mı hizmet edecek müşterilerinize?

Yılların otelcisi olarak, bilinçli bir şekilde misafir yerine müşteri ifadesini kullandım çünkü biliyorum ki bu zihniyette yönetilen işletmelere göre onlar her zaman müşteri idi. Sadece bu sınıfa giren işletmelerdeki işine saygı duyan çalışanlar kendilerini misafir olarak gördüler ve bu düstura göre hizmet ettiler.

Tıpkı ‘’Son ağaç kesilip, son dere kuruduğunda beyaz adam paranın yenilmeyen bir şey olduğunu anlayacak’’ diyen Kızılderili atasözünde olduğu gibi, bu sınıfa giren yatırımcı ve yöneticiler bir gün milyon dolarlık binaların ruh olmadan bir işe yaramayacağını anlayacaklar.

Burada ruhtan kastım aidiyet duygusuyla işletmesine bağlı şefler ve çalışanlardır. Paha biçilmez yatırımlara hayat veren onlardır, taşı işleyip elmas haline getiren…

Bakınız, turizmde 4 temel esas vardır. Personel memnuniyeti, misafir memnuniyeti, gelir ve gider.

Naçizane tavsiyem şeflerinizi ve çalışanlarınızı memnun etmeye bakın, onların aidiyet duygusunu nasıl geliştirebileceğinize kafa yorun. Bunu başardığınızda göreceksiniz ki; Çalışanınız da memnun, misafirleriniz de, gelirleriniz yükselirken giderleriniz de kontrol altında.

Çünkü bu sinerji misafire yansıyor ve misafir misafiri çekiyor.

Arzu ederseniz bir sonraki yazımızda ‘’çalışanların aidiyet duygularını nasıl arttırırız’’ konusuna değinebiliriz.

Çalışanının kıymetini bilen, cennet vatanımızın paha biçilmez bir değer olduğunu anlayan ve buna göre hareket eden yatırımcı ve yöneticilerin sayılarının artması dileklerimle…

Saygılarımla

Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.
Yorumlar
Serdar TOKUR
21 Haziran 2023, Çarşamba 06:29
??????
A.Kürşad BAHAR
17 Temmuz 2021, Cumartesi 10:39
Değerli dostum , kalbimizin sesini yazıta dökerek , bir nebzede olsa su serptin yüreğine kalemine sağlık ! İnşallah herkes, bu güzel pişmiş lezzetten ,bir kaşıkta olsa nasiplenir … vesselamla
Şükrü kırkık
13 Temmuz 2021, Salı 08:34
Herşeyi çok iyi özetlemişsiniz şefim başarılar
Gülnihal
13 Temmuz 2021, Salı 06:59
Pişmiş aşa su katma benzetmesi o kadar yerinde olmuş ki... Güzel noktalara değinmişsiniz. Para elbette önemli fakat insani değerlerin ötesine geçmemeli. Kalemine sağlık şefim
Mevlüt alimoğlu
13 Temmuz 2021, Salı 11:58
Yüreğine kalemine şağlık değerli şefim ??
Gürcan TUNÇER
12 Temmuz 2021, Pazartesi 11:04
Yüreğine kalemine sağlık ustad
Tuncay YÜCEER
12 Temmuz 2021, Pazartesi 09:33
Sefim naçizane yazdığınız bu yazı başta olmak üzere bütün yazılarınızın altına imza atılır çok doğru ve yerinde tespitler aidiyet duygusu kaldimi Bilmiyorum ama sonraki yazınızı sabırsızlıkla bekliyorum
Tuncay Karabak
12 Temmuz 2021, Pazartesi 08:25
Yine hassas bir konuya değinmişsiniz. Umarım bu yazdıklarınızdan yöneticiler feyiz alıp çalışanlarının kıymetlerini bilirler.
Chef Ahmet Kara
12 Temmuz 2021, Pazartesi 07:27
Aklınla, kaleminle cesaretinle o kadar yakışıyorki sana sektörün akil adamı olmak. Tebrikler kardeşim, harika bir özet olmuş yazdıkların. ??
Chef ali
12 Temmuz 2021, Pazartesi 07:14
Tebrik ederim Hüseyin şef çok güzel özetlemişsin??????
Mustafa Köreken
12 Temmuz 2021, Pazartesi 06:29
Herşeyin maddiyat olduğu bir çağda yaşıyoruz maalesef insanların hep üst perdeden kendini ifade ettiği büyük butonlu kelimeler kullandığı fakat küçük ve maddiyat üzerine yaşadığı bir çağ samimiyetin kerizlik olarak algılandığı acizlerin yaşadığı bir çağ cahit Zarifoğlu nun dediği gibi Ben bu çağdan nefret ettim, etimle kemiğimle nefret ettim... Cahit Zarifoğlu
Yaşar poyraz
12 Temmuz 2021, Pazartesi 06:23
emeğinize sağlık şefim şu anki içinde bulunduğumuz durumu çok güzel özetlemiş siniz ??
Direnç Koca
12 Temmuz 2021, Pazartesi 06:19
Şefim pandemi sonrası ayakta kalan işletmeler bu söylediklerini yapanlar olacak
Ali Güzelköylü
12 Temmuz 2021, Pazartesi 06:17
Çok güzel bir yazı yazmışsın Hüseyin Şefim zaten seninle çalışmak büyük bir ayrıcalık idi bunun için gurur ve onur duyuyorum hem kendimle hem sizinle inşallah ileride bir gün yine beraber sizinle aynı ekipte çalışmaktan gurur ve onur duyarım. Yazıya gelince ne zamandır bende düşünüyordum aklımda sizin yazdığınız sözler geçiyordu siz yazıya dökmüşsünüz çok şükür bizleri anlayan ve anlatan çok iyi şeflerimiz var bir sonraki yazınızı okumak için sabırsızlıkla bekliyorum . İyi çalışmalar eski ekip arkadaşlarıma selamlar Bodrumdan kucak dolusu sevgiler
Bahadır Malkoç
12 Temmuz 2021, Pazartesi 06:08
Ağzına yüreğinize saglik hüseyin bey
 
  Yorum için en fazla 1000 karakter girişi yapılabilir!
captcha