Marifetim nezaketimde

Mayosu ve/veya bikinisi ile Aspendos'a giden çok fazla göremezsiniz, aynı şekilde üstünde şövalye zırhı ile veya smokinle güneşlenen birilerine kaç defa rastladınız.

Aynı şekilde açık hava tiyatrosu ile bir kültür sanat merkezindeki etkinliğe katılmanın dünya da belki de spontan oturmuş klasikleşmiş kuralları vardır.

Elinizde çekirdekle açık hava etkinliğine gidebilirsiniz belki ama elinizde popcorn kutusu ile opera bale tiyatro etkinliklerine katılamazsınız.

Her şey yerinde tadında ve deminde güzeldir.

Dünyaya kültür ve sanat etkinlikleri marifeti ile verdiğimiz mesajlar bizleri direkt olarak etkiler. Çünkü TV reklamına benzemez kültür ve sanat. Göze kulağa, ruhlara işler. Kalıcı izler bırakır. Size tv, billboard ve reklamlar ile dayatmaz, siz zaten o etkinliğe gittiyseniz potansiyelsiniz. Geri kalan sahnedekine kalmıştır. O zaman seçimlerimiz de buna göre olmalıdır. Bizim değil bize gelenin gelecek olanın bizden ne beklediği ve ona ne verdigimizdir marifet. İhtisas alanım olduğu için daha ağır yazmak isterdim ama marifetim nezaktimdendir.

Evde bayram konserleri izledik TV'lerde. Ooooo ne güzel bir durum her renkten her şeyden biraz biraz vardı. Prodüksiyon çekimler reji tek kelimeyle muhteşem. Hatta görüntü yönetmenini kurgu ekibini kutlamak gerekiyor. Burda sıkıntı şurda başlıyor. Araya girip söylemek de lazım o programlardaki sahne alan tüm sanatçılar hepsi ayrı pırlanta. Peki sıkıntı ne? Aman Allahım covid var tüm dünya evde herkes TV'lerde internette sörf yapıyor. İyi de doku oturmamış. Denizli'deki devlet opera bale Zeki Müren şarkıları harika. Madem böyle bir şey yapılacaktı. Mazhar abi Efes'ten seslenmeliydi . Kubat Kapadokya'ya daha çok otururdu.

İllâ bir tasavvuf örneği de verecek olursak, UNESCO için ikinci bir Yunus Emre yılı önermesi oldu, çok daha dokuya yakışır bir noktada Yunus Emre ilahileri / oratoryosu vs verilebilirdi. Ama madem böyle denemeler yapacağız ilmi olarak halk müziği sanat müziği klasik müzik vb den vazgeçtik bari halk arasındaki deyimlerle dinleti müziği salon müziği bar müziği konser müziği vb vb tanımlarla o muhteşem yapıların dokularına uysaydı. İhtisas alanım olduğu için daha ağır yazmak isterdim bu bölümü ama marifetim nezaketimdendir.

Buna benzer bir şey de 29 Mayıs'da yaşadık maalesef. Televizyonda gündüz bir mehter dinledim; dış mekânda aman allahim önünde iki Türk sazı. Akordlar akorlar birbirine karışmış. Meydan Müziği Askeri Müzik, askeri müzik repertuarında bile olmayan eserler ile meydanda. Evet normalde vardır türkü formunda şarkı, şarkı formunda türkü, ama bu türlü olmuş hem de her türlü. Bir de önüne sahne sanatları adımları ile bezenmiş raks eden yeniçeriler eklenince bu türlü baya bir türlü olmuş. Maalesef ihtisas konularımdan olunca daha ağır yazmak isterdim ama dedim ya marifetim nezaketimdedir.

Akşam yine devam ediyordu 29

Mayıs ayındaki kaotik algı operasyonu. Dünyada bütün ülkeler sınırlarını kapatmışken bizim o gün uluslararası bir şampiyona düzenlememiz pek bir anlamlı olmuştu herhalde; ülkelerin büyükelçileri şampiyonada sporcuydu diye düşünmeden edemedim hatta belki öyle olsaydı çok ama çok büyük bir tanıtım firsatı elde etmiş de olabilirdik. Burda tabi etkinlik gündüz olmasına rağmen mapping yüzeyli, yüzlerce metrekarelik bir scarf sahne ve teknik içinde soundcheck yapılmamış ve 12 kişiden oluşan detone bir mehter olmasaymış daha iyi olurmuş. Tabi sokağa çıkma yasağı varken boğazda yelkenli geçişi yapmak vs'den bahsetmiyorum bile. Bu arada Fatih Sultan Mehmed'in istanbul'u feth etmesinin gururunu keşke onun anlayışı ile devam ettirip turizm potansiyelimiz açısından, güzel ülkemizi canım Istanbulumuzu HOŞGÖRÜ IMPARATORLUĞU olarak gösterebilecek program ve etkinlikler ile ifade edebilseydik. Burda da farklı ağır vs konuşmalar yapamam, marifetim nezaketimde gizli.

Değinmeden geçemeyeceğim bir konu da tam Cumhurbaşkanımız online olarak konuşmalarına başladığı esnada konuşması bölünerek, protokol adablarına ve alışıla gelmiş temayüller dışında kalarak izlemek zorunda kaldığı havai fişek gösterisine değinmeden edemeyeceğim. Dünyada havai fişek gösterileri her zaman yapılmıştır bir zamane etkinliği olarak ancak yaparkende hep senkronize gösteriler seyretmişizdir. Zaten uzun zamandır bu tarz gösterilerin yerini bina meydan vb senkronize light showlar almıştır. Bu konuda sevgili ve çok değerli kuzenim Sayın Melek Baykal da her defasında bu konuya temas eder. Bu havai fişeklerin havada kuşlara çok büyük zararlar verdiği ortaya çıkmış ve doğaya canlılara önem veren ülkeler bu tarz gösterilerden çekilmişlerdir. Ben eminimki Sayın Cumhurbaşkanım da kuşlara verdiği zarar yönünden konuyu incelerse gerekli hassasiyeti gösterecektir.

Biraz uzun oldu ama bu postcorona tedbirler ve rantlarla ilgili küçük bir zülfuyare dokunmadan geçemeyeceğim. Muhteşem tedbirler silsilesi sayfalarla. İçine dalmadan kendi kendime sorduğum soruları siz kendi dünyanızda cevaplarsanız bende kısa kesmiş olacağım. Hadi başlayalım. Bu havuzlardaki klor seviyesi zaten kontrol edilmiyor muydu? Bu otellerde gıda alımında sertifika kontrolü yapılmıyor muydu? Bu hoteller de check in check out arasında odalar temizlenip havalandırılıp bukletler değişmiyor muydu? Havlular, çarşaflar değişmiyor muydu? Zaten temizlik ve hijyen olmazsa olmazımız değil midir? Uçağa el bagajı almayarak fazla kilo bedava mı oluyor ya da biz mikrobu el bagajında mı taşıyorduk? Uçaklarda ikram neden kalkıyor bilet mi ucuzluyor yoksa host hostesler mi corona taşıyıcısı? Battaniye verilmeyecek ama kulaklık al. Yani daha önceki battaniyeler hijyen mi değildi! Bu kadar eksik olan şey fiyata yansıyor mu? Zaten odalar otobüsler uçaklar yolcu indir bindir aralarında temizlenmiyor muydu? Biz nasıl yaşıyorduk acaba? Sorulacak o kadar soru kafa karıştıran o kadar mesele var ki canım kültür sanattan nerelere geldik..

O kadar daha ağır yazmak gereken şeyler var ki marifetimiz nezaketimizde diyelim.

Esen kalın...