Pandemi sonrasında turizm sektöründe alışkanlık ve iş yapış biçimlerinin değişeceği söyleniyor.
Profesyonellerin hazırlıklı olmadıkları bu yeni krizden çıkarılacak dersler dışında şimdilik herkesi tedirgin eden bir süreçten geçiyoruz.
Turizmin tarihinde görülmemiş bir durgunluk yaşanıyor. Şirketlerin bilançoları alt-üst olmuş durumda. Uçaklar yatıyor, gemiler tabiri caizse alabora. Oteller kendilerini döndürecek kadar dolu değil, acentalar kan ağlıyor, tur operatörleri çaresiz…
Turizm sektörü hem yerelde hem globalde destek bekliyor. Büyük bir hayatta kalış mücadelesi yaşanıyor, yaptığı iş dışında başka geliri olmayanlar kaderine terk edilmiş durumda.
Tüm dünyada ve en çok da Türkiye’de alım gücü düşüyor, işsizlik giderek artıyor. Koronavirüsün getirdiği güvenlik kaygısı ile ekonomik buhranın birlikte yarattığı anksiyete travmatik bir toplumun ayak izlerini ortaya çıkarıyor.
Dünya ekonomilerini derinden sarsan bu süreçte yeni normalin yeni turizm biçimi diye pazarlanmaya çalışılan modeller ile birileri yine köşeden 90’ı görme telaşında.
Mevcuda uygun diye ortaya bırakılan fikirler ise ya zaten var olanların yeniden parlatılması ya da cilalı birkaç içi boş kavrama ruh katma seramonisinden öteye gitmiyor.
Fark ettiyseniz Holistay veya Staycation kavramları yeniden konuşulmaya başlandı. Şimdi Yarı Turist diye bir kavram tartışılıyor, birileri buna Dijital Göçebe diye üfürüyor.
Pandemi başladığı zaman da 6 ay içinde neo-libarel düzen değişecek, kapitalizm için çanlar çalmaya başlayacaktı. Bu plastik futuristlerin günü sevimli kılan öngörüleri dışında bir şeylerin kolay değişmeyeceği de aşikar.
Şimdiye kadar artı değer üreten, sektöre katkı veren model ve yaklaşımları korumaktan başka çaremiz var mı? Pedal çevirerek giden bisikletin sabah uyandığınızda güneş enerjisiyle çalışmasını bekleyemezsiniz.
Parmak şıklatarak değişmiyor dünya…
Tabii ki yeni neslin beklenti ve yolculuk etme alışkanlıklarını doğru analiz edip geleceği buna göre dizayn edelim. Ama işimiz maceraya atılmak olmamalı!
Dijitalleşmenin hakikatın bir boşluğunda yer kaplaması atmosferi satın aldığı anlamına gelmesin.
Öncelikle bu yangın sönmeli…
Esas olan bugün tekneyi suda tutabilmek, emekçiyi, istihdam yaratan dürüst yatırımcıyı koruyabilmek. Tırnakla kazıyarak çıktığımız yoldan durduğumuz yerden vazgeçmeden yolumuza devam edebilmek.
Yoksa davulun sesi uzaktan hoş geliyor.
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.