TÜRSAB Alegorisi

Hamit Kuk
Hamit KukPasso Tour
30 Mayıs 2025, 23:48

Bu yazıda TÜRSAB’ı, kuruluş amacını ve işlevselliğini tartışmaya açarak sözüm ona muhalefet eden, ama özünde kurumu yıpratıp yok etmeye çalışan bir kısım insanın alegorik taktiklerini göreceksiniz.

Arkalarına aldıkları kamu gücüyle yetinmeyen bu kişiler, camia içinden daha fazla destekçi bulmak için asıl amaçlarını perdeleyerek bir çeşit alegorik kalıplar üzerinden muhalefet ediyorlar.

Sanki her şeyi üye menfaatine yapıyorlarmış gibi gözüken ama aslında tamamen farklı amaçları hedefleyen alegorik bir anlayış sergiliyorlar.

Platon’un 2500 yıl önce kaleme aldığı ‘Devlet’ adlı eserinin yedinci kitabında anlatılan ‘Mağara Alegorisi’ hikayesindeki gibi.

Bu hikâye, insanların kendi içlerinde yarattığı hayal dünyasının esiri olmasını ve inandıkları bu algı dünyasının dışına çıkamamasını anlatır.

TÜRSAB’daki muhaliflerin tercih ettiği alegoride buna benziyor!

Hiçbir ahlaki değeri gözetmeden TÜRSAB’ı yıpratmak için uğraşıyorlar, üstelik bazıları bunu yalan, dolan ve iftiralara başvurarak yapıyorlar.

Muktedirin kudretine biat edip vadettiği şeylerin peşinde koşuyorlar.

TÜRSAB ve üyelerinin haklarına yapılan saldırıları görmezden geliyorlar.

Biçare saplantılar içinde kalmış meczuplar gibi muhalifçilik oynamaya çalışıyorlar.

Öyle bir çaresizlik içindeler ki yaşadıkları hayal dünyasının dışındaki gerçekleri bir türlü kabullenemiyorlar.

TÜRSAB’a karşı yapılan kötülükleri de kötülük edenleri de sahipleniyorlar.

“Yönetime gelemiyorsak ya bölünsün ya da kapatılsın” diyerek takıntılı, saplantılı ve obsesif bir anlayış sergiliyorlar.

2018 yılında işinin ehli bakanlık bürokratlarıyla birlikte yaklaşık bin seyahat acentası temsilcisinin katkısıyla hazırlanan yasa taslağı için ‘camiadan kimseye haber verilmeden tekelci bir taslak hazırlamış TÜRSAB’ diyenlerle saf tuttular.

Muktedir tarafından hazırlanan, hazırlayanların dışında kimsenin işine yaramayan ve birçok mantık hatası barındıran taslağa itiraz etmek bir yana alkışladılar.

Üstelik kimsenin fikri alınmadan, sadece birkaç yandaşla birlikte hazırlanan taslağın camiaya dayatılmasına ses çıkarmadılar.

TÜRSAB’ı yönetenler, seyahat acentalarının güncel sorunlarının tamamını ortadan kaldıracak çözümler için uğraşıp dururken onlar, kurumun bütünlüğünü ortadan kaldıracak ve camiada yeni kaoslar oluşturacak değişiklikleri savundular.

Dernek statüsünde varlığını sürdüren konaklama sektörü STK’ları 1618 sayılı yasayla kurulmuş TÜRSAB örneğindeki gibi sektör birliği olmaya çalışırken TÜRSAB’daki alegorik muhalifler 1972 yılında kamu kurumu niteliği kazanmış TÜRSAB’ın dernek statüsüne dönmesini hayal ettiler.

Türk turizminin lokomotifi konumundaki TÜRSAB’ın güçlü ve bütüncül bir yapı içinde kalması yerine birkaç farklı yapı haline dönüştürmek istediler.

Bölünmüş örgütlenmeler içinde Seyahat acentacılığı kavramının belli başlı yapıların tekeline girmesinin kaçınılmaz olacağını düşünmediler.

Böyle bir durumda binlerce seyahat acentasının piyasadan silinip yok olacağını hiç umursamadılar.

Onlar için, TÜRSAB’a muadil küçük ve etkisiz yapılara bölünmüş birlikler içinde acentaların hangi yapı ile muhatap olacağının da bir önemi de yoktur!

Yeter ki onlar için güç, menfaat ve makam olsun!

Bunların TÜRSAB saplantıları öyle boyutlara ulaşmış ki, uzatılan mikrofona, konuştukları kameralara, sosyal medyalarına, yazıp çizdikleri her yerde kurumu yönetenleri ölçüsüzce karaladılar, iftiralar attılar.

Ancak, TÜRSAB’ın üye menfaati için talep ettiği şeylerin tamamını reddeden,

Her türlü bahaneyle kuruma engeller çıkararak üyesine kan kusturan,

Yedi yıldan beri TÜRSAB ile üyesini karşı karşıya getirmeye çalışanlara karşı tek laf edemediler.

Bu onlar için hazin bir dramdır!

İşin daha hazin tarafı ise bir avuç menfaatperest yalancıya kanıp TÜRSAB’a yapılan saldırılara göz yuman hatta alkış tutanlardır.

Böyle yaparak mesleki özgürlüklerini kaybedeceklerinin farkına bile varamıyorlar.

İnandırıldıkları alegorik yalanlardan dolayı TÜRSAB’ın karşı karşıya kaldığı saldırıları göremiyorlar.

Üye oldukları TÜRSAB’ı tanımıyorlar,

TÜRSAB’ın seyahat acentacılığı mesleğinin sigortası olduğunu anlamıyorlar,

TÜRSAB tarafından ücretsiz dağıtılan mevzuat kitapçığını bir kere bile açıp okumuyorlar, öğrenmiyorlar.

TÜRSAB’ın 1618 sayılı yasa ve yönetmelikler doğrultusunda yönetildiğini ve herhangi bir yasal düzenleme için tek muhatabın Kültür ve Turizm Bakanlığı olduğunu bile bilmiyorlar.

Sonra çıkıp ‘TÜRSAB neden bu aidatları düşürmüyor’ diye suçluyorlar.

Ticaret odalarındaki üyeliklerini sorgulamıyorlar ama “neden TÜRSAB’a üye olmak zorundayım” diye soruyorlar.

Başka kurumlara ödedikleri hizmet ücretlerini sormuyorlar ama aynı mantıkla hizmet veren TÜRSAB’a ödenen plaka ücretleri sorguluyorlar.

Siz onlara ne kadar anlatırsanız anlatın, zihinlerine işlenmiş kalıpların dışına çıkamıyorlar.

Tıpkı mağara alegorisi hikayesindeki gibi...

Her şeye rağmen TÜRSAB’ın önemini bilen, birliğini ve bütünlüğünü savunan ezici bir çoğunluk var.

Bir avuç karanlık gücün karşısında eğilip bükülmeden gerçeklerin peşinden koşan bu insanlar, bıkmadan, usanmadan seyahat acentacılığı mesleği için mücadele ediyorlar.

Görece özgür olmak yerine gerçekten özgür olmayı tercih ettikleri için kayıtsız ve şartsız TÜRSAB’a sahip çıkıyorlar.

Bu koca yürekli insanlar, algılara ve hayallere kapılarak savrulup kaybolanlardan değil, hakikatin peşine düşerek sorgulayan necip TÜRSAB üyeleridir.

Onlara selam olsun!

Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.
Yorumlar
Yorum için en fazla 1000 karakter girişi yapılabilir!
captcha