Hiç şüphesiz ki değişmeyen tek şey değişimdir. Zaman içerisinde her şey değişir. Sınırlar, kırmızı çizgiler, alışkanlıklar hatta imparatorluklar bile…
Tıpkı bir zamanlar Hristiyanların büyük perhizlerden hemen önceki günlerde farklı kılıklara bürünerek gerçekleştirdikleri şenlik ve eğlenceler olan Karnavallar gibi. Günümüz karnavalları artık dinden uzak bir eğlence ve adet haline gelmiştir. Tüm dünyaca bilinen ve bir yıl önceden rezervasyonların yapıldığı, katılımcıların unutulmaz anılarla döndüğü ve bir sonraki yıl için geri saymaya başladığı…
İtalya’nın: Venedik, Viareggio, Ivrea karnavalları…
Brezilya’nın: Rio de Janeiro karnavalı,
İspanya’nın: Tenerife, Cadiz, Sitges ve Torello karnavalları
Belçika’nın: Binche,
ABD’nin: Mardigras,
İngiltere’nin: Notting Hill,
Yunanistan’ın: Patras
Bolivya’nın Oruro karnavalları vb…
Bu Hristiyan âdetinin ülkemizle ve turizmle ne alakası var? Koyun can derdinde kasap et derdinde diyenleri duyar gibiyim.
Sayısız değerlere, muhteşem bir doğaya, misafirperverliğin ne anlama geldiğini tüm dünyaya ispatlamış bir millete sahip olacaksın ama adın karnavallarla, festivallerle, şenliklerle anılacağı yerde terörle, yapay gündemlerle, şaibeli seçimlerle anılsın!
Bu kabul edilebilecek bir durum değildir!
Bu konu siyasi görüşün çok uzağında milli bir meseledir!
Hepimiz proje üretmeliyiz. Üretmeyenin tüketmeye hakkı yoktur diyenlerden olmalıyız!
Beyin fırtınası yapmalıyız! Daha çok araştırmalı, girişimlerde bulunmalı ve az veya çok demeden olumlu reklam yapmalıyız. Olumlu kelimesini mecburen yazdım çünkü hem bu sektörden geçimini sağlayıp hem de olumsuz propaganda yapan çok yöneticilerimizin olduğundan kaçınılmaz oldu ifademin altına çizik atmam.
Neyse konu çok dağılıyor. Biz karnavallar konusuna bazı önerilerle geri dönelim.
Amerikalı ressam Bob Ross’un tabiriyle şuraya bir karnaval çizelim. Ben Hristiyan kökenli bir tabiri kullanmam arkadaş diyorsanız siz festival çizin, şenlik çizin ama yeter ki bir şeyler çizin kardeşim!
Bu karnaval öyle bir karnaval olsun ki birkaç yılda tüm dünyaca bilinsin ve kabul görsün.
Bütün dinleri kucaklasın ya da dinlerden uzak bir anlamı muhteva etsin.
Her yıl binlerce misafir çekebilsin ve gelenler bir sonraki yıl için sabırsızlansın.
Çok mu zor sizce? Hadi birkaç örnek verelim. Belki bunun için yeterli güce ve pratik zekâya sahip girişimci birilerine en azından küçükte olsa naçizane fikir verebiliriz.
İşte bana göre altı rahatlıkla doldurulabilecek konulardan bazıları:
Doğanın uyanışı ve bahar bayramı olarak bilinen ve hemen hemen tüm orta Asya ülkelerinde kutlanan NEVRUZ. Esasında tam bir karnaval havasında kutlanması gereken, Anadolu’nun zenginliğini her yönü ile katılımcılara hissettirebileceğimiz muhteşem bir potansiyel!
Hem kim bilir bu sayede Nevruz problem olmaktan çıkar kucaklaşmaya döner!
Tarih boyunca sadece tüccarların değil, aynı zamanda doğudan batıya ve batıdan doğuya bilgelerin, orduların, fikirlerin, dinlerin ve kültürlerin de aşındırdığı İPEK YOLU. Tam bir kültür turizmi. Ancak bugün keçilerin güdüldüğü veya ganimet avcılarının köstebek yuvasına çevirdiği tarihi kalıntılardan ibaret! Acilen bu anlayıştan çıkılmalı memleketimin her yerinde!
Şanlıurfa il sınırları içerisinde bulunan tarihin en eski yapıtlarının olduğu GÖBEKLİTEPE'nin ilham kaynağı olarak kullanılacağı ve insanlığın var oluşunun kutlanacağı bir festival!
Ağrı Dağı’nda Nuh’un Gemisi, Kapadokya’da Mübadele, Güzel memleketim Samsun Bafra Kolay’da her sene daha çok ilgi görmeye başlayan Doğa Sporları, Gaziantep’te Gastronomi, Hatay’da insanlık tarihi temaları gibi uluslararası düzeye taşınabilecek bir sürü şenlikler yapılması içten bile değil!
Lise mezunu biri olarak bir saat yoğunlaşıp bu kadarcık bir mumu naçizane yakabiliyorsam, bizim donanımlı, güçlü, idealist ve vatanperver beyinlerimiz cihanı yakar inancındayım!
Umarım güzel fikirlere vesile oluruz. Turizmde öyle bir sistem kurulur ki hangi pazar biterse bitsin elimizde hep bir alternatif kalır.
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.