Geri dönüşümün yarattığı ekonomi hepimizin malumu… Sokakta toplanan ambalajdan, enerji üreten santrallere kadar birçok katmanı var bu işin. Her katmanın da kendine göre kazancı.
Fakat hiçbiri TÜRSAB’ın çöpü kadar “değerli” değil (miş)!
Bunu fark eden cingöz bir “turizmci”, Ulusoy döneminden itibaren TÜRSAB’ın çöplerini toplamaya başlamış. Özellikle de kâğıt olanları. Hatalı çıktılardan, toplantı karalamalarına kadar her şeyi...
Gel zaman git zaman, hobi olarak başladığı çöpçülük, kısa sürede tutkuya, ardından da ihtirasa dönüşmüş.
Sevmiş… Benliğini bulmuş o çöplerde.
Sevince uzmanlaşmış da. El yazılarından karakter tahlili, printer çıktılarından bilanço analizleri yapabilir hale gelmiş.
Etrafındakiler bu durumuna gülüp geçseler de o bıkmadan usanmadan devam etmiş. Ruhundaki derin çukuru doldurmak için daha fazla çöpe ihtiyacı olduğunu biliyormuş çünkü.
Yine bir gün TÜRSAB’ın çöplüğünde eşelenirken, aklına dahiyane bir fikir gelmiş. Topladıklarıyla mevki ve ticari avantaj kazanabileceğini düşünerek, çöpleri pazara çıkarmaya karar vermiş. Vakit kaybetmeden, çantasına doldurduklarını sağda solda sergilemeye başlamış. Gel gör ki, meraklısı çok olsa da çöplerin alıcısı çıkmamış.
Fakat o vaz geçmemiş. Toplamış… Toplatmış!
İllegal yoldan elde ettiklerinden daha ayrı bir haz almaya başlamış!
Oluşturduğu çöp dağının üzerinde kendini güçlü ve daha güvenli hissetmeye başlamış.
Günler günleri, aylar ayları kovalamış. Yıllar içinde bizim cingöz çöpçünün mesleği de değişimin karşısında tutunamayıp, popülaritesini yitirmiş. Kimse dönüp çöplerine bakmadığı gibi, üzerine sinen kokudan dolayı yüz çevireni de çok olmuş.
TÜRSAB’a kağıt öğütme makinalarının alınması ise Çöpçünün yıkıldığı an olmuş.
Fakat bizimki hırslı; çöpe olan ihtiyacı morfin düzeyinde… Çaresizlik, öfke nöbetlerine, ardından halüsinasyonlara dönüşüyor. Çöpten beslenememek bedeniyle ruhunu birbirinden ayırıyor adeta.
Ve birden mutasyon başlıyor; pardon dijital dönüşüm.
Topladığı bilgi kırıntılarıyla kendi çöpünü üretebileceğini ve onu pazarlayabileceğini anlıyor. Hayal gücünü, ihtiraslarıyla harmanlayarak sanal çöpler üretmeye başlıyor.
Gel zaman git zaman, azmiyle bu işi de belli bir seviyeye ulaştırıyor. Hatta üretimlerini, İngiltere merkezli bir “çöplük sitede” satmaya bile başlıyor.
Ünü yayılınca, her kademeden müşteriler edinmeye başlamış. Hatta o kadar ilerlemiş ki, meraklısına özel “dijital çöpler” üretip whatsapptan servis eder hale bile gelmiş.
Günahı boynuna, söylediğine göre müşterileri arasında doktorlar, mühendisler, hatta bakanlar bile varmış…
Sadece bilenlerin anlayacağı, anlayanların da “biz bu çukuru neden kazdık” diyeceği yazı dizimiz devam edecek…