Türkiyem: Yedi bölgeye yayılan bir hazine

Handan Atamer Engin
Handan Atamer EnginKites Group CMO
08 Aralık 2024, 23:13

Antalya’nın turizmdeki başarısı, Türkiye’nin sahip olduğu benzersiz kültürel ve doğal zenginliklerin tüm bölgelerde değerlendirilmesi gerektiğini bir kez daha göstermektedir. Ancak, 1990’lardan itibaren kitle turizmine odaklanmamız, turizm çeşitliliğimizi ve 12 aya yayılma hedeflerimizi gölgede bırakmıştır. Bu durum, siyasi ve ekonomik krizlerde turizmin kırılganlığını daha da artırmıştır.

Antalya’nın dünya turizm sahnesindeki başarıları, Türkiye’nin sahip olduğu eşsiz potansiyeli bir kez daha gözler önüne seriyor. Ancak bu başarıyı sadece bir bölgeyle sınırlı tutmak yerine, turizm çeşitliliği, kalite ve sürdürülebilirlik ekseninde tüm ülkeye yaymak zorunda olduğumuz gerçeği de yadsınamaz.

Dünyadaki diğer turizm destinasyonlarının deneyimleri, turizm çeşitliliğinin ve sürdürülebilirliğin önemini vurgulamaktadır. Örneğin, İtalya ve Fransa gibi ülkeler, gastronomi, kültür ve MICE turizmi gibi alanlarda çeşitlilik sağlayarak turizm gelirlerini artırmış ve yıl boyunca turist çekmeyi başarmışlardır.

Türkiye, deniz-kum-güneş odaklı kitle turizminin ötesine geçerek; gastronomi, kültür, MICE, kruvaziyer turizmi gibi yüksek katma değerli turizm alanlarında dünyaya yön veren bir oyuncu haline gelme potansiyeline sahiptir.

Türkiye’nin Turizm Potansiyelini Nasıl Dönüştürebiliriz?

Sanatsal ve Kültürel Etkinliklerle Türkiye’yi Dünya Takvimine Sokmak

Antalya’nın başarısı, Türkiye’nin sahip olduğu eşsiz kültürel ve doğal değerlerin yalnızca başlangıcıdır. Ancak bu başarıyı sürdürülebilir kılmak ve ülkemizi dünya turizm takvimine giren bir etkinlik merkezi haline getirmek zorundayız.

- Kültür ve Sanat Organizasyonları:

Türkiye’nin tarihi ve doğal mekanları, uluslararası sanat etkinlikleri için eşsiz birer sahnedir. Örneğin:

- Kapadokya’da düzenlenecek uluslararası müzik festivalleri.

- Efes ve Aspendos gibi tarihi mekanlarda sanat bienalleri ve film festivalleri.

- İstanbul’un dünya çapında tanınan bir sanat merkezi haline gelmesi için modern sanat fuarları ve etkinlikler.

Arkeolojik alanlarımızda uluslararası konferanslar, festivaller ve kültürel etkinlikler düzenlenerek, bu zenginliklerimizi dünya takvimine sokacak projelere imza atılmalıdır.

Örneğin, Göbeklitepe’de tarih temalı bir konferans ya da Efes’te uluslararası bir müzik festivali, bu değerlerin tanıtımına katkı sunarken bölgesel turizmi de canlandıracaktır.

Bu tür etkinlikler, turistleri çekmenin ötesinde, Türkiye’nin marka değerini artıracak ve dünya genelinde bir çekim merkezi haline gelmesini sağlayacaktır.

Tarihten Geleceğe Köprü: Türkiye’nin Eşsiz Arkeolojik Mirası:

Arkeolojik ve tarihi değerlerimiz, dünya turizmi için benzersiz fırsatlar sunmaktadır. Göbeklitepe, Efes, Hattuşa, Truva, Sagalassos, Perge, Ani Harabeleri ve Nemrut Dağı gibi eşsiz alanlar, yalnızca Türkiye’nin değil, insanlık tarihinin önemli dönüm noktalarını temsil etmektedir. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki 19 alanımız, her yıl milyonlarca turistin ilgisini çekerken, bu değerlerin daha fazla uluslararası tanıtımla global turizm rotalarına entegre edilmesi büyük bir gerekliliktir. Bu değerlerin korunması, tanıtılması Türkiye’nin kültür turizmindeki payını artıracaktır.

Göbeklitepe’nin “Tarihin Sıfır Noktası” olarak bilinirliği, arkeoloji dünyasında bir devrim yaratmış ve Türkiye’yi bu alanda dünya çapında ön plana çıkarmıştır. Efes’in Antik Yunan ve Roma medeniyetleri için bir merkez olması, Truva’nın Homeros’un ölümsüz destanına ev sahipliği yapması gibi güçlü kültürel hikâyeler, modern turizmde benzersiz deneyim arayan ziyaretçilere büyük bir çekim sunmaktadır.

Bu alanların korunması ve sürdürülebilir şekilde turizme kazandırılması, hem Türkiye’nin kültür turizmindeki payını artıracak hem de gelecek nesillere aktarılarak tarih bilincinin güçlenmesini sağlayacaktır. Ayrıca, bu değerlerin dijital platformlarda tanıtılması, sanal turlar ve dijital rehberlik sistemleriyle daha geniş bir kitleye ulaştırılması, Türkiye’yi arkeolojik turizmde lider konuma taşıyabilir.

MICE Turizmi: Kongreler ve Toplantılarda Liderlik

2023’te dünyada gerçekleşen kongre ve toplantı sayısı %13 dolayında artarak 10bini geçti. ICCA verilerine göre İstanbul, dünya kongre destinasyonları arasında 58. sıradan 21. sıraya yükseldi. Türkiye 40’dan 31.sıraya yükseldi. Avrupa sıralamasında ise Türkiye 9.sırada. Antalya 133, İzmir “6” ve Ankara 332.sırada yer aldı. Ancak Türkiye genelinde bu başarıyı sürdürülebilir bir hale getirmek için adımlar atılmalıdır:

- Büyük uluslararası kongrelerin Türkiye’ye çekilmesi, kişi başına düşen turizm gelirini artıracaktır.

- İstanbul, Antalya ve İzmir gibi şehirlerin kongre merkezleri, dünya standartlarına uygun olarak modernize edilmeli.

- Uluslararası kongre organizatörleriyle iş birlikleri geliştirilerek, Türkiye’nin kongre takvimindeki payı artırılmalı.

- İspanya modelindeki gibi uluslarası etkinliklerde vergi iadesi kesinlikle acilen devreye alınmalıdır.

Gastronomi: 81 İl, 81 Tat

Türkiye’nin gastronomik zenginlikleri, dünya çapında benzersiz bir konumdadır. Ancak bu değerler hâlâ yeterince turizm modelimizin merkezinde değildir.

Gastronomi turizmi, Türkiye’nin her bölgesinde farklı lezzetlerin sunulmasıyla turistlerin ilgisini çekebilir. UNESCO tarafından gastronomi alanında yaratıcı şehirler ağına dahil edilen Gaziantep, Hatay ve Afyonkarahisar gibi şehirlerimiz, bu alanda örnek teşkil etmektedir. Bu zenginliklerin tanıtımı ve turizme entegrasyonu, hem yerel ekonomilere katkı sağlayacak hem de Türkiye’nin turizm çeşitliliğini artıracaktır.

- Her Bölgenin Tanıtımı: Her ilin kendine özgü gastronomi mirası, uluslararası kampanyalarla tanıtılmalıdır. Örneğin: Gaziantep, Hatay ve Afyon gibi tescilli şehirlerimizin yanı sıra Karadeniz mutfağı, Ege’nin zeytinyağlıları ve Anadolu’nun tahıl bazlı geleneksel lezzetleri dünya çapında bilinir hale getirilebilir.

- Dünya Gastronomi Haritasına Türkiye’yi Eklemek: İtalya ve Fransa, gastronomik miraslarını dünya çapında tanıtarak gelirlerini artırdı. Türkiye de bu başarıyı yakalamak için “Anadolu Mutfak Yolu” gibi projeler geliştirmeli.

Kruvaziyer Turizmi: Türkiye’yi Akdeniz’in Yıldızı Yapmak

Turizm Databank’ın Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’ndan derlediği verilere göre, 2024 yılı Ocak-Eylül döneminde Türkiye’ye 913 kruvaziyer gemisiyle (+% 4,2) giden-gelen ve transit turist sayısı % 34 artarak 1097 binden 1470 bini aştı. Bu dönemde, kruvaziyer turistlerin uğradığı limanlar içinde Kuşadası yaklaşık 653 bin, İstanbul ise yaklaşık 337 bin kişi ile öne çıktı. Onları; İzmir, Bodrum, Marmaris, Samsun ve Çeşme izledi.

Galataport’un açılması, elbette kruvaziyer turizminde Türkiye’ye büyük bir ivme kazandırdı. Ancak bu potansiyel İzmir, Antalya, Kuşadası ve Bodrum gibi şehirlerimizde de aynı seviyede değerlendirilmelidir.

Modern Limanlar ve Yatırımlar: Türkiye’nin kruvaziyer rotalarına tam entegrasyonu için yeni limanlar modernize edilmeli ve uluslararası gemi şirketleriyle iş birlikleri artırılmalı.

Çevre Koruma ve Sürdürülebilir Turizm

Günümüz turizm anlayışında, çevre koruma ve sürdürülebilirlik, turistlerin destinasyon tercihlerinde önemli bir kriter haline gelmiştir. Türkiye, sahip olduğu doğal güzelliklerin sürdürülebilir bir şekilde korunması için aşağıdaki adımları atmalıdır:

- Doğal Alanların Korunması: Turistik alanların kapasitesini aşmadan kullanılması ve doğal kaynakların korunması için sıkı denetimler yapılmalıdır.

- Yeşil Sertifikasyon Programları: Otellerden turistik işletmelere kadar geniş bir alanda, çevreye duyarlı işletmeler için teşvik edici yeşil sertifika programları uygulanmalıdır.

- Atık Yönetimi ve Enerji Tasarrufu: Turizm işletmelerinin enerji tasarrufu ve atık yönetimi politikalarına uyum sağlaması, çevresel sürdürülebilirliği destekleyecektir.

Turizmde Dijitalleşme: Rekabeti Güçlendirmek:

Türkiye’nin turizmdeki başarısını sürdürülebilir kılmak için, seyahat acentelerimizin global pazarda etkinlik göstermesi hayati öneme sahiptir.

- Eğitim ve Dijitalleşme: Seyahat acenteleri, dijital pazarlama ve ürün geliştirme gibi konularda eğitilmeli. Ayrıca uluslararası platformlarda faaliyet gösterebilmeleri için network desteği sağlanmalı.

- Finansal Destek: Bu dönüşüm sürecinde yaşanabilecek finansal zorlukların aşılması için devlet destekli teşvik programları, uygun faizli krediler ve vergi avantajları sunulmalıdır.

Seyahat acentelerinin global oyuncu haline gelmesi, Türkiye’nin yalnızca bir destinasyon değil, aynı zamanda uluslararası bir turizm pazarlama gücü haline gelmesini sağlayacaktır.

Turizm sektörü, dijitalleşme sayesinde dünyanın her yerinden müşterilere kolayca ulaşabilme potansiyeline sahiptir. Türkiye’nin bu alanda global rekabette öne geçmesi için:

- Online Rezervasyon ve Pazarlama: Yerel seyahat acenteleri, dijital platformlarda güçlü bir varlık göstererek global pazarlara açılmalı.

- Sanal Tur ve Akıllı Destinasyonlar: Tarihi ve kültürel alanlarımızın dijital rehberlik sistemleri ve sanal turlarla tanıtılması, daha geniş bir kitleye ulaşmamızı sağlar.

- Turizm Veri Analitiği: Turist davranışlarını analiz ederek daha kişiselleştirilmiş hizmetler sunulmalı.

Sonuç: Türkiye’nin Turizmdeki Geleceği

Antalya’nın başarısını kutlarken, bu başarıyı Türkiye’nin her bölgesine yaymak ve turizm çeşitliliğini artırmak esas hedefimiz olmalıdır. Türkiye’yi turizmin her alanında lider bir ülke haline getirebiliriz.

Türkiye, tarihi ve doğasıyla hikâyeler yazan bir ülke. Şimdi bu hikâyeyi tüm dünyanın okuyacağı bir destana dönüştürme zamanı. Yolumuz net: Ve eminim Türkiyem, turizmiyle geleceğin sınırlarını çizen bir vizyon yaratacak ve dünyaya sadece bir destinasyon değil, bir ilham kaynağı sunacaktır.

Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.
Yorumlar
handan atamer engin
21 Aralık 2024, Cumartesi 10:35
osman bey, size göre turizm denen saçmalık biterse dileğinizdeki gibi hangi sektörde olursanız olun sizin de aç kalacağınızın garantisini veririm. sektörde bilfiil çalışanlar ve bu çalışanların kendi çemberlerine yarattıkları ekonomik katkı hariç turizm sektörünün doğrudan ve dolaylı olarak girdi sağlamadığı hiçbir sektör yok bilesiniz de....
Osman u
19 Aralık 2024, Perşembe 01:42
Hayır ben ülkemin turizmde lider olmasını istemiyorum. Ben ülkemi satmak istemiyorum. Ben ülkemin bedava satılmasını istemiyorum. Turizm saçmalığının bir an önce bitmesini temenni ediyorum
Levent Oral
12 Aralık 2024, Perşembe 01:28
Turizmin ülkemize getirdiği ekonomik faydanın buzdağının görünen yüzü olduğunu anltan çok güzel bir yazı. Tebrik ediyorum.
 
  Yorum için en fazla 1000 karakter girişi yapılabilir!
captcha