Turizm sektörü, büyüme rakamlarıyla konuşulurken, çoğu zaman başka bir kavram gözden kaçar: Kurumsal kapasite. Yani sektörü taşıyan yapıların gücü, itibarı, dayanıklılığı. Bu anlamda, Türkiye’de turizmin gelişmesi demek; sadece otellerin dolması, uçakların kalkması değil… Aynı zamanda sektör kurumlarının güçlenmesiyle, karar alma, uygulama ve temsil kabiliyetlerinin artması demektir. TÜRSAB, tam da bu noktada çok önemli bir aktördür. Ve bu aktörün güçlenmesi, Türkiye turizminin de güçlenmesidir.
Bir Gündem, Bir Niyet: Bütünün Hayrına
Geçtiğimiz günlerde TÜRSAB, olağanüstü bir genel kurul gerçekleştirdi. Gündem netti: Taşınmazların alım yetkisi. Sadece bir maddeyle toplanılmıştı. Ama bu sade başlığın ardında, çok derin bir stratejik karar vardı. Bu karar, TÜRSAB Genel Merkezi başta olmak üzere icrada olan varlıkların kuruma geri kazandırılmasını hedefliyordu.
Katılımcıların tamamına yakın kısmının oyuyla kabul edildi. Burada kritik olan şu: Bu toplantının özü, kişisel değil kurumsaldı. Kazanım bireysel değil, kurumsal kapasiteye ve kamu yararına yönelikti.
Muhalefet, Ancak Nitelikli Olduğunda Kıymetlidir
Elbette ki farklı fikirler değerlidir. Tabii ki çok seslilik, bir sektörü zenginleştirir. Nitelikli muhalefet, her zaman bir fırsattır. Ama bazı yaklaşımlar, meseleyi kurumsal yarar değil, kişisel pozisyon üzerinden ele alıyor.
Bu tür tavırlar:
- Gerekçesiz,
- Mesnetsiz,
- Zeminsiz eleştirilerle fayda yerine yıpranmayı getiriyor. Bugün sektörümüzün ihtiyacı: Öznel tavırlarla değil, ortak akılla yürümek.
Doğru Niyet + Güçlü Yönetim = Güçlü Kurum
TÜRSAB Başkanımız ve Yönetim Kurulunun yaklaşımı çok net: “Kurum güçlenirse, sektör güçlenir. Sektör güçlenirse, Türkiye turizmi hak ettiği yere gelir.” Bu yaklaşım, yalnızca bir yönetim politikası değil, aynı zamanda uzun vadeli bir vizyonun izdüşümüdür.
Ve bu vizyon bugün:
- Şeffaf bir yönetişimle,
- Katılımcılıkla,
- Kurumsal hafızayı güçlendiren yapısal adımlarla hayata geçirilmektedir.
Söz Birliği, Hizmet İçin Kurulmalı
Böylesi bir zeminde, muhalefet dahi yapıcı olmalı. Doğru bir hamle varsa, desteklenmeli. Yanlış bir adım varsa, bilgiyle, gerekçeyle, çözümle eleştirilmeli. Çünkü esas mesele,
- Kimin söylediği değil,
- Ne söylendiği ve neye hizmet ettiğidir.
Bugün sektörün ihtiyacı; kişisel pozisyonlara değil, sektörel misyonlara odaklanan duruştur.
Sonuç Olarak…
Eğer bir mesele bütünün hayrına bir gayretse, bunun adı; kurumsal vizyondur, sorumluluktur, liderliktir. Ve bu gayret, sektörde kim tarafından gelirse gelsin, ayakta alkışlanmalı, desteklenmeli, çoğaltılmalıdır. Çünkü Türkiye turizmi, ortak aklın, ortak vicdanın, ortak hedeflerin buluştuğu yerde güçlenir.
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.