Türkiye, tarihi mirası, doğa güzellikleri ve kültürel zenginliğiyle dünyaya örnek olabilecek bir turizm merkezi. Ancak, bu potansiyelin hak ettiği şekilde tanıtılamadığı ve yönetilemediği gerçeği sektörün her aşamasında hissediliyor. Turizm sektöründeki yapısal ve stratejik eksiklikleri aşmak, yalnızca ekonomik kazanç sağlamak değil, Türkiye’yi küresel bir marka haline getirmek için de büyük önem taşıyor. Akademik çalışmalara yönelik incelemelerim, alan yazındaki araştırmalarım ve yaptığım görüşmeler doğrultusunda, bu yazıda mevcut sorunları eleştirirken aynı zamanda çözüm odaklı bir perspektif ile öneriler sunmayı amaçladım.
Tanıtımda stratejik eksiklikler
Ülkemiz, sahip olduğu turistik kaynaklarla uluslararası turizmde ilk sıralarda yer alabilecek bir ülke. Ancak, tanıtım stratejilerindeki eksiklikler, Türkiye’nin bu potansiyelini yansıtmaktan uzak. Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika’daki güçlü turizm destinasyonları, tanıtım faaliyetlerine büyük önem vererek uluslararası pazarda marka haline gelirken, Türkiye, tanıtım kampanyalarıyla geniş bir kitleye hitap edemiyor. Tanıtım bütçelerinin ve pazarlama çabalarının tutarsız oluşu, uluslararası arenada Türkiye’nin yeterince görünür olmamasına yol açıyor.
Özellikle sosyal medya çağında, dijital platformlarda yer almak ve etkili bir içerik stratejisi geliştirmek artık bir seçenek değil, zorunluluk. Türkiye’nin tanıtım çabaları, dijital dünyanın dinamiklerine uyum sağlayarak güçlü bir dijital kimlik oluşturmak zorunda. Bu nedenle, Bakanlığın, tanıtım stratejilerinde inovatif yaklaşımları benimseyerek, destinasyonları daha etkileyici bir biçimde dünyaya tanıtması büyük fark yaratacaktır.
Güvenlik politikalarında yeni bir yaklaşım
Türkiye’nin turizmde yaşadığı en büyük sorunlardan biri, güvenlik algısıdır. Son yıllarda yaşanan bazı olaylar, Türkiye’yi güvenlik açısından sorgulanan bir destinasyon haline getirdi. Bu algı, her ne kadar birebir gerçeği yansıtmasa da, turistlerin ve uluslararası turizm acentelerinin Türkiye’yi tercih etme konusunda tereddüt yaşamalarına yol açıyor. Turizm politikalarının, ülkenin farklı bölgelerinde güvenlik ihtiyacını gözeten, bölgeye özgü ve görünürlük algısını yönetebilen bir yapıya bürünmesi gereklidir
Özellikle güvenlik tedbirlerinin fazla görünür olması, potansiyel turistlerin gözünde “tehlikenin varlığı” olarak algılanıyor. Bunun yerine, güvenliği hissettirmeden sağlayan, aynı zamanda turistlerin gönül rahatlığı ile ülkeye gelebileceği bir ortam yaratmak, Türkiye’nin imajını yeniden güçlendirecektir. Güvenlik önlemlerini bölgesel özelliklere göre optimize eden ve turistlerin algısına hitap eden bir stratejiyle, Türkiye’nin güvenlik algısı daha pozitif hale getirilebilir. Bu konuda, farklı destinasyonlara yönelik özel güvenlik planlarının geliştirilmesi, paydaşların da desteğiyle daha güvenli ve çekici bir Türkiye algısı oluşturabilir.
Sürdürülebilirlik ihtiyacının göz ardı edilmesi
Pandemi, sürdürülebilirlik kavramının turizm sektöründeki yerini yeniden düşünmemizi sağladı. Ancak, Türkiye’de sürdürülebilir turizm politikalarına yönelik atılması gereken adımlar henüz tam anlamıyla hayata geçirilemedi. Turizm sektörünün çevreye duyarlı, 'yerel ekonomilere' katkı sağlayan ve kültürel mirası koruyan bir yapıya kavuşturulması, pandemi sonrası dönemde Türkiye’nin turizmde uzun vadeli başarı elde etmesi için kaçınılmazdır.
Turistik yerlerin altyapısının iyileştirilmesi, doğa ve kültürel mirasın korunması adına sürdürülebilir turizm politikalarının geliştirilmesi gerekiyor. Türkiye’nin farklı turizm türlerini desteklemesi, özellikle doğa turizmi, ekoturizm ve kültür turizmine daha fazla önem vermesi, sektörde sürdürülebilirliği sağlamak adına atılması gereken adımlar arasında. Sürdürülebilirlik, yalnızca çevresel bir hedef değil, aynı zamanda ekonomik bir gerekliliktir. Türkiye’nin turizmde uzun vadeli bir büyüme sağlaması için, sürdürülebilir turizm alanında güçlü ve kararlı politikalar geliştirmesi elzemdir.
Güçlü bir Türkiye turizm markası için yeni yaklaşımlar
Türkiye’nin turizmde kalıcı bir marka haline gelmesi için aşağıdaki adımlar atılmalıdır:
Tanıtımda dijitalleşme ve strateji çeşitlendirmesi: Türkiye’nin dijital mecralarda etkili bir varlık göstererek küresel turistleri kendine çekebilmesi için dijital içerik stratejileri geliştirilmelidir. Destinasyonların hikayeleştirilerek tanıtılması, dijital kampanyalar ve etkili içeriklerle global pazarda geniş bir yer edinilmesi sağlanabilir.
Yerel güvenlik stratejileri: Türkiye’nin güvenlik algısını iyileştirebilmesi için güvenlik politikaları daha az görünür şekilde uygulanmalı, turistik bölgelerin özelliklerine göre bölgesel güvenlik stratejileri geliştirilmelidir. Bunun yanında, yerel halka ve sektöre güvenlik konusunda eğitimler verilerek, daha güvenilir bir turizm imajı oluşturulabilir.
Sürdürülebilirlik merkezli politikalar: Turizmin doğaya olan etkisini azaltmak ve yerel halkın ekonomik faydalarını gözetmek adına, Bakanlık sürdürülebilir turizm konusunda uzun vadeli politikalar geliştirmelidir. Ekoturizm, doğa turizmi ve kültür turizmi gibi alanlara yapılacak yatırımlar, hem çevreyi koruyacak hem de ekonomiye katkı sağlayacaktır.
Yerel paydaşlarla ortaklık: Turizm, yalnızca Bakanlığın sorumluluğunda olmamalıdır. Yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, özel sektör ve bölge halkının aktif olarak sürece katılması sağlanarak, paydaşlarla bütünleşik bir turizm politikası oluşturulmalıdır. Bu paydaşlar güçlendirilmeli ve yersiz yıpratmalardan , sektörü olumsuz etkileyecek söylemlerden kaçınılmalı birlik olunmalıdır. Ve tabii ki yerel halkın bu sürece dahil edilmesi, destinasyonlara yönelik sahiplenme duygusunu artıracak, sürdürülebilir bir gelişim sağlayacaktır.
Türkiye turizmini geleceğe taşımak
Türkiye turizmde sadece kısa vadeli kazançlar elde etmek yerine, sürdürülebilir ve uzun vadeli bir stratejiyle daha büyük bir başarı elde edebilir. Bakanlık, sektörün geleceği için tanıtım, güvenlik ve sürdürülebilirlik alanında yenilikçi ve katılımcı bir anlayış benimsemelidir. Güçlü bir Türkiye turizm markası yaratmak, bu ülkenin dünya turizmi üzerindeki etkisini artırarak Türkiye’yi bir turizm devine dönüştürebilir.
Turizm Bakanlığı, bu alanda gerekli adımları atarak Türkiye’yi hak ettiği yere ulaştırmak için büyük bir sorumluluğa sahip. Bu yazıyı ve ülke turizminin kulakları sağır eden sessiz çığlığını bir çağrı olarak kabul edin; gelin, Türkiye turizmini geleceğe taşımak için toplumun her kesiminde kişi ve kurumlar ile birlikte adımlar atalım. Bir olalım ! Birlik olalım !
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.