Her yıl ocak ayında İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu (WEF-World Economic Forum) toplantılarına hepimiz aşinayız.
Dünyanın farklı ülkelerinden tanınmış iş insanlarını ve politikacıları bir araya getiren forumda dünyanın en önemli sorunları masaya yatırılarak çözüm yöntemleri üzerinde durulur.
Geçen yıl yapılan forumda ele alınan konulardan biri de seyahat ve turizm sektörünün geleceğiyle ilgiliydi.
Yapılan oturumların ardından ‘2024 Seyahat ve Turizm Gelişim Endeksi’ başlığı altında çok önemli bilgiler içeren bir rapor yayınlandı.
Dünya Ekonomik Forumu ile Surrey Üniversitesi iş birliği ile hazırlanan endeks, çok yönlü bir bakış açısıyla seyahat ve turizm sektörünü irdeliyor.
Seyahat ve turizm ekonomilerinin güçlü yönlerini, iyileştirmesi gereken taraflarını, dayanıklılığını ve sürdürülebilir gelişimini sağlayan etkenlere bakıyor.
Bu rapor, sürdürülebilir ve güçlü büyüme için gerekli olan stratejileri, gelecekteki olası küresel riskleri, rekabeti ve zorlukları görme açısından çok önemli bir yayındır.
İlgili raporda turizm sektöründeki ekonomik eşitsizlik, iklim değişikliği ve kirlilikle bağlantılı çevresel tehditler, teknolojik yenilik ve küresel bağlantı gibi unsurlar ele alınıyor.
Kamu ve özel sektör iş birliği ile turizm sektörünü daha dayanıklı, rekabet edebilir, kapsayıcı ve sürdürülebilir hale getirmek için çaba gösterilmesi gerekliliğini ortaya koyuyor.
Turizm ülkelerinde oluşturulan politikaları inceleyen bu endeks sayesinde ülkelere yönelik yatırım kararlarını belirleme süreçlerinde önemli bir kıyaslama aracı olarak kabul ediliyor.
Kısacası, bu rapor, ülkelerin turizmdeki gelişimi değerlendirerek seyahat ve turizm sektörünün ilerlemesindeki ölçümlemeyi amaçlıyor.
*
Bu çalışma, Avrupa Seyahat Komisyonu (ETC), Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi (GSTC), Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü, New York Üniversitesi, Pasifik Asya Seyahat Birliği, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü, BM Turizm ve WTTC gibi dünyaca ünlü kuruluşlardan oluşan danışma grubu ve veri paylaşımı ile gerçekleşiyor.
Endeks, turizm ve seyahat politikaları, ulaşım ve altyapı hizmetler, sürdürülebilirlik, sağlık, hijyen, güvenlik, insan kaynakları, işgücü niteliği, İşgücü dayanıklılığı ve eşitlik, bilgi iletişim teknolojilerine hazırlık gibi daha birçok detay analiz edilerek hazırlanmış.
Seyahat ve turizm gelişim endeksi raporunun sonuçlarına baktığımızda ilginç bulgulara rastlıyoruz. Raporda yer alan 119 turizm ülkesi içinde Türkiye 29’uncu sırada yer alıyor.
Turizmdeki güçlü rakiplerimizden olan İspanya 2’nci, Yunanistan ise 21’inci sırada.
Türkiye, 2024 yılında 62 milyon ziyaretçi ve 61 milyar dolar gelirle dünyada en çok ziyaret edilen ülkeler arasında yer alıyor.
Bu kadar şaşırtıcı rakamlara rağmen dünya turizm gelişim endeksinde 29’uncu sıralarda yer bulan bir turizm ülkesinde ne rekorlardan ne de kalıcı bir başarı hikayesinden bahsedilemez.
Ülkemize gelen turist sayılarına bakıldığında turizmdeki potansiyelimizde hiçbir sıkıntımız yok.
Ancak, turizmi salt gelen yolcu sayılarına göre değerlendirme alışkanlığını bir tarafa bırakmalıyız.
Her sene gelen yolcuyu bir önceki yılın sayılarıyla karşılaştırıp rekor kırılıyormuş algısı yaratmaya çalışmanın Türk turizm sektörüne hiçbir fayda sağlamayacaktır.
Aksine sektörün gelişimini engelleyen hususların görmezden gelinmesine sebep olacağı kaçınılmazdır.
***
Turizm pazarlarında artan rekabet nedeniyle önümüzdeki dönemde sektör olarak sürekli baskı altında kalacağız.
Baskılara karşı dayanıklı olmak için sektörün önündeki sorunların çözümüne odaklanmalıyız.
Artan turistik potansiyelimizle birlikte yerel, ulusal ve küresel düzeylerde yeni politikalar geliştirmeliyiz.
Turizmin geleceğini doğru planlayarak karşımıza çıkacak olası risklere ve fırsatlara karşı hazırlıklı olmalıyız.
Sürdürülebilir turizmle ilgili eksiklikleri ortadan kaldıracak çalışmalar yapmalıyız.
İklim değişikliğinin yaratacağı etkiler, jeopolitik gerginlikler, makro-mikro ekonomik belirsizlikler, yapay zekâ gibi yeni dijital teknolojilerin uygulanması gibi konularda sektörü zorlayan unsurlara karşı dayanıklı olmalıyız.
Artan maliyetler ve yeni destinasyonlar nedeniyle keskinleşen rekabet koşullarına ayak uydurmalıyız.
Yeni moda turizm akımları ve değişen müşteri beklentilerini karşılamalıyız.
Hak, hukuk, adalet, demokrasi, insan hakları, çevre, kadın, çocuk, sağlık ve güvenlik gibi konularda sorun teşkil eden ülke imajımızı düzeltecek adımlar atmalıyız.
Stratejik bir sektör olan turizm sektörüne yönelik ‘turizm meslek’ tanımını yapacak yasal altyapıyı oluşturmalıyız.
Seksenli yıllardan kalma turizm yasa ve yönetmeliklerini güncelleyerek geleceğin turizm anlayışıyla uyumlu hale getirmeliyiz.
Turizm işletmelerindeki iş sağlığı ve güvenliği, denetim mekanizmaları, yetki, sorumluluk ve cezai müeyyidelerle ilgili dünya standartlarına uygun caydırıcı tedbirler geliştirmeliyiz.
Turizm sektörünün ekonomik, sosyal ve çevresel etkilerini iyi analiz ederek ülke gelişiminin ve refahının itici gücü olmasını sağlamalıyız.
Turizmdeki büyümeyi sürdürülebilirlikle dengelemeliyiz, bunun için ulaşım, altyapı ve işgücü ihtiyacını artan turistik kapasiteye göre planlamalıyız.
Turizm için olmazsa olmaz olan nitelikli işgücü açığıyla ilgili sorunları çözmeliyiz.
Bütün bunların yapılabilmesi için kamu, özel sektör fark etmeksizin turizm sektörü adına karar verici konumundakilere önemli görevler düşüyor.
Turizm politikalarını belirlerken ‘ben yaptım’ anlayışı yerine kamu, özel sektör, yerel yönetimler gibi çok paydaşlı diyalog içinde olmalıyız.
Sonuç itibariyle Türk turizminin geleceğini planlamak için elimizde ‘Turizm Gelişim Endeksi’ raporu gibi bir rehber var, onu iyi analiz etmeliyiz.
Çünkü hem nitelik açısından ve hem de sürdürülebilir bir turizm açısından daha almamız gereken çok yol var.
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.