Bir zamanlar, doğunun ve batının birleştiği noktada, efsanevi güzellikleri ve zengin tarihiyle parıldayan bir ülke vardı: Türkiye. Bu ülke, dünyanın dört bir yanından gelen gezginlerin rüyalarını süsleyen bir cennet gibiydi. Ancak, bu büyülü diyarın üstünde kara bulutlar toplanmaya başladı. Artan şeriat çağrıları ve halka gösterilen şiddet eylemleri, ülkenin parıltısını gölgelemeye başladı.
Başlangıç: Cennetten Cehenneme Bir Adım
Bir zamanlar, İstanbul’un kalbinde bir otel olan "Altın Lale", Avrupa ve Asya'dan gelen turistlerin vazgeçilmez durağıydı. Schmidt ailesi, Almanya’dan gelip Boğaz manzaralı odalarında huzur dolu bir tatil planlamıştı. Ancak televizyonlarında şeriat yanlısı gösteriler ve çatışmaların görüntülerini izledikten sonra, bu planlarını iptal etmeye karar verdiler. Onlar sadece bir aileydi, ama yüzlerce turist aynı endişeyle rezervasyonlarını iptal ediyordu. Böylece, "Altın Lale" ve benzeri oteller boş kalmaya başladı.
Boş Kalan Sokaklar ve Umutsuz İşletmeler
Göreme kasabası, Kapadokya’nın kalbinde, sıcak hava balonlarıyla ünlüydü. Bir zamanlar turistlerin gökyüzünde süzüldüğü bu kasaba, şimdi sessizliğe bürünmüştü. Balon operatörleri, turistlerin güvenlik endişeleri nedeniyle iş yapamaz hale geldi. Bir zamanlar neşeyle dolup taşan sokaklar, şimdi boş ve terkedilmişti. Esnaf, bir zamanlar dolup taşan dükkanlarında şimdi yalnızca umutsuzlukla bekliyordu.
Tunus’taki Sousse saldırısından sonra, ülkenin turizminin nasıl çöktüğünü hatırlayalım. Türkiye de aynı kaderle yüzleşiyordu. Şiddet olayları, turistleri kaçırıyor, işletmeleri kapatıyordu. Turistik bölgeler birer hayalet şehre dönüşüyordu.
Kayıp İmaj ve Çöküş
Bodrum, Ege’nin incisi, bir zamanlar Avrupa’nın dört bir yanından gelen turistlerle dolup taşardı. Plajları, gece hayatı ve tarihi zenginlikleriyle ünlüydü. Ancak şimdi, bu parlak sahil kasabası karanlığa gömülmüş durumda. Şeriat yanlısı grupların yarattığı korku ve istikrarsızlık, Bodrum’un turizm potansiyelini yok etmişti. Bir zamanlar cıvıl cıvıl olan plajlar, şimdi ıssız ve terkedilmişti.
Mısır, 2011'deki Arap Baharı sürecinde yaşanan halk ayaklanmaları ve şiddet olayları nedeniyle turizmde büyük bir darbe aldı. 2010 yılında 14 milyon turist ağırlayan Mısır, 2011'de bu rakamın neredeyse yarısını kaybetti. Bir zamanlar turist çeken tarihi ve doğal güzellikleri, şimdi terk edilmiş ve unutulmuş haldeydi. Türkiye’nin de bu yolda ilerlediğini görmek zor değildi. Ekonomik çöküş, sadece turizm sektörünü değil, tüm ülke ekonomisini etkiliyordu.
Sonuç: Karanlığa Karşı Mücadele
Ancak bu hikaye burada bitmek zorunda değil. Türkiye Cumhuriyeti, laik ve demokratik yapısıyla dünya sahnesinde önemli bir yere sahipti. Bu kara bulutları dağıtmak ve parıltısını geri kazanmak için hala bir umut vardı. Halkın ve yöneticilerin, şiddete ve şeriat çağrılarına karşı durarak, ülkenin barış ve huzurunu koruması gerekiyordu.
Epik Bir Uyanış İçin
Eğer önlem alınmazsa, Türkiye’nin turizm hikayesi bir trajediye dönüşebilir ve turizmin son şafağı çok yakında gelebilir. Ama unutmayalım, her karanlık gecenin bir sabahı vardır. Türkiye’nin de yeniden parlaması, halkın ve liderlerin elinde. Bu ülkenin zengin tarihini, kültürel çeşitliliğini ve doğal güzelliklerini koruyarak, turistlere güvenli bir liman sunmak mümkündür. Ancak bunun için şiddetin ve radikalizmin karşısında durmak şarttır.
Bu destansı yolculukta, Türkiye’nin turizmi yeniden canlandırması ve geleceğe umutla bakması dileğiyle bir miyav sesiyle güzel bir İstanbul sabahına günaydın.
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.
Yorumlar
Faruk
13 Temmuz 2024, Cumartesi 07:30
Eyüpoğlu
13 Temmuz 2024, Cumartesi 03:15
Ünal
29 Haziran 2024, Cumartesi 04:13
Kemal özer
29 Haziran 2024, Cumartesi 02:52
Tayyar Cengiz
28 Haziran 2024, Cuma 01:08
Hasan kahraman
28 Haziran 2024, Cuma 09:57
+ Yorum Yaz