Turizm sezonunun başlangıcı sayılan nisan ayı geldi çattı ve biz yine evlerimizde oturmaya devam ediyoruz. Geçen seneden beri turizm sezonunu açamadığımız ikinci nisan ayını yaşıyoruz. İşte böyle bir dönemde açılamayan otellerin, çalışamayan binlerce turizm çalışanının ve gelemeyen turistin turizm haftasını kutluyoruz. Sektörün emekçileri, paydaşları ve çilekeşleri olarak çok ciddi bir gelecek kaygısıyla, içimizde yanan ateşi dışa vuramadan, buruk bir şekilde sessiz sedasız adeta birbirimize fısıldayarak kutluyoruz.
Tamı tamına bir yıldan beri hiçbir fatura kesmeden, dükkanını açmadan ayakta kalmaya çalışan birçok meslektaşlarımız var. En kötüyü geride bıraktığını düşünerek Nisan ayı ile birlikte sezonu beklerken 60 binlere varan vaka sayıları nedeniyle umutları Haziran’a ertelemiş gözüküyor. İşin buralara varmasına vesile olanlara kocaman bir aferin(!).
Pandemiyle mücadele ediyormuş gibi yapıyoruz
Baharla birlikte birçok ülkede vaka sayılarının düştüğü görülürken bizim ülkemiz de vaka sayılarının geçen sene bile görmediğimiz rakamlara ulaşması nasıl bir mücadelenin sonucudur? Biz gerçekten pandemiyle mücadele ediyor muyuz, yoksa ediyormuş gibi mi yapıyoruz? Galiba ikinci cümle daha doğru. Biz son iki ayda pandemi ile mücadele ediyormuş gibi yaptık ve sayılar 60 bin sınırına dayandı.
Bu şartlar altında ülkeye nasıl turist gelir ki! Üstelik elinizde rakiplerinizin bile örnek aldığı güvenli turizm sertifikası varken. Üstelik turizm personeli aşılanmaya başlamışken. 60 binlere ulaşmış vaka sayılarıyla tüm sektörü aşılasanız da turist gelmez. Vaka sayılarının hızla on bin seviyesinin altına inmesi için daha sıkı tedbirler alınmalıdır. Özellikle Antalya ve Ege gibi yaz turizm merkezlerimizi güvenli tatil için hazır tutmalıyız.
Geçen sene başlayan ve başlangıçta oldukça başarıyla yürütülen pandemi ile mücadelede mevcut siyasi yapının kontrolü kaybettiği görülmektedir. Yoksa sayıların bu kadar yukarıları tırmanmasını başka nasıl bir izahatı olabilir ki? Kaybedilen kontrol bize Haziran ayına kadar ülkeye girmesi gereken 1-1,5 milyar dolarlık bir dövize mal oldu.
Sadece bakmakla olmuyor!
Nasıl pandemiyle mücadele de kontörlü kaybetmişiz, turizm sektörünü de yönetmede kontrolü kaybetmişiz. Turizm sektörüne bakan sayın Mehmet Ersoy’un sektör ile ilgili hiçbir öngörüsü gerçekleşmiyor. Gelen yolcuların neredeyse yüzde doksanının Seyahat Acentaları ve Tur operatörlerin aldığı olağanüstü risklerle ülkemize taşındığını ısrarla görmezden gelip turizm sektörünü sadece konaklamadan ibaret gören bir bakanın öngörülerinin tutmasını beklemek saflık olur.
O bakan ki ne mecliste ne de bakanlar kurulunda seyahat acentası ismini ısrarla ağzına almamaya gayret göstererek adeta on bin seyahat acentasını görmezden geliyor. Gerçi ona göre on bin acenta yoktur, ona göre toplasan yüz tane acenta vardır. Onların da beş tanesine otuzar milyon dolarlık destek sağlamıştı. Daha ne olacaktı ya!
Turizm sektörü iyi yönetilememe konusunda ciddi semptomlar gösteriyor. İyi yönetilemeyen bir sektörün paydaşları olarak sorunların içinde debelenip duruyoruz. Yolcunun gelmesi için hiçbir girişimin içinde olmayan, yurtdışındaki turizm otoriteleriyle diplomasi de dahil hiçbir çözüm önerisi üzerinde çalışmayan Turizm bakanı diğer herkes gibi turizm sektörünün düştüğü durumu seyrediyor. Turizm sektörüne bakarak yönetmeye çalışıyor. Ama sadece bakarak!
İşte böyle, yine bir turizm haftasındayız ve yine sektör olarak yalnızız, çaresiziz ve çözümsüzüz. Böyle bir dönemde yapılabilecek tek şey sağlıklı kalmaya çalışmak, özellikle ruh sağlığı açısından!
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.