Ekonomi piyasalarındaki dalgalanmalar fiyat artışlarını tetiklerlerken biçare işletmeler maliyetleri kontrol etmekte zorlanıyor.
Türkiye gibi kırılgan bir ekonomi yapısına sahip ülkelerde bu tür süreçler oldukça sancılı geçiyor.
2018’den itibaren değişen yönetim anlayışı, peş peşe yapılan seçimler, finansal yetersizlikler, döviz kurları ve ne işe yaradığı belli olmayan ekonomi modelleri pandemiyle beraber zorlaşan Türkiye koşullarını daha da belirsiz hale getirdi.
Özellikle seçimlerden sonrası devreye giren yeni ekonomik politikalar Türk turizm sektörünü her yönüyle zorlamaya devam ediyor.
Enflasyona karşı panzehir işlevi gören döviz kurundaki durağanlık işletmelerin fiyat politikaları konusundaki pusulasını şaşırttı.
Devamında rakip destinasyonlarla olan rekabet avantajı sektörüne aleyhine doğru evrilmeye başladı.
Ülkemiz hem yerli hem de yabancı turist için artık daha pahalı bir ülke! Yapılan araştırmalara göre Türkiye, uygun fiyatlara tatil yapmak isteyen tatilciler için öncelikli seçeneklerden biri değil artık.
Ne yazık ki bu pahalılık yüksek talepten değil artan maliyetlerden kaynaklanıyor. Ticaretin olağan akışına çok da uygun olmayan bu durum artık sürdürülebilir olmaktan çıktı.
Yemeden içmeye, giyimden kuşama, ulaşımdan seyahate her alanda hissedilen fiyat artışları Türkiye’ye olan talebi olumsuz etkiliyor.
Yıllardan beri turizmde fiyat kalite dengesini çok iyi tutturmasından dolayı yüksek talep gören bir ülke olan Türkiye, istikrarlı bir biçimde yıldan yıla hem turist sayılarını hem de turizm gelirlerini arttırdı.
Kişi başı fiyatlarda piyasaları ürkütmeden artmaya devam etti. Haliyle bu olumlu hava işletmelerin bilançolarına da olumlu yansıdı.
Bu sene işler tersine dönmeye başladı. Geçen sene ile kıyaslandığında ülkemize gelen turist sayısındaki artış oranı ile işletmelerin gelirleri ve kârlılıkları arasındaki oranın uyumlu olmadığı görülüyor.
Tatil paketi fiyatları artmasına rağmen yüksek maliyet ve düşük kurla karşı karşıya kalan sektör döviz cinsinden gelir elde etmesine rağmen 2024 yılı hedeflerinin gerisinde kaldı.
Yani belli kesimlerce rekor olarak değerlendirilen turist sayılarındaki artış maalesef bilançolara çok olumlu yansımadı.
Aşağıdaki tablo turizm sektöründeki yıldan yıla maliyetlerin nasıl arttığını ortaya koyuyor. Bu tablo Antalya’daki 300 odalı 5 yıldız bir otelin gerçekleşmiş verilerine göre hazırlanmıştır.
|
Ağustos
2019
|
Ağustos
2024
|
Değişim
%'si
|
Euro Kur / TL
|
6,2445
|
36,9106
|
491,09
|
|
|
|
|
Ürünler
Kg / Litre
|
Birim Fiyat TL
|
Birim Fiyat TL
|
Artış %'si
|
Kırmızı Et
|
32,03
|
416,85
|
1.201,63
|
Beyaz Et
|
14,79
|
165,34
|
1.017,95
|
Şeker
|
3,10
|
30,55
|
885,99
|
Rakı
|
0,90
|
7,60
|
744,92
|
Şarap Litre
|
12,96
|
124,41
|
859,97
|
Bira
|
12,25
|
83,12
|
578,72
|
0,5 Ltr. Su
|
0,31
|
2,20
|
616,97
|
Postmix
|
12,49
|
170,05
|
1.261,04
|
Elektrik Gideri
|
0,52
|
3,90
|
645,98
|
Su Gideri
|
6,45
|
141,73
|
2.097,36
|
LNG Doğal gaz
|
3,26
|
25,42
|
679,96
|
|
|
|
|
Tabloya baktığınızda pandemi öncesi ile sonrası arasındaki fiyat artışlarının ne kadar fahiş olduğunu göreceksiniz. Bu artışları ne enflasyon oranıyla ne de döviz kurundaki artışla kıyaslamak mümkün değil.
Ağustos 2019’dan 2024 Ağustos ayına kadar döviz kurunda % 491 artış gözlemlenirken otellerin tedarik ettiği ürünlerdeki fiyat artış oranı % 1.201’lere kadar çıkıyor.
Turizm işletmeleri için çok önemli maliyet kalemlerinden biri olan personel giderlerinde de durum çok farklı değil. 2019 senesinde net asgari ücret 2.020,90 TL iken 2024’te 17.002 TL’ye yükselmiş.
Yani Ağustos 2019’da asgari ücret üzerinden maaş alan personelin maliyeti yaklaşık 324 Euro’ya denk gelirken 2024 yılında aynı işletmede çalışan maliyeti yaklaşık 461 Euro’ya yükselmiş.
Asgari ücret üzerinden hesaplarken bile bir çalışanın işletmeye maliyeti euro bazında % 42 artmış. Bu oran personel SGK primleri ve vergi giderleriyle daha da yükselmektedir.
Görüldüğü üzere işletmelerdeki maliyetler hem TL bazında hem de döviz bazında yükselmiştir.
Personel maliyetlerinden gıdaya, enerji maliyetlerinden diğer tedarik hizmetlerine kadar fiyatların sürekli arttığı bir ülkede maliyetleri kontrol etmek elbette mümkün değildir.
Sektör bir çeşit ekonomiyle imtihana tutulmuş gibi. Bir taraftan artan fiyatlar nedeniyle düşen talebi engellemeye çalışan işletmeler diğer taraftan bütçeleri tutturmak için gerçeküstü bir çaba gösteriyor.
Hal böyleyken önünde sadece iki seçenek kalıyor. Ya hizmet kalitesinden ödün verecek ya da kâr marjından feragat edecek.
Hangisini tercih ederlerse etsinler sonuçları iyi olmayacaktır. Çünkü her iki seçenek başarıyla uygulanan fiyat kalite dengesini olumsuz etkileyecektir.
Bu seçenekler arasına sıkışan turizm sektörü günden güne eriyecek ve yurtdışı pazarlardaki rekabet edebilme refleksini tamamen kaybedecektir.
Görünen o ki turizmde de ne ekiyorsan onu biçiyorsun!
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.