Turizm yatırımlarında danışman neden önemlidir?

Globalleşmenin bir sonucu olarak rekabetçi piyasa koşullarında, her zaman bir adım önde olmak için kollektif akıl ve istişare kültürüyle yatırım stratejilerinizi belirleyin ve birlikte süreci yönetin.

Proje fikrinin doğuşu, yatırım ve işletme faaliyetlerinin her alanında mesleki hakimiyeti yüksek ve entelektüel birikimi olan bir danışman projeye özel uzun vadeli yaratıcı çözümler üretir ve uygulama aşamasında rehberlik eder.

Danışman, birçok farklı fonksiyondaki projede edinmiş olduğu geniş bilgi brikimi ve tecrübesi sayesinde, sıklıkla yapılan hataları önler ve yatırımcı adına büyük tasarruf sağlar.

Hedef kitle beklentilerine ve projeye uygun konsept geliştirme, marka seçimi ve ilişki yönetimi, iş modelinin belirlenmesi, operasyonel verimliliğe yönelik etkin proje yönetimi ve tesisin açılış öncesi sürecinin verimli bir şekilde yönetilmesi gibi birçok konuda destek alacağınız bir çözüm ortağıdır danışman.

Danışman hizmetlerini sunarken her türlü analiz ve tavsiyelerini istatistik bilimine dayandırmak zorundadır. Tesisin operasyonel ve finansal hafızası üzerinde yapılacak istatistiki analizler, tesisin geçmişini, bugününü ve geleceğini anlamaya ve yorumlamaya yarayan yegane araçtır.

Türk Dil Kurumu’na ait tanıma göre, “Danışman” bir konuyla ilgili bilgi ve düşüncesine başvurulan, doğru kararlar alınması için yol gösteren görevli kişidir. Danışman, uzmanı olduğu alana tamamen hakimdir. Alana dair durumları ve sorunları objektif şekilde değerlendirme becerisine sahiptir. Yatırımcının veya yetkililerin göremediklerini görür. Buldukları fikirler ve çözümlerle para, zaman ve enerji kaybını önler. Verdikleri tavsiyelerin yanında çalıştıkları grubu harekete geçirmek için teşvik ederler. Bu sayede işlerin düzenlenmesine de katkı sağlar ve fark yaratırlar. Bütün bunlar için danışman kişilerin alanında uzmanlaşmış ve yetkin kişiler olması çok önemlidir. Danışmanlar ayrıca yenilikçi ve kendini sürekli geliştiren bir yapıya sahip olmalıdır.

Peki danışman bu kadar katma değer yaratan işler yaparken ülkemizde birçok yatırımcı neden zorunlu kalmadıkça danışmanla çalışmayı tercih etmiyor diye sormadan edemiyor insan.

Ortaya çıkan tablo düşündürücü.

Her şeyi bilme hastalığı maalesef ülkemizde çok yaygın herkes her şeyi çok iyi biliyor ve dinlemeye tahammülümüz bile yok çünkü kimse egosunu bir kenara bırakamıyor.

Hal böyle olunca bu tip yatırımcıların zaman, kalite yönetimi ve bütçeye uygun bir şekilde başarılı proje üretmesi mümkün olmuyor.

Aile şirketlerinde verimliliğin artırılması için kişiye bağımlı olmayan yönetim anlayışının oluşturulması ve hakim kılınması gerekiyor. Kişiye bağlı değil sisteme bağlı yönetim ve organik büyüme şirket ömrünün uzamasını sağlamaktadır.

“Bin bilsen de bir bilene danış” bu ata sözü, aslında çok önemli bir öğüt içerir.

Diğer taraftan sayıları az da olsa, doğru zamanda doğru projeler geliştiren yatırımcılarda var.

İtibara yatırım yapan, insanı önceleyen, yenilikçi, tutkulu, bilgiye ve tecrübeye değer veren yatırımcılar muhteşem projeler geliştirmektedir ve global marka olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir.