Bir yerde yönetenler ve yönetilenlerin görev ve sorumlulukları, yapılacak işin tanımı net bir çizgi ile ortaya konmuşsa orada başarı olur.
Turizm gibi stratejik bir sektörden en üst düzeyde verim almak için yapılması gereken şeylerden biri planlamaysa diğeri de güncel ihtiyaçları karşılayacak yasal bir zemin oluşturmaktır.
Çünkü güvence altına alınmayan hiçbir plan işlemez.
Turizm sektöründeki sorunların temel kaynağının az önce okuduğunuz paragraftaki tanımlamadan kaynaklanıyor.
Her ne kadar zaman içinde bir kısmı yenilense de yarım asır önce oluşturulmuş turizmle ilgili hukuki mevzuatlarımız var ve bu hukuki altyapıyı güncellemeden daha ileriye gitmemiz çok mümkün gözükmüyor.
Hal böyleyken turizm sektörünün geleceğini garanti altına alacak ve ülkenin tamamını kapsayacak ulusal düzeyde planlanmış turizmle ilgili hukuku politikalara ihtiyaç vardır.
Oluşturacağınız politikalar ülke ve sektör menfaatine olduğu kadar turistin istek ve ihtiyaçlarıyla da uyumlu olmalıdır.
Haliyle bu süreçler dünya turizm örgütünün benimsediği sürdürülebilirlik politikaları dikkate alınarak yapılmalıdır.
Kültür ve Turizm Bakanlığımızın geçen dönem bu konularda birtakım çalışmaları başlattığını duymuştum.
Eğer öyleyse, yeni çalışma döneminde hem turistin hem de turizmcinin ihtiyaçlarını dikkate alarak bu çalışmaları tamamlayıp bitirmesi gerekir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda ikinci dönemine başlayan Mehmet Ersoy’u bekleyen olmazsa olmaz diyebileceğimiz çok önemli yasal düzenlemeler var. Bu konuda yapacağı çalışmalar Türk turizm sektörünün geleceği açısından çok önemli adımlar olacaktır.
Umarım Sayın Bakanımız sektörle birlikte çalışarak bu işlerin üstesinde gelir.
*
Ülkemize gelen turist sayısı kadar bir potansiyeli iç turizmde hareketlendirebilirsek eğer, işte o zaman tam anlamıyla bir turizm ülkesi olduk demektir.
Diğer bir deyişle, bir ülkeyi tam anlamıyla turizm ülkesi diyebilmeniz için o ülkedeki iç turizm dinamikleri en az yurt dışından gelen kadar aktif olması gerekir.
Yabancı turist seviyelerini yakalamış bir iç pazar potansiyeli demek, haziran-eylül arasına sıkışmış olan turizm sezonlarını sekiz, on aya çıkartmak demektir.
Uzayan sezonlarla birlikte daha fazla ticari iş hacmi ve daha fazla personel istihdamı ortaya çıkacaktır.
Turizmdeki kısa çalışma süreleri nedeniyle sektörden uzaklaşan çalışanların tekrar sektöre geri dönüşü sağlanacak, böylece son dönemde kangren haline gelen personel bulma problemi ortadan kalkacaktır.
Her ne kadar istediğimiz düzeye gelememiş olsa da ülkemizdeki iç turizm yoğunluğu artıyor, bununla beraber sorunları da hızla büyüyor. En acil çözülmesi gereken sorunlardan biri de rehberlik hizmetleridir.
Ülkemizdeki kokartlı rehber mevcudiyeti hem iç pazarda hem de dış pazarlardaki büyümeyle orantılı artmadı. Mevcut rehber adedi sektörün ihtiyacını karşılamaktan çok uzak.
Bu sorun sektörün önünde bir engel olarak durmamalı ve ortadan kaldırılmalıdır.
Aslında çözümün nasıl olması gerektiğini herkes çok iyi biliyor. Bakanlık bu konuda elini çabuk tutup hızlı aksiyon alması gerekiyor.
*
Sosyal medya, internet, haberleşme, marketing, ulaşım gibi birçok alandaki yazılı, görsel ve teknolojik gelişmeler insanların elindeki küçük bir telefona sığıyor artık.
Gelişen teknolojiye insanlarda farklı deneyimler edinme dürtülerini ortaya çıkartıyor.
Turizm sektörü de bu gelişmelerden nasibini alarak her geçen gün çeşitleniyor.
Son dönemlerde sportif faaliyetler, bisiklet, yürüyüş, doğa ve macera turları hatta son dönemde gündemde olan uzay seyahatleri gibi yeni birçok turizm çeşidiyle karşılaşıyoruz.
Ülke olarak dünyada hızla gelişen yeni turizm trendlerin daha fazla pay almak için her türlü olanağa sahibiz. Ancak, fi tarihinden kalma yasa ve yönetmeliklerimizi de hızla değiştirmemiz gerekiyor.
Yasaları ve yönetmelikleri değiştirmek yetmiyor sadece, aynı zamanda farklı bakanlık ya da kuruluşlarda olan görev alanları ile ilgili sorunları ortadan kaldıracak tedbirleri alıp işi tek elden yürütmek gerekiyor.
*
Bildiğiniz üzere hava, deniz ve kara taşımacılığını kapsayan ulaşım, misafirin barınma ihtiyacını karşılayan konaklama tesisleri ve bu olanakları paket haline getirerek turistle buluşturan seyahat acentaları ve tur operatörleri gibi turizm sektörünü oluşturan üç ana unsur vardır.
Yukarıda bahsettiğim turizmin ana unsurlarına mal ve hizmet sağlayanlar her ne kadar kendilerini turizmci olarak niteleseler de onların yaptığı iş direkt bir turizm faaliyeti değildir.
Ancak turizm sektörüne sağladıkları lojistik nedeniyle turistik işletmeleri ile ilişkilerini düzenleyen yönetmelikler olmalıdır.
Sivil havacılığı düzenleyen ve güncel olan yasa ve yönetmelikler mevcut. Ancak, kara ve demiryolu taşımacılığındaki yasa ve yönetmelikleri turizm anlayışı ile uyumlu hale getirecek ve bu alanlardaki potansiyelimizi arttıracak yeni düzenlemelere ihtiyaç vardır.
1618 sayılı seyahat acentaları kanunu, konaklama tesislerinin uygulama esasları ve niteliklerine ilişkin yönetmelikleri gibi hala hazırda uygulamada olan yasa ve yönetmelikler mevcut.
Ancak bunların ciddi bir kısmı günümüzdeki ihtiyaçları giderecek düzeyde olmadığı gibi tüketiciyi korumaktan çok uzak. Haliyle tüketiciyi korumayı da kapsayacak şekilde yeniden ele alınmalıdır.
Ulaşım, konaklama, seyahat acentaları, tur operatörleri ilişkileri düzenleyecek bağlayıcı kurallara da ihtiyaç vardır.
Nihayetinden turizm her yönüyle artık bir meslek haline gelmiştir. Tüketici önceliğini benimsemiş bir anlayışın hâkim olduğu, belli kurallara bağlı olarak işinin ehli olanlar tarafından yapılan bir iş olmalıdır.
Hal böyle olunca sektörün tüm paydaşlarını kapsayacak ve aralarındaki ilişkileri düzenleyecek şekilde bir meslek yasasına ihtiyaç var.
Herkese mutlu ve huzurlu bir bayramı diliyorum
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.