Elimde bir çift Tom ve Jerry anahtarlığı var. Kim bilir kaç kere kaybolup bulunmuş, kaç kapıyı açmışlar. Sürekli bir kovalamaca ve kaçış oyunu… Tıpkı turizm sektöründe, büyüklerin küçükleri yutmaya çalıştığı, küçüklerin ise türlü yollarla hayatta kalmayı başardığı bu hikâye hiç değişmiyor.
Bir yanda büyük oteller, zincir acenteler, dev tur operatörleri—yani Tom’lar. Öte yanda, butik oteller, küçük seyahat acenteleri, yenilikçi girişimler—yani Jerry’ler. Ve tarih boyunca aynı senaryo tekrar eder: Büyükler, pazara hâkim olmak ister, küçükler ise yaratıcılıkları ve esneklikleriyle kendilerine alan açar. Peki, bu sektörde Tom gibi güçlü ve doğrudan mı olmalıyız, yoksa Jerry gibi esnek ve stratejik mi?
Tom Olmak:
Büyük bir güce sahip olmayı gerektirir. Dev oteller, zincir acenteler ve büyük tur operatörleri, Tom’un turizmdeki karşılıklarıdır. Kendilerini “sektörün direği” olarak görürler, “Biz olmasak turizm olmaz” gibi cümleler kurmayı severler. Ancak büyük olmak her zaman yeterli değildir; çünkü esneklikten yoksun olmak, günün sonunda oyunun kurallarını değiştirebilir.
Tom gibi turizmciler, büyük yatırımlar yapar, görkemli tesisler kurar, piyasayı domine etmeye çalışır. Her yerde adlarını duyarız, katalogları kalın, broşürleri parlaktır. Ama müşteri beklentilerindeki hızlı değişimleri yakalamakta zorlanırlar. Bir bakmışsınız, müşteriler artık deneyim odaklı, butik hizmetler peşinde, ama Tom’lar hâlâ “Her şey dahil, açık büfe” diye bağırıyor.
Sektörün büyükleri, “Küçük oyuncuların işi zor” derken, bir sabah uyanıp bakıyorlar ki küçükler sosyal medyada viral olmuş, yaratıcı deneyimler sunmuş ve büyüklerin pazarından pay kapmış. Bir zamanlar “internet tatil sattırmaz” diyenler, bugün dijitalde var olma mücadelesi veriyor. Her yeni teknolojiye burun kıvıran devler, bir bakıyor ki küçük ama zeki rakipler çoktan yeni trendlere uyum sağlamış, müşteri deneyimini baştan yazmış.
Ancak, şunu da kabul etmek gerekir ki büyük olmak, aynı zamanda güven vermek ve istikrar sağlamak anlamına gelir. Büyük markalar ve zincirler, deneyimleri sayesinde daha güçlü kriz yönetimi yapabilir, geniş çaplı operasyonları yönetebilir. Küçükler ise riskleri daha hızlı görebilir ama ayakta kalmaları büyükler kadar kolay olmayabilir.
Jerry Olmak;
Büyük bütçelere sahip olmadan da rakipleri geride bırakabilmek demektir. Küçüktür ama zekidir. Koca Tom’un ayak seslerini duyunca kaçacak yolu vardır. Esnektir, fırsatları görür, trendleri öngörür ve harekete geçmek için devasa yatırımlara ihtiyacı yoktur.
Jerry gibi olan turizmciler; niş pazarlara odaklanır. Onlar için “Butik deneyim sunuyoruz” demek, sadece bir pazarlama cümlesi değil, gerçek bir stratejidir. Büyük oyuncuların gözden kaçırdığı detayları fark ederek fark yaratırlar. Küçük ama etkili sosyal medya kampanyalarıyla, dev bütçeli reklam harcamalarına meydan okurlar. Kişiye özel deneyimler sunarak, devasa zincirlerinin sunduğu standartlaşmaya karşı özgün alternatifler yaratırlar.
Sosyal medyada yaratıcıdırlar—birkaç viral video ile Tom’un milyon dolarlık reklam bütçesini boşa çıkarabilirler. Fırsatları değerlendirir, müşteri gözünden “daha samimi ve ulaşılabilir” görünerek sadakat yaratırlar. Ve en önemlisi, büyüklerin hatalarından öğrenirler.
Ancak, küçük olmak da her zaman avantajlı değildir. Kaynak eksikliği, kriz yönetiminde zorluklar ve pazardaki dalgalanmalara karşı daha savunmasız olmak, küçük işletmelerin en büyük sınavlarıdır. Büyüklerin sahip olduğu sermaye, operasyonel kapasite ve geniş müşteri ağı, küçüklerin ulaşmakta zorlandığı avantajlardır.
Hangisi Olmalıyız?
Başarı, sadece büyük yatırımlar yaparak ya da sadece akıllı olmakla gelmez. En iyi turizmci, gerektiğinde Tom gibi güçlü ve iddialı, gerektiğinde Jerry gibi çevik ve stratejik olabilendir.
Büyük yatırımlar yaparken değişime direnç göstermemek, pazarın dinamiklerine ayak uydurabilmek gerekir. Bir dev olmak yerine, gerektiğinde devrimci olabilmek gerekir. Güçlü ama dinamik olmak, esnek ama hedefe odaklı kalmak, başarıyı getiren dengeyi sağlar.
Tarih boyunca, Tom gibi güçlü olanlar kadar, Jerry gibi sezgileri kuvvetli ve adaptasyon yeteneği yüksek olanlar da ayakta kalmıştır. Büyük markaların yükselişleri kadar, yaratıcı girişimcilerin cesur hamleleri de sektöre damgasını vurmuştur. Bugün küçük denen seyahat acentelerinin sosyal medyada dev tur operatörlerinden daha etkili olması bunun en iyi örneklerinden biridir.
Sektörün büyükleri, hâlâ küçükleri hafife alıyor olabilir. Ama unutmayın, Tom her bölümün sonunda kaybetmiyor, bazen kazanıyor ama hep yeni bir mücadeleye giriyor. Küçükler de her zaman galip gelmiyor, ancak esneklikleri sayesinde kendilerine alan açabiliyor.
Asıl mesele, sadece büyük veya küçük olmak değil, hangi anlarda neye dönüşebildiğimiz. Güçlü olduğumuz kadar çevik, esnek olduğumuz kadar da sağlam durabilmeliyiz.
Turizmde belki de en kritik soru şu: Zamanın ruhunu yakalayabilmek için hangi mücadeleyi nasıl vermeliyiz?
Çünkü bu sektörde ne sadece Tom’lar kazanır ne de yalnızca Jerry’ler. Oyunun içinde kalabilenler, gerektiğinde Tom gibi cesur, gerektiğinde Jerry gibi kıvrak zekâlı ve öngörülü olanlardır.
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.