Şanlıurfa’nın Harran ilçesi yakınlarında yer alan Şuayb Antik Şehri’nde arkeolojik kazı çalışmaları yeniden başladı. Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde yürütülen projede, kentin binlerce yıllık tarihini gün yüzüne çıkarmak amaçlanıyor. Çalışmaların, bölgenin turizm potansiyelini artırması ve kültürel mirasın korunmasına katkı sağlaması hedefleniyor.
Tarihi zenginlik gün yüzüne çıkıyor
Geç Roma dönemine tarihlenen Şuayb Antik Şehri, doğal kaya oluşumları, oyma mağaralar ve Roma dönemi mimarisiyle dikkat çekiyor. Halk arasında Hz. Şuayb’ın burada yaşadığına dair inanış nedeniyle bölge, hem arkeologlar hem de ziyaretçiler için ayrı bir önem taşıyor. Antik kentte, kayaya oyulmuş yapılar ve kaya mezarları gibi eşsiz kalıntılar bulunuyor.
Akademik katkı ve kazı ekibinin rolü
Harran Üniversitesi’nin de destek verdiği kazı çalışmalarında arkeologlar, sanat tarihçileri ve öğrenciler aktif olarak yer alıyor. Üniversiteden Dr. Burak Kuru, bu kazıların sadece bölgenin tarihini anlamak için değil, aynı zamanda akademik dünyaya yeni veriler sunması açısından önemli bir fırsat olduğunu belirtti. Dr. Kuru, “Bu projeyle hem tarihi sorulara yanıt bulmayı hem de bölgenin turizm potansiyelini artırmayı hedefliyoruz” dedi.
Bölge turizmi için yeni fırsatlar
Kazı çalışmalarının ardından, Şuayb Antik Şehri’nin turizme kazandırılması planlanıyor. Bakanlık yetkilileri, restorasyon projeleri ve tanıtım faaliyetleriyle kentin yerli ve yabancı turistler için bir cazibe merkezi haline geleceğini ifade etti. Antik kentin, tarihi ve kültürel değerleriyle bölge ekonomisine de katkı sağlaması bekleniyor.
Şuayb Şehri’nin sırları araştırılıyor
Kazı ekibi, antik kentin tarih boyunca hangi medeniyetlere ev sahipliği yaptığını ve toplumların sosyal yaşamlarını anlamaya çalışıyor. Özellikle kayaya oyulmuş mezarların ve dini mekanların incelenmesiyle, dönemin inanç sistemleri ve kültürel yapısı hakkında daha fazla bilgi edinilmesi hedefleniyor. Çalışmaların tamamlanmasıyla birlikte elde edilen bulguların kamuoyuyla paylaşılması ve Şuayb Şehri’nin tarihi dokusunun korunarak gelecek nesillere aktarılması amaçlanıyor.