İktidara geldiklerinde atacakları adımları İstanbul Turizm Çalıştayı’nda müjdeleyen bir parti sözcüsünün “Turizmi profesyonellere ve duayenlere emanet edeceğiz” sözlerini yorumlamayı sizlere bırakıyorum.
Ülkemizde bulunan yaklaşık 120 siyasi partinin pek çoğunun turizm çalışma grubu olmadığını gibi, olanların da söylemleri temenni ötesine gitmemekte…
Biz sihirli değneği ile turizmi uçuracak bakan ararken dünyada neler oluyor?
2015 yılındaki UNESCO toplantısında, sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşmesi için yasa ve teknik yatırımların yeterli olmadığı, bunun bir kültür sorunu olduğu görüşüöne çıkmıştır.(Turizmin kalkınmadaki rolü ve dış ticaret açığının kapanmasındaki etkisi dikkate alındığında sürdürülebiliğin önemi çok daha iyi anlaşılır). Bu sorunun çözülmesi için 17 hedef belirlenmiştir. Ulusal ve uluslararası platformlarda değer kazanan bu görüş için atılan adımlardan biri de Kanada'daki “Herkes için Kültür” oluşumudur.
Söz konusu kültür, metalaşmamış yani sosyolojik anlamdaki kültürdür.
Sosyoloji, toplumun sosyal ilişkilerini ve bu ilişkilere etki eden kurumları inceleyerek kültürünün oluşumuna dair çalışmalar yapmaktadır. Bu kurumlar; aile-ekonomi-din-siyaset-eğitim ve boş zamanlar kurumu olarak sınıflandırılmaktadır.
Bizim konumuz turizm olduğundan “boş zaman kurumunu” inceleyeceğiz. Dilimize boş vakit olarak geçmiş, ancak çalışma, uyuma ve diğer temel ihtiyaçlarımız dışında kalan “serbest zamanı” kitap okuyarak, fotoğraf çekerek, müzik dinleyerek veya SEYAHAT ederek, çoğu kez de kahvede oyun oynayarak futbol, siyaset ve dedikodu ile geçirmekteyiz. İlk sıralardakiler kültürümüze olumlu etki ederken diğerleri yozlaşmaya neden olur.
Yozlaşan kültür ve sanat, toplumu birbirine bağlayan kadim değerlerin yitirilmesine, toplumun kendine ve doğaya yabancılaşmasına neden olur. Tek değer meta olunca, ağaç, odun ve kereste olarak görülmeye başlar. Gerçi günümüzde tomruk-kereste-lata-çıta ayırımını yapabilecek kaç kişi kaldı bilemiyorum. Bırakın gürgen, selvi, çınar, sakız, akasya veya köknarı, çam ve çeşitlerini ayıramayanlara veya Kıbrıs'ın Karadeniz'de olduğunu iddia eden, hatta ağabeyinin Kıbrıs'ta askerlik yaptığı sırada ziyaretine gittiğini söyleyen gencesakın ola “sürdürülebilirlik nedir?” diye sormayın.
Son söz:
Nüfusumuzun yaklaşık % 93'ü il ve ilçelerde yaşamaktadır. Yarının bürokratı, mühendisi, fabrikatörü veya işçisi olacak çocuklarımızın, gençlerimizin eğitimi alfabe ve matematikle sınırlı kalmamalıdır. Merkezi ve yerel yönetimlerin uygulayacağı, çevreci uzmanların eşliğinde yapılacak doğa ve kültür turları, turizmimize katkının ötesinde, çocuk ve gençlerimizin yarınlara sahip çıkmalarının yolunu öğretecektir.
Önemli Not :
Sosyal medyanın günlük kullanım süresinin ülkemizde 2 saat 47 dakika olduğu göz önüne alınması gerekir. Uyku-iş ve ders çalışma saatlerinden sonra en uzun zamanı kapsamaktadır. Doğa ve kültür turlarının sosyal medyada paylaşılması durumunda çok olumlu etkisi olacağı kanısındayım.
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.