Pandemi sürecinin ekonomik etkilerini hepimiz yaşadık, tarihe tanıklık ettik, ediyoruz. Virüsün tahrip edici etkisini daha çok Amerikan Halkı’na gösterdiği bir gerçek. Hepimiz Amerika’da George Floyd adlı siyah yurttaşın polis tarafından öldürülmesiyle başlayan eylemlerin ne salt ırkçılıkla ne de koronavirüsle mücadelede gösterilen yetersizliğe tepki olarak açıklanamayacağını, işin özünde daralan ekonomi ve artan işsizlik rakamları gibi konular olduğunu tahmin edebiliyoruz. Yoksa Amerika’da veya dünyanın farklı bir gelişmiş ülkesinde siyah yurttaşlara dönük istismarlar hep olmasına karşın toplumsal ayaklanmalar bu düzeyde görülmemişti.
Türkiye’de ise renge dayalı ayrıştırmacı örneklere pek rastlayamazsınız. Müstesna ve cahilce durumlar olmuştur mutlaka ama Anadolu misafirperverliğinde, kadirşinas yurdum insanında bu ayrımcılığı göremezsiniz.
Ülkemde pek hoşlaşmadığım bir hemşehricilik, köhne toprakçılık geleneği, feodal özellikler gösteren davranış örüntüleri ve hep tartışılan özgürlük meseleleri olsa da siyah-beyaz gibi ayrıştırıcılığın Anadolu topraklarında kabül görmediği bir gerçek.
İstanbul’da kemer, saat satan Afrika kökenli siyahlar neredeyse mahalleden biri gibi algılanıp sosyal varlıkları en azından Suriyeli göçmenler kadar ötekileştirilmeden kabul edilmiştir. İnsanlarımız onları hep çalışırken gördükleri için sahilde nargile içen Suriyeli gibi bakmamışlar, hele rengiyle hiç ayrıştırmamışlardır. Burada belirleyici olan bağımsız değişken hep emektir.
Ancak dünyada siyah olmanın tıpkı kadın, çocuk ve göçmen olmak gibi zorlukları yapılan araştırmalarda hep ortaya konmuştur. Seyahat sektöründe de bu doneleri görmek mümkün. Bakın Amerika’da George Floyd’un öldürülmesi ve arkasından gelen sokak olayları farklı iş kollarındaki bu ayrıştırıcı özellikleri de gözler önüne seriyor.
Afrika kökenli Amerikalı gezginlerden 63 milyar dolar alan bir endüstrinin seyahat şirketlerinde her düzeyde orantılı temsilinin olmamasının siyahi yurttaşları hayal kırıklığına uğrattığı belirtiliyor.
Seyahat sektöründe çalışan bir siyah Amerikalı, "Ben kimseyi suçlamaya çalışmıyorum ama örneğin, neden yolcu gemilerinde çok fazla siyah yolcu varken, cruise yöneticilerine rapor veren çok az siyah çalışan var? Halka açık rollerde neden biz yokuz” diyor.
Amerika’da seyahat endüstrisinin kasıtlı önyargılar taşıdığı söyleniyor. Öyle ki Afrikalı Amerikalıların % 17'si yılda bir veya daha fazla uluslararası geziye çıkıyor ve yılda altı kereden fazla yerel seyahat ediyor. Ancak büyük seyahat kampanyalarında ve lüks turizm reklamlarında bu çikolata renkli siyahi gezginleri pek görmüyorsunuz. Psikolojik olarak bu insanlar kendilerine ait olmayan bir sürece dahil olmuş gibi hissediyorlar.
Amerikan seyahat endüstrisi tüm bu gerçekleri geç de olsa sorgulamaya başlamış. Biz bunun ne kadarını ve neresini görebiliyoruz? Orada işler ne kadar düzelir bilmiyorum. Amerika’da siyahlar kendileri gibi gezginler topluluğunu bulmanın, çevrimiçi ortamda onlar hakkında yüksek kaliteli görüntüler veya hikayeler görememenin şaşkınlığını yaşıyorlar.
Tüm bu canlı yaşadığımız tarihi doğru analiz edersek belki de “Pazar” olarak nitelediğimiz kitleyi ve tanıtım yaptığımız materyalleri, söylemleri değiştirme zamanı geldi.
155 milyar dolarlık Müslüman Seyahat Pazarı’nın içinde ilk 20 ülke arasında bizi gösteren araştırmaların sonuçlarına bakarak trend ve yatırımlarımızı belirliyorsak, bu yeni kıtada yaşanan tartışmalara kulağımızı açıp iyi analiz edebilmeliyiz.
Bütün bu yaşananlar şayet farklı bir taraftan bakmayı biliyorsak Türkiye turizmi için mutlaka bir fırsat olabilir.
Sağlıcakla…
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.
Yorumlar
SERDAR SAĞLAMTUNÇ, FCSI
20 Temmuz 2020, Pazartesi 09:47
+ Yorum Yaz