Yaklaşık bir ay sonra yapılacak olan seçimlerden sonra yeni bir yönetim şekli ile ve 600 kişilik yeni bir meclis çalışmaya başlayacak. Peki, bu mecliste asıl işi acenteci, otelci gibi elini taşına altına koyarak yurtdışından turist getiren gerçek turizmciler olacak mı? Sakın kimse bana ‘e bir sürü aday adayı vardı ama listeye giremedi’ demesin. O listelere sektörü temsil etsin diye meslektaşlarından birini sokmak için kimler, hangi turizm camiası çaba gösterdi ki? Hiçbiri!
Yukarıdaki satırlar, 24 Haziran seçimlerinden kısa bir süre önce 28 Mayıs 2018 tarihinde yine bu sütunlarda yayınlanan yazımdan alıntıdır. O günden bugüne beş yıl geçti. Koca ülkede neredeyse rejim değişti ama turizmin ve turizmcinin makus talihi değişmedi.
Önümüzdeki mayısın on dördünde yeni bir genel seçim yapılacak ve bu sefer henüz geç kalmış değiliz. En azından nihai vekil listeleri hazırlananına kadar zamanımız var. Bu sefer fırsatımız varken bizden birilerini meclise göndermenin zamanı gelmedi mi?
Son elli yıldır Türkiye’nin ekonomisine katkı veren en önemli sektörlerinden biri haline gelen turizm sektörünü mecliste temsil edecek birkaç turizmci meslektaşımızı sokamayacaksak vay halimize!
Turizmi bilmeyen vekillerle sektöre çözüm aramak mümkün mü?
Geçtiğimiz pandemi döneminde en çok ihtiyaç duyduğumuz şeylerden biri de sektörün dilinden anlayan turizmci vekillerin olmasıydı. Bu süreçte sektörü bilmeyen ama yakınlık duyan birkaç iyi niyetli vekilden yardım alarak sesimizi duyurmaya çalıştık.
Asıl işi turizm olmayan bu vekiller, ne kadar iyi niyetli olursa olsunlar sektör olarak içinde bulunduğumuz durumu yeterince anlayamadıklarından sorunlarımızı istediğimiz şekilde yansıtamadılar. Birkaç idealist meslektaşımız tarafından hazırlanıp önlerine konan metinleri bile tam olarak okuyup aktaramadılar.
Ne acıdır ki ülkenin dış ticaret açığını neredeyse tek başına karşılayan turizm sektörünün sorunlarını mecliste konuşulduğu yerin adı ‘Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu. Yani tek başına bir komisyonumuz bile yok.
Hadi turizmin bir kolu olan ulaştırmayı anladık da bayındırlık ve imar ne alaka? Böyle alakasız meslek grupları ile birleştirilmiş bir komisyondan turizmle ilgili nasıl güzel şeyler çıkar ki? Üstüne üstlük bu komisyonun başkanı bir hukukçu ve komisyonda bir tane turizmci yok. Bırakın turizm komisyonunu birçok meslek grubundan 600 vekilin bulunduğu koca mecliste sektörü bilen bir tane turizmci vekil yok.
2018 haziranında seçilen ve son beş yıldır görev yapan Türkiye Büyük Millet Meclisinin vekillerinin neredeyse yarısından fazlası hukukçulardan ve inşaatçılardan oluşurken hala hazırda memleketin en büyük sorunları da hukukla, inşaatla ilgili olması ne kadar ironi değil mi?
Hukuk, inşaat gibi kendi iştigal alanlarındaki sorunlara daha çözüm bulamamış vekillerden turizm sektörünün sorunlarına çözüm bulmalarını nasıl bekleyebilirsiniz ki? Bu durum pek tabii ki o meslek grubundan gelen vekillerin hatası değil. Bu durum tamamen turizm sektörünün hatasıdır.
Sektör uzun yıllardan beri siyasete hep mesafeli durdu ve sorunların çözümünü hep başkalarından bekledi. Oysa sektörün kendine has diliyle ortaya koyduğu sorunları meclisin ve ülke kamuoyunun anlayabileceği dilde anlatabilmek ancak sektörden gelenlerden birilerinin işi olabilir. Kaldı ki o mecliste hemen her meslek grubundan vekil bulunuyorken turizm sektöründen de birilerinin olması gerekmez mi?
Mesela, ilçeleriyle beraber Antalya şehrinin tamamında turizm en önemli ekonomik faaliyet olarak gözüküyor. Şehrin ikinci büyük ekonomisi olan tarım bile turizm sayesinde büyümesini sürdürüyor. Bu şehir her seçim döneminde meclise 16 vekil gönderiyorken bunlardan bir tanesinin bile turizmci olmaması öncelikle bu şehirde turizm yapanların sonrasında da siyasi partilerin ayıbıdır.
Keza diğer bir turizm şehri olan Muğla içinde ayni şeyleri söylemek mümkündür. İstanbul, her türlü ticari faaliyetin yapıldığı bu mega kentin turizm potansiyelini dikkate alacak olursak tıpkı Antalya ve Muğla gibi değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Sektör olarak birlik olmanın zamanı gelmedi mi?
Turizm sadece Türkiye’de değil tüm dünyada en stratejik sektörlerden biri haline gelmiştir. Böylesine önemli bir sektör için planlama ve uygulama şekilleri ancak ve ancak sektörden gelenlerle beraber yapılmalıdır. Oysa biz kendi kaderimizi sektörü bilmeyenlerin insafına bıraktık bugüne kadar. Sektör gerçeklerini ve hassasiyetlerini bilmeyen kişiler tarafından alınan kararlarla da ancak bu kadar oluyor.
Bu yazının ilk paragrafında da göreceğiniz üzere TBMM’deki temsil konusunu yıllardan beri dile getiriyorum. Hangi siyasi parti temsilcisi ile karşılaşsam bu konuyu dile getiriyorum. Sadece siyasilerle değil ister otelci ister acentacı olsun fark etmeksizin turizm sektörünün ileri gelenleriyle de konuşuyorum. Hazır önümüzde seçimler varken önümüzdeki günlerde turizm sektörü olarak en önemli gündemimiz bu olmalı.
Geçtiğimiz Ekim ayında Antalya Muratpaşa belediyesinin organize ettiği, eski Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay beyle birlikte konuşmacı olarak katıldığım bir açık oturumda bu konulardan bahsettiğimde sayın bakan bana ‘seni çok iyi anlıyorum, olması gereken de bu zaten, ancak ben yıllarca bu sektörün bakanlığını yapmış biri olarak gördüğüm en büyük eksikliğin birlik ve beraberlik anlayışı içinde olmadığınızdır. Eğer birlik ve beraberlik içinde olsaydınız sektör olarak bu kadar mağdur edilemezdiniz’ demişti.
Yıllardan beri her türlü sömürüye maruz kaldığı halde hak ettiği değeri göremeyen turizm sektörünün geleceğini daha iyi inşa edebilmek için en azından bu sefer bizlerden birilerini meclise göndermek için birlik olmanın zamanı gelmedi mi?
En azından bu sefer tüm hırslarımızı egolarımızı bir tarafa bırakarak, ama, fakat demeden sektörün menfaatini ön plana alarak birbirimize destek vermemiz gerekmiyor mu?
Şimdi fırsatı değerlendirme zamanı?
14 Mayıs’ta yapılacak genel seçimlerde sadece Cumhurbaşkanı hükümet sistemi seçilmeyecek, aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapacak 600 milletvekili de seçilecek. Milletvekili listelerinin oluşması için önümüzde çok kısa bir süre var ve bu süreyi sektör olarak iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Seçilecek 600 vekilin içinde asıl işi turizm olan meslektaşlarımız neden olmasın ki? Belki bu sayede kendi kaderimizi tayin edecek fırsatı yakalarız.
Elbette siyasetin kendine has bir üslubu var ve bunu yapabilmek herkesin özümseyebileceği bir şey değildir. Ancak bu sektörde sektör adına siyaset yapabilecek kabiliyette insanlar var. Seçilip meclise gittiğinde kendi çıkarlarından çok sektör çıkarları için mücadele verebilecek arkadaşlarımızı bulup çıkartmak gerekiyor.
Bununla yetinmeyip vekil listelerinde seçilecek yerlere yerleştirilmesi için siyasi partilerle ciddi ciddi görüşmeler yapmak gerekir. Artık bu sefer ıskalamayalım, sen, ben demeden, işin altında hiçbir bit yeniği aramadan koşulsuz bir şekilde birbirimize destek olalım.
Bu güzel ve yalnız ülkenin geleceğini inşa edecek olan turizm için çalışmaya devam...
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.
Yorumlar
Sefa Altinay
12 Mart 2023, Pazar 12:46
+ Yorum Yaz