Bugün sizlere çok bilinen bir hikâyeden yola çıkarak ne kamudan, ne de bizden olanlardan destek alamayan Türk turizm sektörünün başına gelenleri anlatmaya çalışacağım. Umarım teşbihte hata olmaz.
2019 yılı satışlarına başlarken tüm turizmciler olarak krizlerin geride kaldığı, sıkıntıların bittiği ve sektör olarak yeniden ayağa kalkmanın yılı olarak görmüştük. Biz sektör temsilcileri böyle düşünürken galiba devletimizin güzide yetkilileri de turizm sektörünü yeni vergilerle imtihan etmeye ve ülkenin kalkınmasının tek lokomotifi yapmaya karar vermişti.
Daha yılın ilk ayında 7161 sayılı yasa ile kur farklarını KDV matrahına dahil ederek işe başladılar. Yasalar hazırlanırken genellikle belli gerekçelere dayandırılır. Bu yasanın dayandırıldığı gerekçelere baktığınızda bile ne kadar acele ve sektörden uzak hazırlandığını görürsünüz. İşin diğer yanlış bir tarafı ise turizm sektörünün kendine yönelik hazırlanan bu yasaya karşı hiçbir reaksiyon göstermeden kabullenmeleri oldu. Yani sırada ki en zayıf halka olan ‘sarı öküzü versek ne kaybederiz’ der gibi.
Diğer bir yasa da Kültür ve Turizm bakanlığının temmuz ayı için alelacele hazırlatıp meclisten geçirdiği turizm tanıtma ve geliştirme ajansı yasası oldu. Sektöre ne gibi yükler getireceği hesaplanmadan hazırlanan bu yasanın en önemli özelliği sektöre yönelik yapılmış ama sektörü dışlayarak yapılmış bir yasa olmasıydı. O nedeniyle belki de ilk defa turizmciler bu yasaya ciddi ciddi itiraz ettiler. Hem de daha meclise gitmeden ve neredeyse tam bir fikir birliği ile hareket ederek yaptılar. Bu sefer sıradan kimseyi vermek istemiyorlardı!
Ancak bu yasayı engellemek ne mümkün. Turizm sektöründen sorumlu sayın bakanımız bu yasanın sektör yararına olacağına o kadar inanmış ki turizmcilerin feryat figan itirazlarına müthiş bir direnç göstererek yasayı hızlı bir şekilde meclisten çıkartmayı başardı. Bu iş turizmciye çok koymuştu ama yapacak bir şeyde yoktu. Çünkü bizden biri olanların bile sektöre büyük yükler getirme çabalarına bir anlam verilememişti.
Sektör için adeta sıradaki yeni sarı öküzlerin pazarlıkları başlamıştı! Turizm sektörü tam bu iki yasayı sindirmeye ve ona göre pozisyon almaya çalışırken geçen günlerde maliye bakanlığının hazırladığı ve önümüzdeki günlerde meclise sunulması planlanan yüzde ikilik konaklama vergisi ile ilgili kötü haberi aldı.
Doğal bir refleksle sektörü düzenleyen konumdaki bakanlık arandı. Yani bundan daha olağan ne olabilirdi ki? Sayın bakan içimizden gelen biri olarak sektörün haklarını korumayacak ta gidip başkalarının hakkını mı koruyacaktı? Ama o da ne? Sayın bakanımızın konudan haberi bile yoktu! O kendini başka işlerle uğraşmaya o kadar kaptırmıştı ki, sektöre yönelik hamlelerden nasıl haberi olsun!
Haliyle ne sektörün düzenleyeni ne sektörün STK’sı ve ne de sektörün kendisi öyle bir derin uyku halinde ki, tıpkı diğerlerinden olduğu gibi bu seferde konaklama yasası meclisten geçer ve turizmciler olarak yeni sarı öküzleri vermeye devam ederiz.
Hadi turizmciler kendi haklarını savunamıyor anladık, bu ülkenin sağduyulu insanlarına ne oldu? Bu kadar kısa sürede bu kadar çok vergilendirilmiş sektörün uluslararası alanda ki rekabet gücünü nasıl sağlayacaksınız?
Daha bir yıl öncesine kadar desteğe muhtaç bir sektörken, işlerin biraz düzelmeye başladığı bugünlerde, deli Dumrul vergileriyle önüne engeller konarak zayıflatılması ve uluslararası alanda rekabet gücünü kaybedecek olmasının da mı önemi yoktu?
Belki birilerince kamu yararı gözetiliyor ancak bu yasalar gerek uygulaması bakımından ve gerekse sektöre getireceği mali yükler bakımından büyük handikapları barındırıyor olması bizim gibi turizmcilerden başka kimsenin umurunda değil mi?
Hiçbir yerden doğru dürüst ses çıkmadığına göre demek ki değilmiş!
Sonuç olarak, bizden biri dediklerimizin hiçte bizden biri gibi davranmadığını gördükten sonra bizden olmayanlarında bizim gibi düşünmesini bekleyemezsiniz. Onun için başkentte sektör adına çalışan, onu anlayan ve dinleyen kimsenin olmadığını biliyoruz artık. Öyleyse yapılacak tek şey, sektör olarak bir an önce kendimizi anlatmanın yollarını bulmalıyız. Yoksa bu işlerin dışardan atanmışlarla veya sizden çok uzak çalışan memurlarla yürümeyeceğini anlamalıyız. Yani turizm sektörü olarak bizi Ankara’da temsil edecek ve gerektiğinde sektör yararına çalışacak kişileri bulup oraya göndermek zorundayız. Aksi durumda, bizden her istendiğinde sıradaki diğer sarı öküzleri vermeye devam edeceğiz.
Siz yine de sağlıkla kalın, hem de her şeye rağmen.
Hamit KUK
SAYD Yönetim Kurulu başkanı
TÜRSAB Incoming Turizm ihtisas Başkanı
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.
Yorumlar
Eyüp Kartal
08 Aralık 2019, Pazar 11:33
Ramazan Gümüşhan
29 Ekim 2019, Salı 11:00
ERKAN ÖZSAVAŞ
29 Ekim 2019, Salı 10:18
+ Yorum Yaz