Antalya Kent Konseyi Turizm Grubu Başkanı ve NBK Touristic Genel Müdürü Recep Yavuz kişisel bloğunda turizm sezonuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Avrupa’da Mayıs ayında kısıtlamaların yavaş yavaş kalkması ile birlikte turizm yeniden kıpırdanmaya başladığını belirten Yavuz, Avrupa Birliği'nin üye 27 ülkeyi Mayıs sonuna kadar rizikosuz hale getirmeye çalıştığını ifade etti.
Yavuz şöyle devam etti:
Peki ya biz?
Bizim durumumuz yurt dışındaki ve yurt içindeki gelişmelere paralel ilerleyecek. Ben bu sezonun 3 aşamalı bir süreçten süzüleceğini öngörüyorum:
1. Önce herkes kendi ülkesine yoğunlaşacak ( mayıs-haziran)
2. Ardından AB ülkelerine gidilmesinin ve oraların dolmasının önü açılacak ( mayıs-haziran- Temmuz)
3. Türkiye’nin kapısı çalınacak ( Temmuz)
Yurt dışındaki gelişmeler ile bir kaç gündür sürdürdüğümüz ikili görüşmelerden bunlar çıkıyor. Geçtiğimiz hafta Almanya, Rusya, Macaristan ve Sırbıstan ile yapılan birebir görüşmelere başta İngiltere ve Polonya olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri ile de devam edileceğini tahmin ediyorum.
Bütün bu gelişmeler ışığında eğer , önümüzdeki günler içinde olağanüstü bir olayla karşılaşmazsak ve salgında kontrolü sağlarsak Rusya temmuzda , AB ülkeleri Temmuz sonunda Türkiye’ye yönelir diye düşünüyorum.
30 milyon turist gelir mi?
Dünya turizm örgütünün simulasyonunda 2021 yılı için en kötü şartlarda 2019 yılının yarısı kadar bir hareketlilik öngörülüyordu. Yani yaklaşık 700 milyon insan şartlar oluşursa seyahat edebilir. Geçtiğimiz yıl da yaklaşık 500 milyon insan seyahat etti. Bu yıl korona sürecini biraz daha halletmiş, aşılanma yolunda önemli adımlar atmış olmak iyimserliğimizi artırıyor.
Bununla birlikte Uzakdoğu ülkeleri kapılarını kapadı ve yakın dönemde pek açmayacak gibiler. Amerikadan kısa dönemde yurt dışı uzak seyahat yoğunluğu pek beklenmiyor. Bu bağlamda konsantre olunması gereken yer Avrupa olacak.
Doğudan başlarsak, Rusya ve Ukrayna büyük bir olasılıkla yine sadece Türkiye, Mısır, Tanzanya ve belki biraz Yunanistan birazda Kıbrıs’a yoğunlaşacak. Temmuzda sıcaklıklardan dolayı sadece Yunanistan ve Türkiye seçeneği kalır. Normal şartlarda en az 500 milyon seyahatin gerçekleştiği Avrupa’dan bu yıl günümüz koşullarında yıl kötü olasılıkla yüz , iyi olasılıkla ikiyüz milyon seyahat gerçekleşebilir. Akdeniz ülkeleri, bu yıl diğer bölgelerin kapalı veya uzak olması dolayısı ile önemli ölçüde öne çıkacaklar . Yunanistan ve Adalar, İtalya, Portekiz, İspanya, Hırvatistan, Türkiye , Mısır ve Bulgaristan en güçlü adaylar. Bu ülkeler 4 ay içinde 100-200 milyon turisti ağırlayabilir mi? Türkiyesiz çok zor. O yüzden bu ülkeler içinde yatak kapasitesi ve uçak bağlantıları en güçlü ülke olan Türkiye’ye ihtiyaç var.
Tahmin yapmak, öngörüde bulunmak bu yıl gerçekten çok zor , zira tahmin yapabilecek veriler her an değişiyor. “5-6 milyon Rus gelir”dediğimiz gün Rusya uçuşları durdurdu.” İngiliz patlaması olacak” diye sevinirken İngilizler Türkiye’yi kırmızı listeye aldılar. Her şey her an değişirken tahmin çok zor, 6 milyon da olur, 30 milyon da . Bu artık biraz bizim diplomatik başarımıza bağlı. Herşey yukarıda özetlediğim haliyle seyir ederse, 2020 yılının biraz üstünde sezonu kapatabiliriz ki , bu bile büyük başarı olur.
PCR test ve aşı halka ve turiste güven veriyor
Önemli bir konu ile yazımı sonlandırayım. 16 ülkeden gelişlerde Pcr test zorunluluğunu 15 mayısta kaldırıyoruz. Korona tehlikesinin henüz geçmediği bu dönemde , belki turist yoğunluğu yaratmak için alınan bu karar bence tekrar gözden geçirilmeli. Zira bahsi geçen ülkelerin çoğu uzak doğuda ve bu yıl oradan bir hareketlilik zaten beklenmiyor. Ayrıca bu ülkelerden ülkemize önemli bir trafikte yok. Mesela Hong Kong’tan 2019 yılında Antalya’ya sadece 9 kişi geldi. Ayrıca Hong Kong’un Korona ve aşılanma sürecindeki verileri de pek şeffaf değil. Keza Tayvan, Tayland, Avustralya, Yeni Zelanda, Singapur, Vietnam da şu dönemde Türkiye için olmazsa olmaz ana pazarlar değiller. Hepsi bir Polonya etmiyor. Japonya ve Çin kısa vadede zaten yurt dışını kapadı. Geriye kalan Ukrayna ve İngiltere önemli pazarlar ve mutlaka gelmeliler ama test ya da aşı yapılarak gelmeleri ülkemizdeki turizm hareketini azaltmayacağı gibi , diğer ülkelerden gelecek turistleri de rahatlatacaktır. Unutmayalım, başından beri ısrarla üstünde durduğumuz ‘güvenli turizm’ ile yola devam etmeliyiz. Ayrıca halk arasında korona süreci ile turiste ve turizme karşı oluşan yanlış algıyı da göz ardı etmemek gerekiyor. Hem dünyada hem Türkiye’de halk hiç bir zaman korona sürecindeki turizme bu kadar uzak , kızgın ve kırgın değildi.
Dünyada testsiz ya da aşısız bir turizm hareketi en azından 2021 yılında neredeyse hiç yok.
Bu kararın tekrar gözden geçirileceğini ümit ediyorum.