Geçtiğimiz hafta sonu, TÜRSAB İhtisas Başkanlıkları ve kültür turları yapan bazı acentelerden oluşan bir heyetle Nusaybin’e ziyaret gerçekleştirdik.
Nusaybin Ticaret Borsası Başkanı Necdet Aktaş ve yönetim kurulu üyelerinin çabalarıyla gerçekleşen bu organizasyonun amacı, Nusaybin’in gezi rotalarına dahil edilmesi ve yörenin turizmden hak ettiği payı almasını sağlamaktı.
Nusaybin, Mezopotamya ile Anadolu’yu birbirine bağlayan çok önemli bir kavşaktır. Şehir, beyaz güllerin, ticaretin ve tarımın kenti olarak anılır. Ancak gördüklerimizden sonra yöredeki turizm potansiyelinin hiçte yabana atılacak türden olmadığını düşünüyorum.
Şehirde Mor Yakup Manastırı ve Zeynel Abidin Camii gibi yan yana duran, çok kültürlülüğü ve hoşgörüyü simgeleyen önemli yapılar var.
4 yıl önce UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınan Roma dönemine ait dünyanın ilk üniversitesi olarak kabul edilen Mor Yakup Manastırında MS 300’lü yıllarda 1000’den fazla öğrenciye eğitim vermekteymiş. Burada Süryanice teoloji, felsefe, mantık, edebiyat, geometri, astronomi, tıp ve hukuk dersleri verilmiş. Bu alanda yapılan arkeolojik kazılarda bulunan Nisibis Akademisi'nin dünyanın ilk üniversitesi olduğu saptanmış.
Böylesine önemli değerlere sahip Mor Yakup Kilisesi ile hemen bitişiğindeki 12'nci yüzyılda yapılan ve türbeleriyle ünlü Zeynel Abidin Camii'nin UNESCO’nun asıl listesine alınması için çalışmalar devam ediyor.
Bütün bunların dışında Süryaniler tarafından bugün dahi kullanılan tarihi Mor Abrahom Kilisesi ve Mor Evgin Manastırı bulunmaktadır. Mor Evgin Manastırının diğer bir özelliği de günümüzde din adamları yetiştirmeye devam ediyor olmasıdır.
Anadolu topraklarının renklerinden biri olan Süryanilerin yaşadığı köy ve hemen yanı başında bulunan Marin Harabeleri görülmeye değer yerler olarak göze çarpıyor. Ziyaretçiler için ilginç olacak başka bir yer ise tarih boyunca inançları yüzünden dışlanmış, sürülmüş ve soykırıma uğramış Ezidilerin yaşadığı köy ve tarihi Ezidi mezarlıkları olacaktır.
Hele bir yer var ki sadece Nusaybinlilerin değil tüm Güney Doğu Anadolu bölgesinin ilgi odağı olan Beyaz Su Vadisi’dir. İki dağ arasında bulunan ve suyun kaynağı bu dağların altından çıkarak etrafı yeşilliklerle dolu bir vadiden akarak devam eder. Özellikle yaz aylarında insanların buraya gelip soluklanması ile meşhurdur.
Görüldüğü üzere Nusaybin’de turizm envanterine kazandırılması gereken birçok yer olmasına rağmen, bugüne kadar yeterince ilgiyi üzerine çekememiş, adeta üvey evlat muamelesine maruz bırakılmıştır.
Ama bütün bunlar Nusaybinlileri yıldırmamış gözüküyor. Nusaybin Ticaret Borsası yetkilileri, bu şehrin geçmişte yaşadığı travmaları unutturarak, makûs talihini değiştirmek ve ötekileştirilmiş olan Nusaybin’in turizm sayesinde tekrar dünya ile kucaklaşmasını sağlamak için büyük çaba harcıyorlar. Nusaybin’de yaşayan ve Necdet Aktaş Başkanın önderliğinde büyük bir özveri ile çalışan bir avuç esnaf bu konuda oldukça kararlı gözüküyor.
Ziyaretimiz boyunca konuştuğumuz Nusaybinliler hep yalnız bırakıldıklarından şikayet ettiler. Bu insanların çalışma şevklerinin kırılmasına izin vermemeliyiz. Hem yerelde ve hem de ülke çapında onların yanında olduğumuzu hissetmeliyiz.
Mardin ilinin değerli yöneticileri hemen yanılasında bulunan Nusaybin’in yerel yönetimiyle el ele vererek bu algıyı kırmalı ve Nusaybin’in turizmdeki atılım çabalarına katkı koymalıdır.
Nusaybinlilerin bizlerden de beklentileri var. Seyahat acentalarının Nusaybin’i tur güzergahları içine almasını istiyorlar. Mardin-Midyat turlarımıza Nusaybin’i de ekleyerek bir üçgen oluşturabiliriz. Böyle bir programla Nusaybin’in turizmle birlikte dünyaya açılma çabalarına bir katkıda biz turizmciler koymuş oluruz.
Şimdi Nusaybin’i keşfetmenin zamanı!
Haydi!
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.