Bölgenin turizmini ulusal ve global bir perspektifle daha iyiye taşıma, daha doğru aksiyonlarla geliştirme ve daha etkili iş birlikleriyle güçlendirme görevine talip biri olarak bir seçim dönemi geçirdim ve Doğu Karadeniz bölgesinin turizmine liderlik etmek üzere TÜRSAB BTK Başkanı olarak seçildim.
Uzun bir süredir sahada olan bir profesyonel olarak, bugüne kadar birçok sorunla, kısıtla ve açmazla karşılaştım.
Şimdi, yeni ve daha kapsamlı sorumluluklar taşıyan bir yetkili ve turizmci biri olarak diyorum ki: Artık sorunları değil, acil ve nitelikli çözümlerle almak istediğimiz sonuçları konuşmamızın tam zamanı.
***
İspanya’nın öğrettikleri: Nitelik, odaklı turizm
Gelin, dünyanın en iyi örneklerine birlikte bakalım.
Neyi, neden ve nasıl yaptıklarına bir göz atalım.
Mesela, uluslararası turizm gelirleri Ağustos 2026 itibarıyla 92 milyar Euro’yu aşan İspanya… Bu başarıyı nasıl yakaladı?
Cevap net: Koşulsuz – bahanesiz – nitelik!
İspanya;
- 2021–2024 Turespana Stratejik Planı ile kaliteli ve yüksek harcamalı turist profiline yöneldi.
- “Sürdürülebilir Turizm Stratejisi 2030” ile kültürel ve doğal değerlerini turizmin merkezine koydu.
- Gastronomi, yerel yaşam, kültürel ritüeller gibi deneyimleri uçtan uca planlanmış turizm akışlarına dönüştürdü.
- Denetimi yalnızca kontrol değil, marka güvenliği olarak ele aldı.
- Hizmet zincirindeki her temas noktasını (havaalanı, ulaşım, konaklama, yeme-içme, rehberlik) standartlaşmış kaliteyle donattı.
Ve bugün; nitelikli karşılamalar, nitelikli ikramlar, nitelikli tesisler, nitelikli diyaloglar, nitelikli uğurlamalar ile İspanya, turizmde yalnızca “gidilen” değil, “tekrar dönülen” bir ülke oldu.
***
Peki biz ne yapalım?
Öncelikle, “Yatak kapasitemiz yetmezse ne yaparız?” gibi özgüvensiz paniklerle değil, vizyonla hareket edelim.
Varsayalım ki yetmesin. Yetişemeyelim.
Ama kendisini sürekli geliştiren, kültürünü samimiyetle anlatan ve kaliteli hizmet sunan turizmciler olalım.
Ne aradığını ne istediğini bilen turistleri çekelim.
Beklentileri en iyi şekilde karşılayalım, krizleri samimi bir profesyonellikle yönetelim.
İşimizi verilerle ve teknolojiden daha çok faydalanarak yapalım.
Bunları yapmadığımız sürece, sadece “günübirlik, niyetsiz, öylesine uğranan” bir turizm ülkesi olmaktan öteye geçemeyiz.
***
Biz ne zaman hazırız?
Bize yakışan, bu ülkenin doğasını, tarihini, kültürünü dünyaya doğru anlatmak ve yaşatmaktır.
Çünkü biz:
- Bu coğrafyanın hakkını vermek için sorumluluk taşıyanlarız.
- Bu kadim kültürün, tarihin ve hikayenin ev sahipleriyiz.
- Doğal sermayemizi, kültürel servetimizi her yıl artan katma değere dönüştürme kapasitesine sahibiz.
***
Turizmi sektör değil, stratejik bir alan olarak görelim
Artık turizmi sadece bir “faaliyet alanı” olarak değil, ekonomik kalkınmanın, kültürel onarımın ve toplumsal dönüşümün stratejik motoru olarak değerlendirelim.
Ve artık:
- Masada değil, sahada konuşalım.
- Panik değil, plan üretelim.
- Şikâyet değil, şekillendirme iradesi ortaya koyalım.
***
Dünyayı Türkiye’ye davet edelim
Gelin, dünyayı “münhasır, samimi, iz bırakan” bir Türkiye yolculuğuna davet edelim.
İnsan merkezli turizmi, turizm merkezli Türkiye’yi anlatalım.
Kaliteyi tesadüflere değil, denetime ve doğru uygulamalara emanet edelim.
Güç birliğiyle, uyumla, sahici stratejilerle yol alalım.
Çünkü biz buna muktediriz.
Çünkü biz hazırız.
Çünkü: Türkiye, sıradan bir destinasyon olmaktan çıkmak için daha fazla beklememeli…