TBMM Genel Kurulu'nda Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2025 bütçe görüşmelerinde İyi Parti adına Muğla Milletvekili Metin Ergun Muğla turizminin sorunlarıyla ilgili konuşma yaptı.
Metin Ergun'un konuşması özetle şöyle:
'Muğla'da en ciddi tehdit rant ve talan politikaları'
Bildiğiniz gibi Muğla, benzersiz doğal güzellikleri, tarihî dokusu, insanı ve coğrafi konumuyla ülkemizin başlıca cazibe merkezlerinden biridir ve bu özelliğiyle tüm dünyadan turist çekmektedir. Yani korunması gereken bir coğrafyadır Muğla ancak Muğla'nın bu özelliklerinin yeterince korunup geliştirildiğini söylemek ne yazık ki mümkün değildir zira son yıllarda Muğla ciddi tehditlerle karşı karşıya kalmaktadır, bu tehditlerin başında ise rant ve talan politikaları gelmektedir. Daha endişe verici olanı ise bu politikaların bizzat iktidarın onayı ve teşvikiyle gerçekleştiriliyor olmasıdır.
'Pina Yarımadası ne kadar otel sığması gerekiyorsa o kadar yandı, 4 otel sığdı'
Sahil şeritlerimiz, cennet koylarımız ve tarım arazilerimiz kontrolsüz bir şekilde imara açılmaktadır, ormanlarımız ise akıllı yangınlarla bu politikadan nasibini almaktadır; bu tabiri özellikle söylüyorum, akıllı yangınlarla. Muğla'daki yangınlar akıllı yangınlardır; ne kadar yanması gerekiyor ise o kadar yanan yani bir otel veya bir tatil köyü ne kadar alana sığıyor ise, sığacak ise o kadar yanan ama ondan 1 metre fazla yanmayan, değil mi Sayın Bakanım? Mesela, Pina Yarımadası, değil mi? 2007'de ne kadar otel sığması gerekiyor ise o kadar yandı. "Ağaçlandırılacak." denildi ama ne ağaçlandırıldı... 4 tane otel sığdı. Şimdi, bu, geçen yıllarda tekrar yandı, o otellerin ilavesi yapılıyor şu anda, siz de görüyorsunuz, biliyorsunuz.
Sahil ve plajlarda verilen hizmetlerin kalitesi düşük ama giriş ücretleri yüksek
Bu durum, doğal yapının ve biyolojik çeşitliliğin zarar görmesine neden olmaktadır. Basitçe söyleyeyim: Rantı ve talanı önceleyen bu anlayış, Muğla'nın ekosistemini ve turizm potansiyelinin sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir. Öte yandan, Muğla'nın sahilleri MUÇEV aracılığıyla âdeta işgal edilmiş durumdadır. Sahil ve plajlarda hizmet kalitesi çok düşükken giriş ve kullanım ücretleri orantısız şekilde yüksektir. Bu sebeple, bölgedeki vatandaşlarımız dahi sahil ve plajları kullanamaz hâle gelmiş durumdadır. Dolayısıyla, iktidarın rant ve talan politikalarına bir an önce son vermesi, Muğla'nın hayati problemlerinin çözülmesi ve kamu yararı açısından denetimlerin artırılması gerekmektedir.
Muğla büyük bir altyapı kriziyle karşı karşıya, acil işbirliği şart
Muğla aynı zamanda büyük bir altyapı kriziyle karşı karşıyadır. Birazdan dile getireceğim bu altyapı problemlerinin birçoğunun yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluk alanında olduğunun farkındayız. Lakin çok hızlı göç alması ve buna bağlı olarak artan yapılaşmadan dolayı bu sorunların çözümü artık yerel yönetimlerin mali imkânlarını aşar vaziyete gelmiş durumdadır, bundan dolayı acilen kurumlar arası iş birliği şarttır. Bu problemlerin turizme yönelik olumsuz etkilerinden dolayı Bakanlığın inisiyatif alıp devreye girmesi ve Muğla'nın altyapı sorunlarının çözümü için acil olarak diğer kurumlarla iş birliği yapması gerektiğini düşünüyoruz.
Su kesintileri turizm sezonunda hayatı felç ediyor
Bu sorunlara örnek vermek gerekirse, mesela turizm sezonunda yaşanan su kesintileri âdeta hayatı felç etmektedir. Su kaynaklarının aşırı kullanımı ve yetersiz atık yönetimi su sıkıntısını daha da karmaşık hâle getirmektedir. Bu bağlamda, su kaynaklarının verimli kullanımını artıracak projelerin ivedilikle hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Muğla'nın trafik sorunu da her geçen gün artıyor
Ayrıca, Muğla'nın kanalizasyon ve arıtma sistemi -ben, bir coğrafyadan, bir vilayetin tamamından bahsediyorum eksiklikleri ciddi sorundur. Bununla bağlantılı olarak, yıllardır çözülemeyen ve Fethiye turizmine büyük darbe vuran Fethiye Körfezi'ndeki kirlilik devam etmektedir. Deniz araçlarından bırakılan yağ ve sintine atıkları ile evsel atıklar denizlerimiz ve koylarımızı kirletmektedir. Bunun yanı sıra yolların bozuk ve yetersiz olmasından kaynaklanan trafik sorunları da her geçen gün artmaktadır. Bu altyapı eksiklikleri, hem yerel halkın hem de turistlerin yaşam kalitesini düşürmektedir. Dolayısıyla, Muğla'nın eşsiz coğrafyasının korunabilmesi için acilen altyapı projeleri geliştirilmelidir; aksi takdirde, Muğla turizmini büyütmeye çalışmak fayda değil tam aksine zarar verecektir
Her şey dahil sistemi yüzünden turist kalitesi düşüyor
Altyapı sıkıntılarının yanı sıra Muğla turizmini de etkileyen yapısal sorunlar göz ardı edilemez durumdadır. Bunlardan ilki, otellerin uyguladığı her şey dâhil sistemidir. Her şey dâhil sistemi nedeniyle, ülkemize ve Muğla'ya gelen turist profili giderek daha az harcama yapan düşük gelirli bir gruba dönüşmektedir. Bu durum, yerel kalkınmaya ve Muğla ekonomisine daha az katkı sağlanmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla, her şey dâhil sistemine olan bağımlılığı azaltacak politikaların ivedilikle hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Sezonluk turizm modeli Muğla ekonomisinin kırılganlığını artırıyor
Muğla'nın bir başka sorunu da yaz turizmine olan bağımlılığıdır. Sezonluk turizm modeli Muğla ekonomisinin kırılganlığını artırmaktadır. Yaz aylarında yoğunlaşan turizm faaliyetleri, yılın diğer dönemlerinde neredeyse durma noktasına gelmektedir. Bu nedenle, Muğla ekonomisinin dört mevsim canlı kalmasını sağlayacak alternatif turizm modellerinin geliştirilmesi büyük bir ihtiyaçtır.
Otel maliyetleri çok yükseldi, Maliye Bakanlığı adım atmalı
Son olarak, Türk turizmi hem vatandaşlarımız hem de yabancı turistler açısından bir pahalılık algısıyla karşı karşıyadır. Bu algı yüzünden son yıllarda yerli turistler bile Yunanistan'a yönelmiş durumdadır. Döviz kurlarındaki dengesizlikler ve artan girdi maliyetleri konusunda Maliye Bakanlığıyla birlikte acil adımlar atılmalıdır. Diğer taraftan, turizm sektörü hizmet ihracatı yapmakta ve ülkemize ciddi şekilde döviz kazandırmaktadır.
Turizmcilerin kurumlar vergisi yüzde 20'ya indirilmeli
Bundan dolayı turizm işletmelerinden alınan kurumlar vergisi, tıpkı mal ihracatı yapan işletmelere uygulandığı gibi yüzde 25'ten yüzde 20'ye indirilmelidir. Ayrıca, işletmelerden alınan konaklama vergisinden yerel yönetimlere aktarılmak üzere bir fon oluşturulması da büyük bir ihtiyaç olarak karşımızda durmaktadır.
Turizmde yetişmiş personel ihtiyacı had safhada
Bununla birlikte, turizm sektöründe giderek artan yetişmiş eleman ihtiyacı dikkat çekmektedir. İşletmeler çalışanlarına personel desteği ve konaklama imkânları sağlama konusunda desteklenmelidir.