Türkiye Cumhuriyeti tarihinde daha önce hiç kimseye nasip olmayan şey Sayın Mehmet Ersoy’a nasip oldu.
10 Temmuz 2018’den bu yana yaklaşık yedi yılla ülke tarihindeki en uzun süre Kültür ve Turizm bakanlığı yapan kişi olarak tarihe geçti.
2025 ocak ayının sonuna kadar görev yapması halinde 2395 gün görevde kalmış olacak.
Bir daha bu kadar uzun süre Kültür ve Turizm bakanlığı yapacak biri çıkar mı bilemeyiz.
Bu kadar uzun süre görevde kalan birinin turizm sektörü adına faydalı işler yapmak için yeterince zamanı vardı.
Turizmden gelen biri olarak Kültür ve turizm bakanı olarak atandığında sektör olarak hepimiz sevinmiştik.
Öyle ya, daha öncekilerde olduğu gibi oturup turizmi anlatacağımız bir bakan yerine turizmi bilen bir bakanımız olmuştu.
Turizmi de sorunları da iyi bilen birisi olarak sektörün ihtiyacı olan şeyleri leb demenden anlayacak ve sorunları tek tek çözecek diye umut etmiştik.
Turizm sektörü fi tarihinden kalma yasa ve yönetmeliklerle yönetildiğini biliyoruz.
Sektörün ihtiyacı olan şey günümüz turizm anlayışına uyumlu hale gelecek ve geleceğin turizmine uyum sağlayacak çözümleri ortaya çıkarmaktı.
Bunun için ilk yapılması gereken yasal altyapıyı güncellemekti.
Turizmin direkt ilintili olduğu birçok bakanlık var, bu bakanlıkların sorumluluk alanlarında yapılan turizm çeşitleri var.
İlgili bakanlıkların sorumlu olduğu alanlardaki yasa ve yönetmelikler oralarda yapılacak turizm için yeterli değildi ve sektör temsilcilerine birçok sorunlar çıkartıyordu.
Konunun daha iyi anlaşılması için bir örnek verecek olursak; Orman Bakanlığına bağlı bir alanda av turizmi, bisiklet veya yürüyüş turizmi düzenleyebilmek için ilgili bakanlıktaki yasa ve yönetmeliklerin bu turizm çeşitlerini engelleyici değil teşvik edici şekilde yeniden düzenlenmeliydi.
Aynı şekilde ticaret, sağlık gibi diğer bakanlıklarla da gelişen turizmle uyumlu ve kapsayıcı yasa ve yönetmelikler olmalıydı.
Turizm sektörünün kendi içinde birbiriyle olan ilişkileri de ele alınmalıydı.
Yasal bir düzenlemeyle konaklama sektörünü de TÜRSAB ve TÜREB gibi birlik haline getirilip sonrasında da bütün bu unsurları tek çatı altına toplayacak bir örgütlenme sağlanabilirdi.
Böylece, Seyahat Acentası, konaklama sektörü, rehberlik ve diğer sektör tedarik paydaşları arasındaki ilişkilerini düzenleyen, denetleyen ve hepsine sorumluluklar yükleyen yasa ve yönetmelik çalışmaları yapılabilirdi.
Sektördeki personel sıkıntısıyla ilgili çalışma bakanlığı ile görüşülerek turizm sektörünün kendine has dinamiklerine göre bir personel çalışma yasası oluşturulabilirdi.
Dünyanın en stratejik sektörlerinden biri haline gelen turizm sektörü için bir ‘turizm meslek’ tanımı yapılıp buna uygun yasa ve yönetmelikler çıkartılabilirdi.
Konaklama ve TGA vergileri adı altından turizm sektöründen toplanan vergilerin söktürün gelişimi için turizm bölgelilerindeki ulaşım ve altyapı çalışmaları için kullandırabilirdi.
Geçmişte uygulanan olağanüstü hâl valiliği örneğinde olduğu gibi kamu ve sektör temsilcilerinin içinde bulunduğu bir turizm yönetim birliği-kurulu oluşturulabilirdi.
Oluşturulan bölge turizm yönetim kurullarının ilgili turizm bölgelerinin tanıtım, ulaşım ve alt yapı çalışmaları bu kurul tarafından planlanıp denetlenmesi sağlanabilirdi.
Sayın bakan, yaklaşık yedi yıl süren görevi boyunca yukarıda saydıklarımda dahil turizm sektörü adına yapabileceği çok şey varken sektörün hiçbir yapısal sorununu aklına dahi getirmemiştir.
Üstelik keyfi olarak ve kişiye özel yasa ve yönetmelik değişiklikleri yaparak sektörü işlevsiz hale getirerek önünü tıkamıştır.
Yaptığı yasal düzenlemelerin hiçbiri tutarlı olmadı. Denetim mekanizması düzenli çalıştırmadığı için işleri daha da içinden çıkılmaz hale getirmiştir.
Zaten yapılan bu düzenlemelerin tek bir amacı vardı oda sektörden para toplamaktı. Dolaysıyla atılan adımlar sektörü daha fazla söğüşlemekten başka bir işe yaramamıştır.
Sektör yararına yapılan konuşmalarda eleştirilerde meslektaşlarına kulaklarını tıkamıştır, dinlememiştir, hatta bazılarına mobbing uygulayıp ötekileştirmiştir.
Böyle keyfi tutumları yüzünden turizm sektördeki birçok meslektaşımızın vebalini almıştır.
Otuz beş yıldan beri hem mektepli ve hem de alaylı bir turizmci olarak hiçbir STK’nın veya siyasetin hamaseti içinde olmadan sadece sektörün menfaati için sayın bakana yapması gerekenleri hatırlatarak eleştirdim.
Görev süresi boyunca onu en çok eleştirenlerden biri olarak üzülerek söylemek zorundayım ki; elim yangın felaketindeki 79 canın kaybedilmesinin tek sorumlusu sayın bakan Mehmet Ersoy’dur.
Kendisiyle hemen hemen aynı dönemlerde turizme başladığımız sayın Mehmet Ersoy iyi bir turizm yatırımcısı olabilir ancak iyi bir turizmci değildir.
Hele iyi bir Turizm Bakanı hiç değildir.
Sayın Bakan, bakanlık makamını turizm sektörünün gelişmesi yerine kendisi ve çevresindeki kısıtlı bir kesimin çıkarlarını gözetmek için kullanmıştır.
Turizm sektörüne hiçbir fayda sağlamadığı gibi yaptığı yanlışların hepsi ayağına dolanmıştır.
Bu yanlışlar yüzünden turizmcilere ve sektöre olan güven sarsılmıştır, meslektaşlarını ülke kamuoyu önünde mahcup edip utandırmıştır.
Sayın Bakan turizme daha fazla zarar vermeden ve sektörü daha fazla utandırmadan çekilmelidir.
Sayın Cumhurbaşkanından müsaade isteyerek istifa etmelidir.
Daha açık bir şekilde söylemek gerekirse Mehmet Ersoy istifa!
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.