‘Türkiye’ diye başlayan, logosunda ülkemizin haritası ile Türkiye Cumhuriyeti bayrağını bir sancak gibi ülkenin dört bir yanında dalgalandırırcasına faaliyet gösteren binlerce seyahat acentesini şemsiyesi altına toplamış Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), kurulduğu 1972 yılından beri Türk turizm sektörünün lokomotifi olması gerekiyordu.
İşte bu düsturla TÜRSAB siyasetinde artık bir şeylerin değişmesi gerektiğine inanarak 2013 yılında yola çıktık. Mahkemenin kadıya mülk olmadığı gibi TÜRSAB gibi sivil toplum kuruluşları da kimseye "mülk" değildir. Olmamalıdır, olursa da karşı çıkılmalıdır dedik. Ki, biz bunları söylediğimizde 20 yıllık bir iktidarı tarafından köreltilmiş, örümceklenmiş, adeta mülk edinilmiş ve örselenmiş bir TÜRSAB vardı.
Elbette ki ne TÜRSAB ne de üyeleri bunu hak etmiyordu. TÜRSAB’ın isminin arkasına saklanarak kendine makam ve mülk edinenlere karşı, yılların turizm deneyimi ile mesleğine ve meslektaşlarına dolayısıyla TÜRSAB’a hizmet ederek hak ettiği güzel günleri görmesi için yola çıktık.
Değişim ekibi olarak, TÜRSAB yönetimine geldiğimiz güne kadar, TÜRSAB’da yanlış giden işlerden şikayetçi olmanın, herhangi bir konuda düzeltme talep etmenin, yaşanılan krizlerde yardım istemenin neredeyse yasak olduğu, dile getiremediği, dile getirenin ayıplandığı ve işaretlendiği süreçler yaşamıştık.
Diğer turizm sivil toplum kuruluşlarına kapılarını kapatmış, asıl işi olan turizm sektörüne duyarsız, mesleğine duyarsız, değişen ihtiyaçlara duyarsız bir TÜRSAB’ın mutlaka yeni bir anlayışla yönetilmesi gerektiğini düşündüğümüz için bu yola çıktık.
2018 yılında TÜRSAB Akdeniz Bölge Temsil Kurulu (BTK) seçimini kazandığımızda ilk şokumuzu personel yönetimi konusunda yaşadık. Türkiye’nin üçüncü, dünyanın en büyük on havalimanından biri olan Antalya havalimanında TÜRSAB a ait iki ofisimiz varken ve burada iki kişi çalışıyorken, bu kişilere önceki BTK yönetimleri tarafından verilen görev neymiş biliyor musunuz?
Gelen uçaklara ait bavul bantlarının başında, uçak iniş saati ve son bavul alış saatini dakikası dakikasına tablosu yapmak ve dosyalamakmış! Antalya havalimanında üyelerine yönelik yapılacak onca iş varken bizim TÜRSAB Akdenizde istihdam edilen personelinin on beş yıl boyunca yaptığı iş buymuş. Daha da ilginç olanı ise biz bu çalışanlarımızı çağırıp ne iş yaptıklarını sorana kadar onları kimse arayıp sormamış bile! Düşünsenize bir personel yıllarda bir yerde çalışıyor ve onu hiç kimse denetlemiyor!
Bu arada,TÜRSAB Personeli maaşları birkaç ay geriden alıyor, TÜRSAB Akdeniz ofisimizin elektrik, su, internet faturası önce herhangi bir personelimiz tarafından finanse ediliyor, sonra para merkezden geliyor. Haliyle çoğunlukla genel merkezden geç gelen para nedeniyle ödemeyi yapan personelimiz defalarca mağdur oluyor. TÜRSAB araçlarının yakıtını da personel düşünmek zorundaydı. Mesela genel merkezden akaryakıt ödemesi yapılırsa denetim gibi görevlere gidile biliniyordu. Anlayacağınız kurum olarak en üstten en alta kadar moral ve motivasyondan uzak bir çalışma ortamını devraldık.
Bu arada bölgeye gelen 12-15 milyon turiste rağmen hiç kaçak faaliyet yokmuş gibi davranılıyordu. Mesela Ayşe -Fatma teyzelerin kadınlar günü etkinliklerinde düzenlediği turlar, okulların rast gele kişilerle yaptığı turlar, bir hayli fazla olmasına rağmen bunlar o dönemde TÜRSAB Akdeniz’i yöneten arkadaşlarımızı hiç ilgilendirmiyor olacak ki biz yönetime geldiğimizde kaçak faaliyetle ilgili hiçbir dosya arşivine rastlamadık! Ne denetim var, ne denetleyecek biri var, ve ne de işlem yapılmış bir dosya var, ne de tutanak var. Yani sizin anlayacağınız kim kime dumduma!
Valilik, İl kültür ve Turizm Müdürlüğü, Yerel Yönetimler gibi turizmi direkt ilgilendiren kurumlarla hiçbir iletişim yapılmamış, iletişim kesilmiş, bağlantılar sıfır! Sıfır diyorum çünkü göreve geldiğimizde ziyaret etmek istediğimiz kurumlara önce 1618 sayılı kanunumuzdan bahsederek TÜRSAB nedir, ne is yapar diye detaylı açıklamalar yapmak zorunda kaldık.
TÜRSAB adına ilişkilerimiz o kadar kötü yönetilmiş ki, bahsi geçen ilgili kuruluşlar; ihtiyaç duyduklarında TÜRSAB’ı yakınlarında göremediklerini ve bu yüzden baypas ettiklerini açık ve net bir şekilde söylediler ve bizde kulaklarımızla duyduk. Ziyaret ettiğimiz her bir kurumun yetkilileri TÜRSAB Akdeniz ofisimizi ne zaman ziyaret ettiğini veya ofisimizde ne zaman toplantı yaptığını hiç hatırlamadıklarını söylediler. Ayrıca geçmiş dönem ziyaretleriyle ilgili ne fotoğraf, ne şahit var ne de kayıt var!
Antalya Kaleiçi’nde bulunan TÜRSAB Akdeniz ofisimiz bina olarak tarihi eser niteliği taşıdığından anıtlar kurulu tarafından koruma altındadır. Bırakın yenilemeyi onarım yapmak için çivi dahi çakılamıyor. Kilit tutmayan kapısının kilidinin değiştirilmesi dahi anıtlar kurulu onayından geçmesi gerekiyor. Göreve geldiğimiz ilk günlerde BTK kapısını ambalaj bandı ile kapatıp çıkıyor, sabah ise anahtarla değil ambalaj bandını sökerek içeri giriyorduk. Biz göreve başladıktan kısa bir süre sonra binada 2018 yılından önce yapılan aslına uygun olmayan tadilatlar nedeniyle soruşturma ve mahkeme süreçleri başladı.
Ulaşım, otopark ve internet bağlantısı gibi birçok sorunu olan eski BTK binamızda yaptığımız çok önemli toplantılara bile 3-5 kişi anca katılabiliyordu. Göreve geldiğimiz ilk günden itibaren üyelerimizin ihtiyacını karşılamayan bu bina ile ilgili bütün eksiklikleri görüp günün ihtiyaçlarını karşılayacak yeni ve modern bir binaya taşınmaya karar verdik.
Devam edecek….
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.