Madalyanın Ötesinde

Olimpiyat oyunlarını izlerken, hep birinci olan sporcunun başarısı dikkatini çeker. Oysa benim için; yarışı kazanamasa da sonuna kadar mücadele eden sporcuların başarısıdır asıl olan.

İşte bu, Türkiye’yi dünyada tanıtmak için elinde çanta, sırtında ülkesinin yüküyle yollara düşen seyahat acentelerinin de hikâyesidir. Ne var ki, bu mücadele sadece madalya kazanmakla ilgili değil; aynı zamanda devasa engelleri aşmakla da ilgilidir.

Bürokrasi Labirentinde Kaybolmak

Ülkemizi en iyi şekilde tanıtmak, en fazla turisti çekmek gösterdiğimiz çabalar hep bir bürokrasi labirentinde kaybolur gider. Önümüze getirilen her yeni düzenleme madalya kazanmak için değil, yarışı bitirebilmek için verdiğimiz bir mücadeleye dönüştürür yarışımızı.

Kendimi bizim için inşa edilmiş bir olimpik parkurda varsaydım bi an. Ama bu parkur, bildiğimiz parkurlara benzemiyor. Burada engeller, önceden belirlenmiş sırada ve mesafede değil; her adımda karşımıza çıkan sürprizlerle doludur. Bir gün yeni bir vergi yükü, ertesi gün beklenmedik bir başka süreç…

Bu parkurda, sadece çevik olan değil, sabırlı olan da hayatta kalır.

Turizmin Devlet "Madalyası"

Sürekli ve ansızın değişen kurallar, belirsiz politikalar ve destek yerine köstek olan uygulamalar, acentelerin yolunu tıkayan koca koca kayalardan başka bir şey değil.

Sürdürülebilir bir politika oluşturmadaki başarısızlık, olimpiyatlarda sürekli değiştirilip durulan bir yarış pistine benzer. Yarışçılar hangi parkurda koşacaklarını bilmeden antreman yapmaya çalışır, tam bir strateji geliştirirken hoooppp parkur değişiverir.

Bu durumda, başarı değil kaos beklenir.

Ve sonunda; süreç bizi belirsizliklerin gölgesinde, madalya için değil, sadece yarışı bitirebilmek için mücadele ettiğimiz bir hale getirir.

Veeee Madalya Töreni:

Olimpiyatlar sona erdiğinde, madalya kazananlar alkışlarla sahneye çıkar; ama bizler, yarışı bırakmayan, tüm engellere rağmen sonuna kadar mücadele eden sporcuları asla unutmayız. Çünkü onların mücadelesi, madalyadan daha derin bir anlam taşır.

Bizim için de aynı durum geçerlidir. Önümüze konan engellere, bürokrasinin bitmek bilmeyen labirentlerine, belirsizliklerin yarattığı tüm zorluklara rağmen yolunuza devam etmek…

İşte bu, gerçek bir kahramanlık hikâyesidir. Belki alkışlanmayacağız, belki madalyalar bize verilmemiş olacak, ama bilin ki; o madalyalar asıl bizim hakkımızdır.

Çünkü bizler, madalya kazanmak için değil, bir ülkenin onurunu dünyaya taşımak için savaşıyoruz. Ve sonunda, belki kürsüde bir ödülümüz olmayacak, ama Türkiye'nin kalbinde sonsuza kadar yer alacak altın bir isminiz olacak.

Çünkü bu, bir inanç, bir direniş ve bir onur hikâyesidir.

8.8.2024

Karşıyaka

Handan Atamer Engin