Simurg, nam-ı diğer Zümrüdü-Anka Efsanesini bilir misiniz?
Pers mitolojisi ve edebiyatına dayanan, efsanevi, iyicil bir kuştur.
Tıpkı bu mitolojik anlatımda olduğu gibi, insanın kendisini bilmesi acı verici, zorlayıcı ve yakıcıdır. İnsanın kendisine yaptığı uzun, meşakkatli ve zorluklarla dolu bir yolculuktur…
Ölmeden ölmek! Yanarken yanmadığını görmek!
Biz her seferinde yanıp yanıp tükenip sonra küllerimizden doğmadık mı?
Çaresiz kalıp, her şeyin bittiğini zannedip, sonra birden tekrar dirilmedik mi?
Kontrolün elimizde kayıp gidişini izleyip bir umut tekrar yakalamayı denemedik mi?
Umudumuzu kaybedip, çaresizlik yaşamadık mı?
Korona, Ukrayna'da savaş, enflasyon, enerji krizi, iklim değişikliği...
Şu anda krizlerin sonu yok gibi. Özellikle finansal açıdan soyut değiller – insanların günlük yaşamlarına girdiler. Gelecek korkusu büyüyor ve onunla birlikte tüketme isteği düşüyor.
Öte yandan Korona sebebiyle bastırılmış seyahat talebi o kadar büyük ki, yüksek enflasyona rağmen tüm ülkelerde seyahat taleplerinde artış görünüyor.
Peki bu artışın sürdürülebilirliği ve ekonomiye katkısı hangi boyutlarda olacak? İşte benim kaygım burada başlıyor.
Korona süresince Mass turizmin azalacağını, işin butik ve niş boyutuna evirileceğini bir çoğunuz gibi bende düşünmüştüm. Göstergeler de bu yöndeydi aslında…
Ama bir baktım “tarih tekerrür den ibarettir” gerçeği ile karşı karşıya kaldık. Ulusal basına bile yansıyan Alman süpermarket zincirinin Türkiye tatilini 599 Euro'ya satması, beni şaşırtmadı, sadece neden akıllanmadığımızı merak ettirdi…
Halbuki, tıpkı slow food gibi, tüm dünyada hızla yayılan bir slow turizm ile dünya basına yansısaydık,
Uzun süreli kalışları mümkün kılan ve böylelikle karbon ayak izini azaltan, kışın oldukça rağbet gören wellness ve termal paketler sunarak haber olsaydık,
Dünyada yaygınlaşan bireysel seyahat trendin, Türkiye’nin de her bölgesinde güvenli bir şekilde mümkün olduğunu gösterebilseydik,
Eko turizme önem vererek doğal güzellikteki yerlere turlar düzenleyerek, ancak bunu çevreye zarar vermeyerek ve aynı zamanda yerel halka da katkı sağlayarak yapsaydık ve bu şekilde gündem olsaydık.
Fena mı olurdu?
Herkes her şeyi ister; ancak yapabilenler başarır!
Tıpkı Simurg, otuz kuşun, hikayesinde olduğu gibi, bizim de sektör olarak doğruyu bulup, geleceğimizi bu yeni trendlerin üzerine oturmamız gerekiyor.
Dijitalleşmenin ve yapay zekanın rolü gitgide artıyor ama öte yandan geleneksel seyahat acente sayısı artıyor…
Garip bir çelişki yaşanıyor.
Üzülerek görüyorum ki, bu çelişki zamanla kendini çaresizliğe bırakacak.
Tüm dünyada seyahatlerin geçen yıllara oranla daha pahalı olduğu bir zamanda çözüm ekonomik olmak olabilir ama “ucuz” olmak değildir.
Çözüm; hizmet, kalite – fiyat endeksini iyi kurmak, doğaya ve çevreye saygılı olmak, kültürel varlıkları korumak ve haksız rekabet ortamından sakınmaktır.
Çözüm; bugünü değil yarını düşünmektir…
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.
Yorumlar
Mehmet Güneli
21 Eylül 2022, Çarşamba 02:34
+ Yorum Yaz