Geçen aralık ayında kaleme aldığım ‘şimdi tam zamanı’ adlı yazımda 2025 yılı sonunda yapılacak TÜRSAB olağan genel kurulu seçimlerinin delege sistemiyle yapılıp yapılamayacağını, yapılırsa nasıl yapılması gerektiği ile ilgili düşüncelerimi paylaşmıştım.
Delege sistemi ile genel kurul yapan birçok meslek grubu var. Bu kurumlardaki uygulamaların gözlemlenerek TÜRSAB’da uygulanıp uygulanamayacağını tartışılması gerektiğini düşünüyorum.
Açıkçası camianın büyük bir çoğunluğunun mesleki geleceğini etkileyebilecek böyle bir sorunu yok saymayarak tartışmanın içinde olacağını, ama, fakat gibi bahaneler uydurup bundan kaçmayacağını düşünmüştüm.
Ne yalan söyleyeyim, biraz hayal kırıklığına uğradım. Koca camiada Deniz Tüfekçi abimizden başka kimse bu konuya ilgi duymadı.
Oysa TÜRSAB gibi camialarda muhalefet etme misyonunu üstlenenlerin mevcut yönetimi yapmadıkları şeyler için eleştirmenin yanında daha iyi bir gelecek adına camia için ne yapması gerektiği konusunda net görüşler ortaya koyulması gerekmez mi?
Öyle ya muhalefet demek sadece yönetimi eleştirmek değildir!
Doğrusu yapıcı bir muhalefet anlayışı elbette kurumun gelişmesine daha fazla katkı sağlayacaktır.
*
Yapılan son iki genel kurulda parası olan başkan adaylarının birkaç adım önde olduğu bir süreç yaşadık. Bunun sorumlusu o başkan adayları değildi elbette.
Camia olarak bir araya gelip sorunlarınızı tartışamıyor ve çözümler ortaya koyamıyorsanız sorun sizdedir.
Haliyle daha adil bir seçim ortamı oluşturmak için yeni fikirlere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Delege sistemi ile ilgili düşüncelerimi yazdığım tarihten bu yana hem ülke olarak hem de sektör olarak bir sürü badireler atlattık.
Bütün bu badirelerden sonra da kalan yaz sezonunu kurtarmak için var gücümüzle çalışmaya koyulduk. Dolayısıyla sektör olarak kendi sorunlarımızı tartışmak için ne iyi bir zaman ne de uygun bir ortam vardı.
Neyse ki sezon sonuna yaklaştığımız bir dönemdeyiz. Önümüzdeki dönemde camia olarak kendi mesleki mevzularımıza dönebiliriz artık.
İşte bu minvalde TÜRSAB seçim sistemiyle ilgili yeni fikri bir tartışma ortamı oluşturmanın tam zamanı olduğunu düşünüyorum.
Konu tamamıyla tartışmaya açık!
*
Mevcut sistemde TÜRSAB seçimlerinin İstanbul’da toplanarak iki gün içinde yapmak yerine her BTK bölgesinde ayrı ayrı oylanmak suretiyle yapılabilir.
İyi kurgulanmış yeni bir seçim sistemiyle klasik genel kurullarda yaşanan memnuniyetsizlikleri de azaltacağı gibi maddi manevi külfetleri de ortadan kaldıracaktır.
Ama hepsinden önemlisi TÜRSAB siyasetinin merkeziyetçi anlayıştan sıyrılarak biraz daha bölgesel olguların ön plana çıktığı bir şekle dönüştürülebilir.
Aynı zamanda seçimle göreve gelen BTK yönetimlerinin de icra ve işleyişini daha iyi tanımlayabiliriz belki.
TÜRSAB genel kurulları için en uygun sistemi bulmak için tartışılması gereken sadece delege sistemi değil. Başka modellerde tartışılabilir.
Mesela, bize hiç yabancı olmayan TGA (Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı) var. TÜRSAB ile kıyaslanamayacak ölçüde büyük bütçelerine rağmen kimseyi bir yerlere toplayıp seçim yapmıyorlar.
Böyle bir seçim sistemini TÜRSAB genel kurullarına da uyarlayabiliriz.
Öte yandan Türkiye’nin önde gelen kurumları yakın gelecekteki genel kurullarını dijital ortama taşımak için bir takım fikri tartışmalar başlattıklarını görüyoruz.
Eylül ayı başı itibariyle 12 bin 776 rakamlarına ulaşmış merkez ve 2 bin 292’lere ulaşmış şube acenta sayıları ile Türkiye’nin büyük ölçekli sivil toplum kuruluşlarından biri olan TÜRSAB’da altyapısı sağlam, güvenilir ve denetlenebilir bir yazılım ile dijital bir ortamda seçim yapmak pekâlâ mümkün olabilir.
Ya da camia kendi içinde tartışıp kurum için en doğru olanı bulmaya çalışırken bugün hiç birimizin henüz aklına gelmeyen daha güzel fikirler ortaya çıkabilir.
Yeter ki bel altı vurmadan kişileri ve kurumu yıpratmadan tartışalım.
*
TÜRSAB camiası olarak yeni bir seçim sistemini neden önemsemeliyiz?
TÜRSAB’daki mevcut seçim sistemi günümüz koşullarında uygulanmaya devam ettiği sürece demokratik olma olasılığı her geçen gün azalacaktır.
Türkiye’nin stratejik sektörlerinin başında olan turizm sektöründeki en aktif sivil toplum kuruluşunda uygulanan seçim sistemini maksimum düzeyde katılımcı, olabildiğince eşitlik ve adalet üzerinden kurgulamak zorundayız.
Eğer siz camia olarak demokratik bir ortamda kurumun organlarını seçemezseniz mevcut sorunlarınıza yenilerini eklersiniz.
Mevcut sistem devam ettiği sürece kim kazanırsa kazansın kurumu yönetenler, genel kurul adayları ve üyeler arasındaki barış ve huzurun tesis edilemediği genel kurullar görmeye devam ederken önümüzdeki dönemde tabanından uzak ve içe dönük yeni yönetim kurulları oluşacaktır.
Hal böyle olunca da kurumun kangrene dönüşmüş sorunlarını çözecek birlik ve beraberlik ortamını oluşturamazsınız.
TÜRSAB’ı yönetecek kadrolarını seçecek anlayışın geçmişteki gibi ezberletilmiş tercihlerle değil tamamen demokratik bir anlayışla tabandan yukarıya doğru çok güçlü bir hareketle ve tabii ki her şeyi sorgulayan bir delege anlayışıyla seçmemiz gerekiyor.
Sonuç itibariyle armudun sapı üzümün çöpü demeden önümüzdeki dönemde TÜRSAB genel kurullarının nasıl yapılması gerektiğini artık tartışmamız gereken öncelikli sorunlardan biridir.
İster online ister delege sistemi, isterse BTK bölgelerinde sandık kurmak suretiyle olsun. Nasıl olursa olsun konuşup tartışarak kurum için en uygun olanı bulup kanun yapıcılara dayatmalıyız.
Yoksa onlar kendileri için uygun gördüklerini seçip size dayatır!
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.