11 Mart 2020 Türkiye’de ilk vakanın görüldüğünün resmen açıklanmasının ardından bakalım neler olmuş, neler oluyor…
Karantinanın seyir defterinin sayfalarını açalım...
İlk etapta yasal olarak yapılan bir düzenleme ile 30 Nisan sonrasında da 31 Mayıs’a dek ekmek teknelerimizi kapadık. Kapadık ama havayolu ve otellerden iade alamadan, maalesef tüketici haklarını koruyan paket tur yönetmeliği kapsamında iadelerini talep eden müşterilerimizle yüz yüze gelmek zorunda kaldık. Maalesef 50 küsur gün geçtiği halde halen daha bu konuda ciddi bir kaos mevcut.
Sonra KÇÖ gündeme geldi, gerekli başvurularımız yaptık, bekliyoruz, bekliyoruz, bekliyoruz hala bir ses yok. Olduğu takdirde de 30 Haziran’a dek bir nebze de olsa merhem olacak ve çalışanlarımızı işten çıkarmadan az da olsa bir katkı sağlanacak. Ama ya sonrası? 01 Haziran’da dükkanlarımızı, ofislerimizi açmak zorunda isek turizm hemen bize para kazandıracak mı?
Ya biz anlatamıyoruz ya da anlamak birilerinin işine gelmiyor. Turizm hem global bir olgudur hem de öyle açıyoruz, açtım ve açıldı hadi bakalım deyince işleme bağlayacak bir sektör değildir. Bambu ağacı gibidir. Önce tohumu ekersin, beslersin sonra bambu da 6 yıl de bizde 6 ay 1 sene sonra o da şansın yaver giderse emeğinin karşılığını alırsın.
Geçtiğimiz hafta evde oturmaktan canım sıkılınca gezgin ruhumla dünyanın turizm destinasyonlarındaki Türk meslektaşlarıma uzanayım dedim.
Dünya turizm istatistiklerinde 2019 yılı verilerine göre 84 milyon ziyaretçi ile ilk sıraya oturan İspanya’da turizm öncelikli sektör. Oteller, açalım diyor ama kim gidecek sorusunun henüz bir cevabı yok. İspanya nüfusu 46 milyon. Yani nüfusunun neredeyse 2 katı turist alıyor. Nereden? Çoğunluğu Avrupa’dan. 2020 içinde Avrupa’dan turist gelir mi? Belki her şey çok yolunda giderse 2.dalga, 3.dalga ortaya çıkmazsa son çeyrekte. Peki bu süre içinde ne kadar işletme ayakta kalır? Kocaman bir belirsizlik. Kanarya adalarında tavuk yumurtaları bile denize dökülüyormuş. Neden? Çünkü tarım bile İspanya ekonomisinde turizme endeksli. O halde ne olacak? Kocaman bir soru işareti daha. Ama devlet işletmenin ölçeğine göre 10-25 bin Euro hibe desteği sağlamış. Çalışanlara maaş desteği ve işverene de aylık 1200 EUR destek mevcut ve süreç uzadıkça bu destekler artarak devam edecek gibi de gözüküyor. Eh o koşullarda en azından 2021’e dek ayakta kalmak için yeterli gelir.
Modern turizmin beşiği İngiltere, sürecin başından beri bu pandemi ile nasıl mücadele edeceğine karasız kalınca en çok etkilenen ülkelerden biri oldu. Az daha bizim Boris bile dünya değiştiriyordu. Sonuç, orada da çalışana ve işverene ayakta kalması için gereken destekler sağlanmış durumda. Ama Türkiye için önemli turist gönderen ülkelerden biri olan İngiltere’de pub ve restoranlar için Ekim 2020 sonuna dek açılma izni yok. Bu da turizmin 2021’e dek olmayacağının kanıtı.
Amerika’ya uzandığımızda, hiçbir sokağa çıkma yasağının olmadığı ancak belirli kısıtlamalarla normal yaşamı ayakta tutmaya çalışıyorlar. Ülkede işten çıkarılanlara aylık 3500 USD destek verildiği, işletmenin büyüklüğüne göre 250 bin USD’a kadar yıllık %3,75 ile kredi desteği ve her vatandaşa şimdilik aylık 1200 USD destek verilerek küçük, büyük ayırım yapmadan hiçbir işletmenin batmasına izin verilmeyeceğini görebiliyoruz. Ayrıca ABD’nin 330 milyonluk kendi nüfusu ve Kanada’yı da katarsak toplam 500 milyonluk bir nüfusun, her biri aslında ayrı bir ülke gibi düşünülebilecek 50 eyaletin kendi iç hacminde sağlayacağı hareket ile hem kitle hem MICE turizmi etkilenmeyecek gibi duruyor.
Bize oldukça uzak olsa da gelen turist sayısı oldukça az olsa da aslında kişi başı 1300 USD’lık harcamalarıyla bize en çok kazandıran Avustralya’ya baktığımızda ise burada da yangın gibi çok büyük bir krizin ardından kendilerini toparlayamadan pandeminin ortasına düşseler de devletin sağladığı desteklerle kimsede geçim ve gelecek kaygısının olmadığı net bir şekilde görülüyor.
Bu bilgilerin ardından geldik ülkemize. Süreç boyunca mutfaktaki çalışmalarımızın ardından artık hepimizde bir gelecek endişesi artık yavaş yavaş ön plana çıkmaya başladı maalesef. Hibe edilen bir şey olmadığı gibi, vergi, SGK ve kredilerin sadece ötelenen borçlarla iş yerlerimizi açtığımızda daha para kazanmadan çifter çifter borç yükleriyle karşı karşıya kalacağız.
Bizde turizm anlayışı nasıl diye baktığımızda turizm sezonunun kırmızı kurdele ile açılacağını zanneden Bakan Beyimiz sayesinde olur da turizm açılırsa 01 Haziran’dan itibaren daha da büyük bir kaos ve ekonomik buhran hepimizi ciddi olarak bekliyor diyebiliriz. Belirlenmeye çalışılan çeşitli kurallarla, açsam bir türlü açmasam bir türlü diyen otel işletmecilerinin sesi, Bakan beyle çeşitli sebeplerden aralarını açmamak adına fazla gür çıkmıyor henüz.
Havayollarından 28 Mayıs’a dek uçuşlarımız iptaldir genelgesinden başka tık yok.
Sertifikasyon kriterleri ile ilgili ortaya bir belge çıkıyor bakanlık yalanlayıp, ardından 24 saat geçmeden başka bir demeçle yalanladıklarının aynısını bir kez daha önümüze getiriyor. Turistik tesislere bir nabız yoklama gibi bazı genelgeler gidiyor. Ortalık açıkçası yokluk günlerinde ne bulursan koyup pişirdiğin çorbalar gibi. Ama tek farkla çok lezzetsiz, hatta zehir gibi acı.
Vatandaşın, küçüğünden büyüğüne işletme sahiplerinden, emeklisine, çalışanına ve işsizine kadar bu kadar güvensiz ve gelecek endişesi ile dolu olduğu günleri yarım asrı 2 geçen hayatımda hiç görmedim, hatta dünya savaşı gören büyüklerimizin anılarından da hatırlamıyorum.
Temel harcamalarımız, elektrik, doğalgaz, telekomünikasyon, kira ve temel ihtiyaç maddelerinin 4 kişilik bir aile için 1 aylık kullanımı neresinden baksanız en küçük yerde bile 3-4bin TL. Bir de geriden gelen sürekli borçlanma. Devlet bankalarından verilen kredileri kim alıyor belli değil, özel bankalar zaten ortada. Kaldı ki bu dönemde bu borç yükü altında bir ek borçlanma ne kadar doğru.
Oysa Devlet babalığını gösterse evin geçimini sağlasa, devlet analığını gösterse bizi sarıp kucaklasa derken bizim Korsan bir miyavladı baktım sabah olmuş…
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.