Trabzon’da Kalandar’ı kutladık ve inanın, çok da güzel oldu. Peki, bu coşkunun altındaki sebep neydi? İki farklı siyasi partinin yönettiği belediyelerin birbirinden bağımsız organizasyonları… Farkında olmadan ortak bir amaç için eğlenceli bir iş ortaya çıkardılar. Rekaberlik yaptılar ve bir gece de olsa şehrimize karnaval, festival havası yaşattılar. Bu atmosfer bize çok yakıştı!
Bu güzel kutlamaların ardından birçok acentemiz yoğun ilgi gördü; misafirlerimizde büyük bir merak uyandı. Peki, bu ilgiyi daha da güçlendirerek neden bir festival havasında kutlamayalım? Misafirlerimize sunarak, şehrimize katkı sağlayarak ve tüm ilçelerimizle birlikte yaşayarak neden kalıcı bir gelenek hâline getirmeyelim?
Gelin, hikâyesi olan, bize yakışan, geleneklerimizi kucaklayan, gerçekçi ve anlamlı bir festival düzenleyelim!
Evet, buna ihtiyacımız var: gülmeye, gülümsetmeye, eğlenmeye, mutlu olmaya…
Şehrin iki belediye başkanı olarak bizlere bunları yaşatmak sizin göreviniz. Hadi gelin, vatandaşı gülümsetmek için birlikte yarışın; gizliden gizliye de olsa, böylesi kıymetli bir niyet ve amaç için güç birliği yapın.
Evet, tam da buna ihtiyacımız var!
Birlikteliğe, ortak akla…
Rekabet mi yapalım, yoksa rekaberlik mi?
Buna siz karar verin…
Hadi, sizinle şehrimizde ve hatta bölgemizde 24 saatlik bir tur yapalım ya da tasarlayalım. Gelen misafirlerimiz neler yapabilir, neler yaşayabilir, hep birlikte bakalım. Mesela 300 kilometrelik bir hat üzerinde kim bilir kaç yüz tane orijinal etkinlik üretebiliriz?
Uzungöl’e gidebilir, Ayder Yaylası’na çıkabilir, Batum’a geçebilir, Ordu’yu ziyaret edebiliriz…
Peki ya şehir merkezinde ne yapabiliriz?
İşte burada kocaman bir soru işareti var. Çünkü şehrimizde etkinlik alanları çok kısıtlı. Cazibe alanlarına, coşkulu ve samimi etkinliklere ihtiyacımız var. Vatandaşlarımıza da misafirlerimize de sunacağımız seçenekleri ve destinasyonları artırmalıyız. Bu noktada elbette biz turizmcilere de çok şey düşüyor. Lakin en önemli görev, yerel yönetimlere düşüyor.
Hep birlikte son yüz yılımıza şöyle bir baktığımızda, şehir merkezimizde ve yakın ilçelerimizde kutlanmaya değer onlarca geleneğimizi belki yeniden hatırlarız.
O nedenle, sadece gülümseyin diye bir daha soruyorum…
Cadılar Bayramı mı daha eğlenceli, Kalandar mı?
Rusya’nın Beyaz Geceler Festivali mi olağanüstü, yaylalarımızın bahar şöleni mi?
İskoçya’nın Up Helly Aa Festivali mi daha heyecanlı, kemençecilerimiz mi?
Güney Kore’nin Çamur Festivali mi daha sağlıklı, yaylalarımızda uyanmak mı?
İsveç’in Midsummer’ı mı, Kaldıralak Yaylası’ndaki Mavi Yıldız çiçeği mi daha görkemli?
Tayland’ın Full Moon (Dolunay) Partisi mi daha çekici, Kaçkar Dağları’nın sis bulutları mı?
Tabii ki her birinin yeri ayrı… Ve tabii ki her biri görülesi…
Lakin, dünyanın tüm turizm bölgeleri bir yana, yok bizim memleket gibisi!