İzmir, tarih, kültür, doğa ve gastronomi zenginlikleriyle uluslararası turizmde önemli bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyelin yeterince değerlendirilemediği ve İzmir'in turizmde geride kaldığı, birçok raporda açıkça ortaya konuyor. Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı Mehmet İşler’e göre, bu durumun temelinde “yerel ilgisizlik” ve “yönetişim krizi” yer alıyor.
İlgisizlik mi, Sabotaj mı?
İzmir'in, nüfus ve kaynak bakımından kendisinden küçük şehirlerin turizmde gerisinde kalması, yönetim eksikliğinin açık bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Ancak bu verilerin nasıl toplandığı ve yorumlandığı ayrı bir tartışma konusu. Yine de, şimdilik bu durumu doğru kabul edelim.
Mehmet İşler’in, belediyeler, meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının turizme yeterince destek vermediği yönündeki eleştirileri oldukça dikkat çekici. Bu yalnızca turizm için değil, şehrin geleceği açısından da ciddi bir vizyon sorunu olarak karşımıza çıkıyor.
Küresel turizmde rekabet hızla artarken, İzmir’in sahip olduğu potansiyeli kullanamaması önemli bir sorun. Mehmet İşler’in “Birlikte bir şeyler yapalım” çağrısı anlamlı bir uyarı. Ancak bu çağrının etkili olabilmesi için, somut ve ortak adımlar atılması gerekiyor. Balkondan yapılan konuşmalar yerine, tüm paydaşların bir araya gelip somut sorunları masaya yatırması, bu sürecin ilk ve en önemli adımı olacaktır.
Fakat, İzmir turizminin sorunları yalnızca yerel yönetimlere yüklenemez. Mehmet İşler’in, merkezi hükümetin politikalarına ve turizm bakanlığının eksikliklerine değinmemesi önemli bir eksikliktir. İzmir’in turizmde geride kalmasında etkili olan bazı temel sorunlar şunlardır:
- Turizm konaklama vergisinin merkezi idare tarafından toplanıp yerel yönetimlere pay verilmemesi,
- Yerel yönetimlerin mali dengelerini zorlayan kararlar, silkeleme talimatları,
- Siyasi ayrıştırma politikaları.
Bu engeller, İzmir’in turizmde hak ettiği yere ulaşmasını zorlaştıran önemli faktörlerdir.
Turizmde başarı ya da başarısızlığı yalnızca yerel yönetimlere bağlamak yanıltıcı bir yaklaşımdır. Örneğin, kayyum atanan şehirlerin turizmde örnek gösterilmesi yanlış bir algıya neden olur. Henüz zengin kültürel ve doğaL mirasları ile turizm potansiyeli tam anlamıyla değerlendirilmemiş olan Hakkâri gibi şehirlerin, doğru okunamayan başarılarının kayyum yönetimine atfedilmesi demokratik değerleri zedeler. Bu tür yanıltıcı algılar, antidemokratik zihniyetlere cüret ve güç verecektir. İzmir gibi şehirlerin turizmden farklı alanlarda daha büyük sorunlarla karşılaşmasına yol açabilir.
TTI İzmir
TTI Uluslararası Turizm Ticaret Fuarı ve Kongresi, İzmir’in uluslararası turizmde tanınması adına büyük bir fırsattı. Ancak etkinliğe verilen desteklerin yetersizliği, İzmir’in turizme yaklaşımındaki eksiklikleri bir kez daha gözler önüne serdi.
İzmir ve Türkiye turizminin önemli aktörlerinden biri olan ETİK, TTI fuarına katılım göstermeli veya sponsorluk desteği sağlamalıydı. Mehmet İşler’in “yerel yönetimlerin ilgisizliği” eleştirisi haklı bir noktaya temas ediyor olabilir, ancak ETİK’in de bu süreçte öz eleştiri yaparak liderlik rolünü üstlenmesi beklenirdi. İzmir turizminde önemli bir sorumluluk üstlenmiş ve bu alanda söz sahibi bir kurum olarak ETİK, fuara destek verilmediği ve ilgisiz kalındığı gerekçesiyle yerel sorumluları eleştiriyor. Ancak bu noktada dikkat çeken bir çelişki var: ETİK, fuarda ne katılımcı ne de sponsor olarak yer aldı. Bir desteği ve ilgilenmesi olmadı. "Sorumlu olan, sorumlu olanları sorumsuzluk ile eleştirdi". Bu durum, ilk öğretim okullarında paradoks örneği olarak ele alınabilecek kadar ilginç bir tabloyu gözler önüne seriyor.
İzmir gibi turizm potansiyeli yüksek bir şehirde, ETİK’in sorumluluğu en az yerel yönetimler kadar büyüktür. Sahip olduğu güç ve etkin pozisyon, ETİK’in liderlik yapmasını zorunlu kılıyor.
İzmir turizmi, doğru yatırımlarla ve mevcut sorunların çözümüyle büyük kazanımlar elde edebilir. Ancak bu süreçte söylemler ile eylemler arasında tutarlılık sağlanmalıdır. Tüm paydaşlar, güçlü bir iş birliğiyle hareket etmeden İzmir’in uluslararası turizmde hak ettiği yere ulaşması mümkün değildir.
Unutulmamalıdır ki, turizmde rekabet ancak birlik ve somut adımlarla kazanılır. İzmir, sahip olduğu zenginlikleri dünya sahnesine taşıyabilecek potansiyele sahiptir. Bu potansiyeli ortaya çıkarmak için kararlı ve ortak bir vizyona ihtiyaç vardır.
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.