Bir önceki yazımda, turizm vizyon gerektirir derken aslınsa unuttuklarım varmış.
Turizm kesinlikle siyaset üstü olmalıdır. Çünkü; turizm barıştır ve hatta barıştırır.
Turizm, uluslararası ilişkilerde tarafsız olmalı ve fanatiklikten de uzak olmalıdır.
Turizm; dünyaya sahip çıkar ve dünya miraslarını korur ama daha önemlisi dünya denen en büyük mirası korumakla da yükümlüdür.
Dünyanın neredeyse her yerini görmüş bir gezgin olarak net söylerim ki; her seyahatimin en güzel anı kesinlikle İstanbul’a dönüş anıdır.
İstanbul, özlenen şehirdir, kendini özletir. İstanbul gizemin kendisidir, gizemlidir, kadim şehirdir. İstanbul, keşfedilmeyi bekler hep. İstanbul başlı başına bir mirastır. Veee İstanbul aşktır, aşkın şehridir.
İstanbul hazinedir ve hazinelerin de koruyucusudur.
Peygamberimiz Hz. Muhammed'in "İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur." sözleri ile müjdelediği fetih bundan tam 567 yıl önce Osmanlı hükümdarı Fatih Sultan Mehmet Han tarafından gerçekleşmiş ve sadece fethedilmekle kalmamış bir çağ değişmiştir.
Ayasofya ise, pagan kapıları ve sütunları üzerinde yükselmiş bir başyapıt. İki dine de hizmet etmiş ve AŞK’la bakan gözlerin arasında dinlenen bir mabet.
Her dine, her inanca mensup kişilerin içine girdiği andan itibaren sarıp sarmalayan, sizi içine çeken, kendine hayran bırakan bu mabedi, tüm insanlığa mal olmuş bir mirası sembole çevirmenin ona bir zararı olmaz. O hazine değerini yitirmez.
Ama ya onu bu hale getirenler? Tam sorunun cevabını öğrenecekken İrma’dan bir miyaaaav sesi geldi kalk artık sabah oldu Urla’da dercesine...
11 Temmuz 2020 / Urla, İzmir
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.