Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla (Atasözü)
Bir süredir turizm sektörünün önde gelenleri veya paydaşlarının temsilcileri, iletişim ağ ve araçları vasıtasıyla gereksinim ya da şikayetleri konusunda görüş bildirmektedir. Bu davranış, iletişim kurmak için bir adım atmak olarak kabul edilebileceği gibi iletişim kuramadıklarının bir göstergesi sayılabilir. İletişim kopukluğunun sadece dikey değil aynı zamanda yatay yani kurum içinde de sürdüğü kanısındayım.
Bu sorun sadece turizm sektöründe değil tüm alanlarda gözlenmektedir. Pek çok STK'nın karşılıklı iletişim hattı gibi, görsel-yazılı yayın organlarının iletişim adresleri psikoloğunuza içinizi dökmenizden öte gitmemektedir.
Erişilebilirliği; düstur-şiar-kırmızı çizgimiz diye ilan edenlere ulaşmanız, dünkü şatoların etrafındaki bentleri ve surları aşmanızdan çok daha zor. Özel kalem-asistan-sekreterin kurduğu barajı Messi bile aşamaz. Erişemediklerinle iletişim kurmak pek kolay olmasa gerek...
Özellikle akşam yemekleri tüm ailenin bir araya geldiği çok özel bir süreç, ancak “yemekte konuşulmaz ile başlayan” iletişimi engelleyen yasakçı tutum, daha ileride üstü açık iletişim değil, üstü kapalı iletişim, kısaca ima yolu ile “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” anlayışına evrilerek devam etmektedir.
“ATAMIN izindeyiz” diyenlerin, O'nun akşam yemeklerini örnek almaları ne zaman gerçekleşecek merak ediyorum.
Turistik İletişim
Amacımız, ülkeyi ziyaret eden turistle nasıl iletişim kurulacağı değil, tanıtım ve pazarlama hakkında yeni yöntemleri irdelemek. Bildiğiniz gibi bu güne değin görseller öne çıkmıştır. Adeta “ortaya karışık” seçilen ve hangi kriterler (!) dikkate alınarak yapıldığı anlaşılamayan bu tanıtım, farklı ve özel taleplere yeterince hitap etmemektedir.
Günümüzde, kültürel-sosyal değerlerin adeta sıralanması değil, yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisine ve algılamasına yönelik tanıtım çalışmalarına yönelim önem kazanmaktadır.
Şehirler, uluslararası hava alanlarının bulunduğu giriş-çıkış kapıları olduğu kadar, kültürel-sosyal etkinlik merkezleridir. Bu nedenle söz konusu şehirlerin marka değeri artmakta ve ekonomik gelişmelerinde ciddi yükselme gözlemlenmektedir. Şehirlerin destinasyon olarak öne çıkması bu alanda ulusal ve uluslararası rekabetin de hızlanmasına yol açmaktadır.
Peki, ne yapmalı?
Gelecek yazımızda dünyadan örneklerle devam edeceğiz...
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.