Hizmet kalitesinden taviz vermeden tasarruf mümkün mü? Teorik olarak mümkün… Fakat bunun satınalma departmanlarından ziyade hijyeni bilen uzman housekeeping kadrolarınca planlanmasında yarar var. Aksi halde fiyat odaklı satınalmalarla; müşterinizi, markanızı ve otelinizdeki malzemeleri kaybedebilirsiniz.
Aslolan hijyeni tasarlayabilmek…
Otellerin operasyon sürecindeki önem sıralamasında üst seviyelere çıkan hijyen algısı, maalesef binaları tasarlarken göz ardı ediliyor. Mimarların konsept ve estetik kaygıları, housekeeping departmanlarını yıllarca canından bezdirecek sorunları da beraberinde getiriyor. Daha az kirlenen, daha kolay temizlenebilen ve daha az temizlik malzemesi harcayan oteller inşa etmenin yolu ise housekeeping “know how”ını tasarım sürecine dahil etmekten geçiyor. Güvenlik, tesisat, akustik vb. konularda alınan ek danışmanlık hizmetinin housekeeping alanında da alınması, aslında hijyendeki tasarrufun ilk adımı kabul edilebilir…
Ucuz yerliyi ararken kendini merdiven altında bulmak!
Yeni ekonomik durum, satınalma departmanlarını farklı arayışlara itiyor. Bu zorunlu arayıştaki mecburi istikamet ise yerli ürün ve yerli üretici…
El yakan ithal temizlik ürünlerinin yerine muadili yerli ürünleri almak ilk akla gelen rasyonel çözüm olarak görülse de riskleri var. Pazarda standartlara uyarak kaliteli üretim yapan yerli üreticiden daha fazla merdiven altı zihniyetli üretici var. Bu konuda otel yönetimlerinin housekeeping departmanları üzerinde kuracağı maliyet baskısı, satınalma departmanlarını merdiven altı üreticilere yöneltebilir.
Yerli üretimde doğru tedarikçiyi bulmak
Ülkemizde özellikle hijyen kimyasalları alanında oldukça başarılı yerli üreticilerin olduğu tartışma götürmez bir gerçek. Tek eksikleri ise ürün çeşitliliği ve servis… Ürün çeşitliliğindeki kısıtlılık, tek adresten tedarike alışmış işletmeler için alışılması gereken ilk zorluk. İkincisi de servis ve ürün eğitimi. Yerli şirketlerin birçoğu işin lojistiğinde maalesef henüz işin başındalar. Ürün eğitiminde de oldukça yetersizler. Fakat ortaya çıkan ekonomik tablonun yerli üreticiler açısından önemli fırsatları beraberinde getirdiği de su götürmez bir gerçek. Süreci iyi değerlendiren yerli üreticiler, eksiklerini tamamladığında, Türkiye gibi büyük bir turizm pazarında var olmanın yanında, yakın pazarlarda da söz sahibi olabilmenin şansını yakalayabilecektir.
Ekipmanda alternatif yok!
Pazarın önümüzdeki yıllarda nasıl evrileceğini şimdiden kestirmek zor ama ithal ekipmanda durum daha farklı. İthalatçılar veya Türkiye’deki yabancı şirketlerin, bu zor dönemde, sahip oldukları teknolojik üstünlük sayesinde pazarlarını büyütemeseler bile varlıklarını koruyabilecekleri tahmin ediliyor.
Sarf ürünlerindeki yerli muadillere yönelişin makine sektöründe gerçekleşmesi mümkün görünmüyor. Çünkü endüstriyel hijyen makineleri alanında yerli üretim maalesef teknoloji ve tasarım olarak Avrupalı rakiplerinin çok gerisinde. Endüstriyel çamaşırhanelerde bir takım teknolojik atılımlar olsa da tasarım ve dijital kontrol olarak hala alınması gereken çok yol var. Süpürge, temizlik arabaları ve diğer ekipmanlarda ise yabancı markalar açık ara önde!
En büyük dönüş buklette
Otellerin önemli sarf kalemlerinden olan buklette ise yerli üretime olan dönüş üst seviyede. Geçmiş yıllarda ünlü markaları müşterilerine sunan oteller bile gelen zamlar nedeniyle numunelerini alıp yerli üreticilerin kapısını çalmaya başladı. Fakat buklet sektörü karşısına çıkan bu fırsata pek hazır görünmüyor. Dernekleşerek sektördeki merdiven altı üretimle mücadele etmeyi planlamalarına rağmen, kayda değer bir adım atamadılar. Sektörde teknolojiye yatırım yapmış üretici sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek düzeyde.
Eğitimli housekeeper tasarruf ettirir
Otellerde personel bulmanın en zor olduğu alanların başında housekeeping geliyor. Turizm okullarındaki öğrencilerin bu alana olan ilgisizliği yüzünden uzun yıllardır, housekeeping departmanındaki kalifiye iş gücü sorunu çözülemediği gibi, mevcut personel de ücret ve çalışma koşulları nedeniyle sektör tarafından muhafaza edilemedi. Departmandaki, nitelik ve eğitim eksiği ise otellere ekstra maliyetler olarak geri dönüyor. Bunlar genellikle yanlış kimyasal kullanımıyla gerçekleşen ürün kaybı; bilinçsiz ve ölçüsüz sarfiyat ve hepsinden önemlisi de müşteriye yansıyan temizlik ve hijyen kaynaklı sorunlar olarak gerçekleşiyor.
En büyük tasarruf: Önleyici temizlik
Tasarrufun en kolay ve pratik yolu ise önleyici temizlikten geçiyor. Burada da iş dönüp dolaşıp, proje aşamasına geliyor. Önleyici temizlik algısıyla hayat bulan bir mimari yüzde 8 ile 20 arasında işletmeciye kazandırıyor. Önleyici temizlik, mal kabulü sürecinden mobilya seçimine, dış cephe malzemesi seçiminden giriş kapısındaki paspasa kadar her noktada uygulanması gereken bir unsur. Önleyici temizlikte cihaz seçimi ile sabit ekipman ve makinaların konumlandırıldığı yerler de büyük rol oynuyor. Uzmanlar, otel yatırımcılarının proje safhasında alacakları housekeeping danışmanlığının temelini önleyici temizliğin oluşturması gerektiğini savunuyor.
Dış kaynak kullanımına dikkat!
Otelinizde her şeyi doğru yapsanız da elinizde olmayan faktörler de vardır. Bunların başında outsourcing çamaşırhane, ilaçlama ve dış cephe temizliği gelir.
Çamaşırhane, bunların arasında otelin en fazla aldatılma ihtimali olan alandır. Sıkı pazarlıklar ve rekabet nedeniyle düşük kar marjları ile işi alan çamaşırhanenin, artık sizi kandırmaktan başka çaresi de yoktur aslında. Bu, iyi kalite kimyasalı gösterip merdiven altı kullanmaktan başlayıp, lekesiz tekstilinizi ütüden geçirip parfümleyerek geri göndermeye kadar uzanabilir. Bu noktada ise ihtiyacınız olan, iyi, uyanık ve işletmeye sadık bir housekeeping şefidir…