Merhaba,
Biz Turizmciler her yıl ocak ayı geldiğinde göçmen kuşlar misali hep yollara düşeriz. Ocak ayı ile başlayan ve Nisan sonuna kadar devam edecek zor ve bir o kadar da yoğun bir dönemindeyiz. Bu sürede Avrupa’nın ve BDT ülkelerinin değişik şehirlerinde düzenlenen turizm fuarlarında, oradan oraya koşuşturarak kendimizi, ülkemizi kısaca meramımız anlatmak için çabalayıp duracağız.
Fuar maratonuna yılın ilk turizm fuarı olması vesilesi ile ayrı bir heyecanı olan Hollanda Utrecht fuarı ile başladık diyesim var, ama aslında başladık mı bilmiyorum... Çünkü bu fuarda ne eski heyecanlar vardı ne de eski iştahlar.
Her zamanki gibi Bakanlığımız fuar alanındaki salonlardan bir tanesinin 3'te 2’sini kaplayan bir stant ile yer almıştı. Standın iyisini kötüsünün kritiğini yapacak durumda değilim. Her zamanki gibi bir stant işte. Ben asıl üç gün boyunca kaldığım fuarın Türkiye salonundaki stantlarda işlerini yapmaya çalışan otelci ve acenteci meslektaşlarımın halet-i ruhiyesi ile ilgilendim daha çok. Yaklaşık 20 yıldan beri UTRECHT fuarını takip ederim. İlk defa bu kadar ruhsuz, umutsuz ve ne yapacağını bilemeyen şaşkın halde gördüm meslektaşlarımı. Her yerde kabullenilmiş bir çaresizlik hakimdi. Hele büyük tur operatörlerin destinasyona olan ilgisizlik nedeniyle uçak sayılarını en düşük risk düzeyinde tutması ise yaşanan en büyük hayal kırıklığıydı. Çünkü herkes çok iyi biliyor ki bir destinasyona yeteri miktarda planlanmış charter uçak yoksa o destinasyona yolcu da yoktur.
Aslında Hollandalıların fuara olan ilgisi ve heyecanı her zamanki gibi yerindeydi. Yerinde olmayan tek şey bu ilginin Türkiye salonunda olmamasıydı. Türkiye standının bulunduğu salonun hemen arkasındaki salonlarda bulunan Yunanistan ve İspanya stantlarına olan ilgi, alaka ve heyecan üst düzeydeydi. Her şey aslında 2008-2012 yılları arasında olanların tam tersi gibiydi. O yıllarda Yunanistan ve İspanya da ekonomik krize bağlı protestolar sürerken onlara ait salonları bomboştu. Türkiye salonu ise ağzına kadar doluydu.
Bir otelimizin standında Otelin yöneticisi ile sezona dair sohbet ederken Hollandalı bir vatandaş geldi. Standa bulunan otele ait katalogları incelerken yönetici arkadaşım sohbete girip oteli hakkında bilgi vermek istedi. Hollandalı vatandaş otelin Antalya’da olduğunu anlamış olacak ki yöneticinin sözünü kesip adeta “dur” dercesine elini havaya kaldırıp “Your country is not safe” demesi belki de bu fuarın özetiydi. Görünen o ki bu yıl meramımızı bile anlatamıyoruz.
Hollanda’dan bu duygularla ayrılıp Avrupa’nın diğer ülkelerine geçelim. Ocak ayı boyunca Avusturya’nın Viyana, Litvanya, Almanya’nın Stuttgart ve Hamburg, İsviçre’nin Zürih gibi irili ufaklı bir sürü fuar düzenlendi. Mevcut pazarlarda en güçlü rakiplerimiz olan İspanya ve Yunanistan’ın tuzu kuru olduğu için bu yıl onların böyle fuarlara ilgisi de ihtiyacı da yoktu. Sanıyorum bu fuarları kurtaran bizim acentelerimiz ve otelcilerimizin oldu. Çilekeş meslektaşlarım önemli katılımlarla bu fuarlarda boy gösterdiler ve hatta bazı fuarlar neredeyse sadece bizim otelcilerimiz ile yapıldı.
Avrupa’daki satışlar beklentileri karşılamayınca İstanbul’daki EMITT fuarını merak etmeye başladık ki o da saman alevi gibi gelip geçti. Gelip geçerken de bana göre hiç de iyi intiba bırakmadı. Aklımızda kalan tek şey turizm fuarı diye bildiğimiz bir fuarda kurulan bir stantta silahların tanıtımıydı. Bu bile EMITT fuarının ne kadar başarılı (!) olduğunu anlamanız için yeterlidir.
Türkiye için, Antalya için çok önemli bir pazar olan Almanya’nın 2017 performansını inceleyelim. Ocak ayı boyunca partnerleri ziyaret ederek bu pazardaki gelişmeleri anlamaya çalıştım. Çok net söylemeliyim ki Almanya’da da işler Hollanda’dan da diğer şehirlerden de çok farklı değil. Herkes bilir ki Almanya pazarı için Ocak’ta yapılan erken rezervasyon satışları çok önemlidir. Hatta o kadar önemlidir ki oteller ve operatörler, Ocak'taki satış performansına göre önündeki yaz sezonun personel, işletme tedarikleri gibi çok önemli planlamalarını gözden geçirirler. Böylesine önemli bir ayı gelip geçtiği halde erken rezervasyon satışları bir önceki yıl aynı tarihe göre en az yüzde 50’nin üzerinde düşüşler var ki bu oran bazı tur operatörlerinde yüzde 60’ların üzerine çıkmış. Bu istatistikleri ben ezbere söylemiyorum. Çalıştığım operatörlerden aldığım sıcak satışlara ait veriler bunu gösteriyor.
Almanya’nın en büyük dijital seyahat platformu olan Bistro Portal’ın Ocak 2017’de yayınladığı B2B sıcak satış verileri de bu negatif değişimi doğruluyor. Bistro Portal verileri neden çok önemli? Çünkü Almanya’da faaliyet gösteren ve Türkiye için önemli olan büyük operatörler ürünlerini satmak için koyduğu bu dijital platformda müşterilerin yaptığı her hareketi kaydediyor ve istatistiki veri olarak önümüze koyuyor. Örneğin 2015 yılı Kasım-Aralık aylarında müşterilerin 2016 yaz tatili satın alma tercihlerini belirlemek için yapmış olduğu “tık” lamalarda Antalya ilk sıradayken 2016 Kasım-Aralık aylarında dördüncü sıraya düşmüştür. Ayrıca tıklanma oranlarının da yüzde 50’nin üzerinde bir düşüş olduğu gözüküyor. Bu verilerde İspanya ve Yunanistan çok ciddi artış gösterirken Fas, Tunus gibi ülkelerde ciddi bir artış söz konusudur. Hatta Tunus artış olarak bizim üzerimize çıkmıştır. Bu veriler bize misafir profilimizin bir arayış içinde olduğunu hatta Fas-Tunus gibi ülkelere doğru kaymaya başladığı şeklinde de görebiliriz.
Kısaca 24 Kasım 2015’te Rusya pazarıyla başlayan kriz, 2016 yılı içinde patlayan bombaların etkisiyle Avrupa pazarına da sıçramıştır. Kriz 2016’da etkisini tüm şiddetiyle hissettirmiş ve yılı Rusya pazarında yüzde 75, Avrupa pazarında ise yüzde 35’lerin üzerinde kayıplarla kapatmıştık. Şu anda 2017 yılına dönük erken rezervasyon satışları için çok önemli olan bir dönemdeyiz. Ancak siyasal ve güvenlik gerekçeleri ile adlandırılan daha doğrusu bu yönde “algı” oluşturulan yeni ve ciddi bir kriz ile karşı karşıyayız. Bu krizin sebepleri ve yapılması gerekenleri ile ilgili ileride ki yazılarımızda ayrıntılı değineceğiz. Ancak şunu belirtmeliyim ki; Avrupa’da süregelen bu algı krizinin gölgesinde yapılan son üç aylık satış performanslarında görüldüğü üzere maalesef 2017 yılını da kayıplarla kapatacağımız aşikâr. Bu kayıpları Rusya pazarında beklenilen artışlarla ve Avrupa’daki son dakika satışları ile ne kadar azaltacağımızı hep beraber göreceğiz.
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.