Hafta başı Münih Yerel Mahkemesine iflas başvurusunda bulunan FTI’nın iflas süreci hafta başından itibaren Türkiye’nin gündemine oturdu.
Yılda ortalama bir milyonun üzerinde Avrupalı turisti ülkemize getiren FTI, geçen yıl yaptığı 4.1 milyar ciro ile üçüncülüğe yükselerek Almanya’nın ilk dört operatöründen biri oldu.
Önceki yıllarda iflas etmiş operatörlerin turizm sektörüne bıraktığı maddi ve manevi tahribatları hepimiz biliyoruz.
Kış sezonu için çok iyi satış grafiğine sahip bir firma olan FTI’nin de pazardan çekilmesiyle birlikte oluşacak tahribatın boyutları önümüzdeki dönemde daha net bir şekilde ortaya çıkacaktır.
Daha önceki örneklerinde de gördüğümüz üzere bu tarz firmaların yeri kolay dolmuyor. Oluşacak boşlukları doldurmak için oldukça uzun süre gerekecek.
Bu arada, FTI’nin çalıştığı oteller ve diğer tedarikçi firmaların alacaklarından dolayı mağdur edildikleri konusunda kamuoyunda ciddi bir algı oluşmuş.
Dün FTI’nin Türkiye’deki işlerini yapan firmanın temsilcileri ile görüştüm. Onların anlattığına göre korkulacak hiçbir şey yok!
Aldığım bilgiye göre; anlaşmalı birçok otele sezona yayılmış bir şekilde yaklaşık 160 milyon euroluk çekler verdiklerini ve bu çeklerin geri toplanması konusunda herkesten yardım bekliyorlar.
Öte yandan 2024 ocak ayından bu yana otellere ön ödeme ve erken rezervasyon adı altında yaklaşık 60 milyon Euro nakit ödemeler yaptıklarını buna karşın piyasaya sadece 19 milyon borç olduğunu söylüyorlar.
Yani sezon başı otellere nakit olarak ödenmiş alacaklar tahsil edilirse borçlar çok rahat ödenebileceği gibi elde para da kalacak!
*
Avrupa’daki iflaslar sonrasındaki süreçlerin nasıl yürütüldüğüyle ilgili konuyu kısaca anlatmaya çalışalım.
Avrupa ülkeleri yaşadıklarından ders almayı bilen insanlardır. Son 60-70 yılda yaşanan iflaslar sonrası sigorta sistemlerini sürekli geliştirerek öncelikli olarak risk grubunda bulunan tatil tüketicilerini bu iflas süreçlerinden korumayı amaçlarlar.
Herhangi bir tur operatörünün iflas etmesi durumunda yapılacaklar bellidir. Almanya’da Tur operatörleri için mecburi tutulan ve öncelikli olarak tüketiciyi korumaya yönelik Federal Almanya Sigorta Sistemi devreye girer.
Burada sigorta şirketinin tek önceliği tüketicilerdir. İflas eden şirketin Alman sigorta sistemine yatırdığı parayı kullanarak tüketicilerin mağduriyetleri giderilir.
İflas durumunda devletler, hükümetler ve sigorta sistemleri operatörlerin yaptığı faaliyeti bir ticaret olarak gördüğünden iflas dolayısıyla mağdur olan tüzel kişilikleri yani şirketleri önceliğine almaz.
Sigorta kurumu ilgili yerel mahkemesi iflas masası tarafından şirket yönetimine atanan kayyumla birlikte çalışarak öncelikli olarak yurtdışında tatilde olan tüketicilerin sağ salim yurda dönmesini sağlar. Daha sonra ileriye dönük rezervasyonu olanlarla ilgili çalışarak krizi çözmeye çalışır.
Federal Almanya sigorta sistemindeki parayla tüketici mağduriyetleri giderildikten sonra sıra iflas eden firmanın devlete olan borçlarına gelir.
Bütün bu işlemlerden sonra kasada para kalmışsa eğer o zaman önceliğin kendi ülkesindeki firmalara verilmek üzere, yurt içi ve yurtdışındaki uçak, otel ve diğer tedarik şirketlerine ödeme yapar. Ki bugüne kadar bu tür ödemelere pek rastlanmadı.
*
Türk turizm sektörü bugüne kadar birçok iflasla karşı karşıya kaldı ancak Avrupaların yaptığı gibi bu musibetlerden ders almayı başarabildik mi çok emin değilim, ama bundan sonrası için birtakım tedbirlere bakılmalıdır.
Özellikle iflaslara karşı şirketleri koruyan sigortalar var, ancak ciddi maliyetleri nedeniyle bu poliçeler fazla tercih edilmiyor.
Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığının öncülüğünde sigorta şirketleri ve konaklama işletmelerini bir araya getirerek daha cazip poliçeler oluşturmak üzere birtakım çalışmalar yapılabilir.
Başka önemli bir konu daha var ki oda tek yetkililik meselesidir. Bu konu turizm sektörünün hem iç pazarda hem de yurtdışı pazarda uzun vadede kanayan yarası olmaya devam ediyor.
Burada otellere çok görevler düşüyor, özellikle tekelci bir anlayış olan tek yetkilik sisteminden vaz geçmeliler.
Küçük boyutlu operatörleri ve acentaları büyüklere karşı ezdirmeyen bir anlayışla risklerini büyük bir şirket üzerine değil de daha geniş yelpazedeki acenta / operatörlere dağıtma şeklinde bir çalışma yürütmeliler.
Bilgi vermeden ve onay almadan çok ucuz fiyatlara satışlar yaparak hem otelin imajını bozan hem de bu sayede diğerleriyle haksız rekabet ortamı sağlayan acenta-operatörlere karşı çok daha ciddi yaptırımlar oluşturmalılar.
İspanya ve Yunanistan gibi rakip destinasyonlar operatör iflaslarından bizim kadar etkilenmiyorsa bunu yukarıda bahsettiğim basit ama etkili tedbirleri aldıklarındandır.
Unutulamamalıdır ki sorunları ortadan kaldırmak için sadece dik durmak ve prensipli olmak yeterli olacaktır.
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.
Yorumlar
Ali Metin
08 Haziran 2024, Cumartesi 05:18
+ Yorum Yaz