Değişim devam ediyor!

Değişim devam ediyor!
29 Kasım 2019, 15:59

TÜRSAB, ihtiyaç duydukları tarafından mı yönetilmeli yoksa TÜRSAB’a ihtiyaç duyanlar tarafından mı yönetilmeli diye son günlerde herkesin dilinde moda bir deyim var. Bugün mevcut adaylardan yola çıkarak kimlerin TÜRSAB’a ihtiyaç duyduğunu, kimlerin ise TÜRSAB’ın ihtiyacı olduğunu bulmaya çalışalım.

Öncelikle bu seçimde başkanlığa adaylığını açıklayan bütün meslektaşlarımızın adaylıklarının en doğal hakları olduğunu düşünenlerdenim. Bu dönemde eksik olan tek şey değerli meslektaşımız Emin Çakmak’ın adaylığıydı. Şükürler olsun ki o da Turizm Ajansına aday oldu da bu dönemi de boş geçmemiş oldu.

Son altı aydan beri hemen hemen bütün adaylarımızın seçim çalışmalarını takip ettim. Hatta bazılarıyla zaman zaman sohbet ederek onları adaylık sürecine taşıyan şeyleri irdelemeye çalıştım. Bir yere, kuruma aday olmak için belli fikirler ve hatta idealler olmalıdır. Talip olunan makamı daha ileriye taşıyacak, olağanın dışına çıkarak mevcut durumdan farklı söylemleri ortaya koyan, düşünceleri ile kurumu çağ atlatacak bir felsefe olmalıdır. En önemlisi de şaibeden uzak ter temiz olunmalıdır. Kısaca bu adaylık işinin kriterleri olmalı.

Mesela, önceki paragrafta latife ettiğimiz eski başkan adayı böyle bir amaçla 2013 seçimleri için yola çıkmıştı. Bütün dünyanın son sürat dijital çağa girdiği bir dönemde dokunmatik telefon kullananlara nazire yaparcasına tuşlu telefon kullandığını gururla anlatan o dönemin TÜRSAB başkanının kuruma artık faydalı olamayacağını düşündüğü için aday olmuştu. O günden sonra fıkracı başkanın düzeni bozulmuş ve değişim süreci başlamıştı.

Bu seçimde TÜRSAB başkan adayı olmak için gerekçeleriniz nedir?

Bir tarafta göreve geldiğinde karşısında hiçte iyi yönetilmemiş bir kurum bulan mevcut başkan, ilk günden itibaren sürekli hacizlerle uğraştı. Eski yönetimden kalma bir sürü sorunla boğuşup milyonlarca liralık borçları yapılandırmaya çalıştı. Üyelerinin üzerinden para kazanarak ticaret yapmayı reddedip onlara hizmeti ön plana alarak çalışmayı planlayan bir başkan profili çizmeye çalıştı. Hazırlık sürecinde bakanlık bürokratlarıyla birlikte büyük emekler verdiği yeni yasanın birileri tarafından engellenmesine rağmen yılmadan yoluna devam etti.

Üstelik ezberleri bozarak TÜRSAB’a başkanlık yapacak kişilerin uzun süre görevde kalmak yerine 2-3 dönemle sınırlandırılması gerektiğini savundu. Haliyle sadece 21 ay görev yapmış bir başkan olarak üyelerden sadece bir dönem daha görev istemesi normal değil mi?

Seçim çalışmalarını daha ziyade sosyal medya üzerinden sürdürmeye çalışan adaylardan biri, yaptığı toplantılarda gösterdiği performans ve sonrasındaki sosyal medya paylaşımlarına baktığımızda bugüne kadar neden aday olduğunu izah bile edemedi. Daha 7-8 ay öncesine kadar yedek yönetim kurulu üyesiyken üstelik başkanın bazı işlerde görevlendirdiği bir kişi olarak, bugün belli ki bir şeylere küsüp, darılarak aday olmaya karar vermek hem kendini hem de TÜRSAB’ı hafife almak değil mi?

Diğer bir başkan adayımız ise hala hazırda TÜRSAB’ın mevcut yönetim kurulu üyesi ve üstelik başkan yardımcısı. Evet, yanlış anlamadınız hala hazırda muhalefet ettiği yönetimin bir üyesi. Üstelik yönetim kurulunun yapmış olduğu elli küsur toplantının yarısına bile katılmadığı halde istifa etmeye bile gerek duymadan yola çıktığı arkadaşlarını eleştirmeye devam ediyor. 23. dönem TÜRSAB yönetim kurulu üyesi olarak hiçbir kararda fikir beyan etmeden, hiçbir derde derman olmadan hatta içinde bulunduğu yönetim kurulunun almış olduğu hiçbir karara şerh koymadan koca bir dönemi heba etti. Sonra da gidip içinde olduğun yönetim kurulunun icraatlarını beğenmeyip başkan adayı olmak zihinleri zorlayan bir durum gibi durmuyor mu?

Bir başka aday ise, yaptığı dost sohbetlerinde ‘son dönemde biz Başaran beyle birlikte TÜRSAB’ı çok kötü yönettik, tüm hata bizde, Firuz başkana hiçte iyi bir TÜRSAB bırakmadık diyen’ bu meslektaşımız kendi dönemlerinde yerle bir ettikleri TÜRSAB’ın itibarını nasıl yukarıya çıkaracağının formülünü bir türlü izah edemedi.

Üstelik yönetim kurulu üyesiyken TÜRSAB’la ticaret yapmakla suçlandığı halde bu konuda hiçbir açıklama yapmadan o kuruma başkan adayı olmak nasıl bir aklın ürünüdür?

Ayrıca, son genel kurulda ibra olmadığı halde ertesi gün üyelerin karşısına yönetim kurulu adayı olarak çıkmış ve yine ibra olmayıp seçim kaybetmiş bir kişi olarak bugün tekrar TÜRSAB üyelerinin karşısına çıkmasında bir gariplik yok mu?

Bu arada, bu dönem aday olamayan ama ortaya çıkıp bu seçime etki etmeye çalışan bir fıkracı var. Bu fıkracı, 23. Olağan TÜRSAB genel kurulunu yapmayı beceremeyip erteleterek 18 yıllık başkanlığını bitirmişti. Böylece TÜRSAB tarihinde bir ilk yaşanmış ve kuruma kayyum atanmasına sebep olmuştu.

Ogün karşısında çıkan tufanı fark edip kazanamayacağını anlamış ve kendine yakışır bir şark kurnazlığıyla seçimden kaçmış o eski başkan, bu günlerde ortaya çıkmış milleti arıyor. Sanki birileri ona teveccüh etmiş gibi kendisinin bu dönem aday olmayacağını söyleyerek ibra olmamış başkan adayına destek istiyor. Hatta o adayın yemeğine davet ederek aklı sıra seçime etki edeceğini mi sanıyor?

TÜRSAB’a ihtiyaç duyanlar yavaşa yavaş ortaya çıkmaya başladı!

Bir zamanlar kendi istikbalini düşünmekten TÜRSAB’ın itibarını düşünmeyen insanlar bugün çıkmış TÜRSAB’a itibardan ve hizmetten bahsediyorlar. TÜRSAB’ı yönetirken aynı zamanda onunla ticaret yapan kişilerin amacı hizmet olabilir mi? Bu zihniyetteki adamaların kendi menfaatleri yerine TÜRSAB’ın dolayısıyla üyelerin menfaatlerini düşünebilir mi?

TÜRSAB’I arkalarına alarak hesapsız, kitapsız, ihalesiz aldıkları otoparkları, salonları işletip ticaret yapanlardan bahsediyoruz. Kurdukları firmalarla binlerce hacıyı ve o hacıları taşıyan acenteleri söğüşlemeyi hizmet sayanlardan bahsediyoruz.

Aslında onların derdi belli, yirmi bir aydan beri TÜRSAB üzerinden ticaret yapamadılar. O kadar uzun süre boş oturmaktan sıkılmış olmalılar ki şimdi tek tek ortaya dökülmeye başladılar. TÜRSAB’ı arkasına alamadan ticaret yapmayı beceremeyen bu insanlar eski bol kazançlı ve bereketli günlerini o kadar özleşmişler ki yanlarına ağababalarını da alıp etik metik bakmadan birbirleriyle ittifak kurmaya çalışıyorlar.

Belli ki tek dertleri eskiye dönmek!

Belli ki tek hayalleri, yıkılmış çıkar düzenlerini yeniden inşa etmek, ama nafile.

Onlar, TÜRSAB’da değişimin başladığını hiç fark etmediler, devam ettiğini de fark edemeyecekler.

Ne diyelim, Allah ıslah etsin!

Etiketler:TÜRSAB Mehmet Gem
Yorumlar
İlk yorum yapan siz olun.
 
  Yorum için en fazla 1000 karakter girişi yapılabilir!
captcha