En sonda denmesi gerekeni, en başta sorarak mı girsem konuya?
Bu mesleği yapan bizler ne yaptık ne kadar sahip çıktık mesleğimize, sektörümüze ve birliğimize?
Şimdi bu soruyu burada bırakıp, bir rüya görmeye davet ediyorum sizi.
Kolektif rüyalarımız gerçek olsaydı eğer, 1972’de kurulan meslek örgütümüz bugünlere nasıl gelirdi acaba?
Verdiğimiz oyların hesabını, doğru zamanda sorabilmeyi becerebilseydik eğer, bugün devletin turizmi “öncelikli sektör” kabul etmesine vesile olur muyduk acaba? Saygın, kurumsal ve sözü dinlenen, sözü esas kabul edilen mesela?
Genel kurullarımız turizmin her segmentinin düzenlediği workshoplarla, krizlere yönelik önlemlerin tartışıldığı arama konferansları ile ve 5-10-20 yıllık vizyonların çalışıldığı toplantılarla geçseydi, bugün içinde olduğumuz krize daha mı hazırlıklı olurduk mesela?
Uygulanmasının sıkı birer takipçisi olduğumuz ve sahip çıktığımız meslek etik kurallarımıza, herkesin uymasını sağlasaydık, belki de birilerinden hakkımız olan teşvikleri dilenmek zorunda olmadan ayakta kalmayı becerebilir miydik mesela?
Sektörü sadece ticaret olarak görenlerin koydukları ve mesleğimizi öldüren uygulamalara direnseydik, birbirimizi yok etmek yerine güç birlikleri yapabilseydik bugünleri daha güçlü bir şekilde karşılayabilir miydik mesela?
Sanırım bu süreçte bir başka büyük hatamız da 1618… Turizmin bütün paydaşlarını kuralları, görevleri, kapsamları, birbirlerine olan sorumluluklarını içerecek şekilde tek bir “Turizm Yasası” bugünkü kargaşayı ortadan kaldırır mıydı acaba?
Önce ben kendimi nasıl korurum diye düşünen paydaşlar yerine, bütünün hayrına olan hepimizin hayrınadır felsefesine sahip paydaşların birlikteliği nasıl olurdu mesela?
Turizm için en çok ben çalışıyorum, yok hayır en büyük yatırımı ben yaptım, ama ben olmasam ve bunun gibi pek çok cümleyi sarf eden paydaşlar yerine, birlikte olmanın aslında en büyük güç olduğunu anlayan, nasıl daha güçlü oluruz, neler üretiriz, birbirimizi nasıl ayakta tutarız diye düşünen ve bu doğrultuda hareket eden paydaşlar mesela?
Birbirlerinin rakibi olmadıklarını birbirlerini bütünlediklerini ve birlikte bir mana oluşturduklarının, biri olmadan eksik kalacağının bilincine varmış turizm paydaşları mesela?
Bizler de bu mesleğin neferleri olarak üretmek için, katkı sağlamak için mevki makam beklemesek mesela? Deneyimlerimizi, donanımlarımızı mesleğimizin gelişimi için her daim ortaya koysak? Bana ne faydası var diye değil de pasta büyürse benim de payım büyür diye düşünsek mesela?
Yönetime adaylar da tüm kadrolarını ve de projelerini açıklayarak oy isteseler seçim sürecinde; biz de baksak, bu projeler bu kadro ile yürütülüp tamamlanabilir mi diye, mesela?
Seçimler bittiğinde oy verdiklerimizi eleştirsek daha çok, seçilenler de delegesinden çekinse hani ve verdikleri sözleri vaatleri gerçekleştirmeye yoğun çaba harcasalar mesela?
Ama yönetimler bunu yaparken bizler de sadece şikayet değil çözüm önerileri ile projeler geliştirsek mesela?
Geçilen zor günlerde kol kırılsa yen içinde kalsa, yanlışlar ve eksiklikler varsa bunlar için destek versek ve bu zor günlerde birlik olarak beraberliğimizi güçlendirsek mesela?
Tek bir kibrit çöpü gibi kolayca kırılmak yerine bir demet kibrit çöpünün kırılamaz gücüne kavuşsak tüm dış cephelere karşı mesela?
Derken bir serinlik geldi ve ben karantina günlerine uyanıverdim…
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.