Biliyorsunuz eylül ayı aşure ayıdır ve bu yıl aşure günü 9 Eylül’e denk gelmektedir. Her yıl olduğu gibi bu yılda Eylül ayı geldi ve her hane de tatlı bir telaş başladı. Bugünden itibaren aşureler pişirilecek ve herkes birbirine ikram edecek.
Aşure, Anadolu’da toplumsal paylaşmanın ve kaynaşmanın sembolüdür. Bugünkü yazımda kadim Anadolu toprakları üzerinde yüzyıllardan beri süregelmiş bir gelenekle beraber sofralarımıza renk katan aşure ile Türk turizminin benzerliklerini ortaya koymak istedim.
Türkiye bereketli Anadolu toprakları üzerinde kurulmuş farklı kültür ve medeniyetleri barındıran insanların bir arada huzur ve güven içinde yaşadığı bir ülkedir. Birbirinden farklı tarih ve kültürle adeta bir mozaiği andıran Türkiye, bu sayede eşsiz güzellikte bir turizm ülkesi haline gelmiştir.
Ülke olarak, tatil, eğlence, sağlık, din, spor, doğa gibi çeşitli nedenlerle seyahat eden insanların beklentilerini karşılayacak kadar çok turizm çeşitliliğine sahip topraklarda yaşıyoruz. Bütün bu güzelliklerin bir arada olması nedeniyle dünyanın hemen her ülkesinden gelen misafirleri geleneksel Türk misafirperverliği ile ağırlayarak dünya turizminde 6.sıraya kadar yükselmiştir.
Türk turizminin yakaladığı bu başarı yeterli mi?
Bugün yakaladığımız bu başarı Türk turizm sektörü için asla yeterli olmayacaktır. Türk turizmi ekonomik ve sosyal boyutlarıyla birlikte sürekli güncellenerek devam edecektir. Bütün bu süreci planlayıp takip edecek olan da öncelikle biz turizmciler sonrasında turizm STK’ları olan TÜRSAB, TUROFED gibi acente ve otelci birlikleri ve nihayetinde de hem acenteleri ve hem de otelcileri içinde barındıran Hizmet İhracatçıları Birliği'dir.
Hazır konu Hizmet İhracatçıları Birliğine (HİB) gelmişken bir parantez açıp biraz bundan bahsedelim. Dünya ekonomik literatüründe ''Hizmet İhracatı'' olarak da değerlendirilen turizm sektörü Türkiye’nin en önemli ihracat birliği olan Türkiye İhracatçılar meclisi (TİM) bünyesinde 2018 yılında kurulmuş olan HİB’in içine dahil edilmiş ve burada oluşturulan ‘Turizm Komitesi’ ile bu yöndeki çalışmalarını büyük bir dikkatle sürdürdüğünü ve turizm sektörü için çok önemli çalışmalar yaptığını da belirtmek istiyorum.
Anadolu’da ortaya çıkan aşure lezzeti ile turizmin benzerliği
Türk turizminin yakaladığı başarıyı herkes kendine göre yorumlayabilir ancak ben olaya biraz daha farklı bakmak istiyorum. Bu kadar zorluklara rağmen her defasında adeta kendi küllerinden doğan bir sektörden bahsediyoruz. Bunu anlamak için önce Anadolu’nun tarihi ve kültürel zenginliğini ve bu zenginliğin içinde ortaya çıkan Aşurenin lezzetinin yolculuğuna bakmak lazım.
Anadolu, insanlık tarihinin ilk gününden bu yana binlerce yıllık medeniyetlerin doğup büyüdüğü ve gelişmesini tamamlayıp tarihin sayfalarında yerini aldığı bir yerdir. Bu topraklar sadece büyük medeniyetlere ve farklı kültür zenginliklerine ev sahipliği yapmakla kalmamış, aynı zaman da tarih boyunca Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan yolların kesiştiği yer olmuştur.
Anadolu farklıdır ve çok özeldir. Çünkü, doğa, Anadolu topraklarına her zaman bonkör davranmıştır. İnsanları sürekli kendine çeken bir yaşam merkezi olmasının asıl nedeni budur.
Binlerce yıldan beri süren göçlerin ve nihayetinde kavgaların odağı olan Anadolu’nun bolluk ve bereketinden faydalanmak ve ona sahip olmak isteyen insanların en sevgili yurdu olarak kalmıştır. Yaşam alanı olarak seçilmiş her bir karış toprağı için inanılmaz mücadeleler yapılan Anadolu’da nice hikayelerin filizlendiğini görürüz. Bütün bu hikayelerin içinde sevinçle gözyaşlarının birlikte karıştığı bu topraklarda alevlenen aşklar destanlaşarak efsanelere ve türkülere konu olanlarına ayrı bir parantez açmak lazım.
Anadolu, sadece yaşamsal zenginliği değil, bu toprakların insanlara sunduğu birbirinden farklı yiyecekler sayesinde zengin bir mutfağı ile de adından sıkça söz ettirir. Bu toprakların insanları yüzyıllar boyunca ürettiği birbirinden farklı çeşitleri bir araya getirerek mükemmel tatları olan yemekleri ortaya çıkarmıştır. Aşure de bu yemeklerden biridir. Birbirinden farklı kırk bir çeşit ürünün bir araya getirilmesiyle harika bir birleşimi meydana getiren Aşure, adeta Türk turizminin içinde bulunduğu durumu da çok iyi tarif etmektedir.
Şimdi soruyoruz! Her yıl farklı kültürlere sahip milyonlarca insanın tatil için Türkiye’yi seçmiş olmaları sadece tesadüf mü?
Neden bir insan yılın en güzel günlerini geçirmek için Türkiye’yi seçmektedir?
Belki de bütün bu soruların cevabı, tıpkı Aşure gibi Türk turizminde birçok çeşidin bir araya gelmesiyle oluşan lezzeti yakalamak içindir.
Ya da bütün farklılıklar birleştiğinde tek başına olmaktan çok daha güzel bir lezzet verebildiği içindir!
Aşurenin birleştirici tadı belki de Türk turizmindeki başarının temel felsefesidir.
Aşure tadında kalın hep!
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.