Haziran başından beri devam eden uçak rötarları yüzünden turizm sektörünün başı ağrımaya devam ediyor. Turizm sezonunun en yoğun döneminde yaşanan bu rötarlar Antalya havalimanı eziyet limanına dönüştürdü.
Antalya havalimanında kalkış veya iniş yapan uçak rötarları 3-4 saati bulmaya başladı. İnen uçuklardan çıkan valizlere ulaşmak iki hatta üç saati buluyor.
Rötarlar ve sonrasındaki zincirleme sorunlar, sadece vatandaşlarımıza değil ülkemize turist olan gelen turistleri de o turistleri getiren seyahat acentalarını da olumsuz etkiliyor.
Mesela, yolcularının uçuştan en az 2 saat önce havalimanında olması gerekirken 6-7 saat önceden havalimanına gelmek zorunda kalıyor.
Zaten Antalya trafiği turistlerin yeterince zamanında çalarken şimdi de havalimanından dolayı ilave zaman kayıpları yaşamaya başladılar.
Maalesef yine bir inatlaşma ya da beceriksizlik yüzünden sezonun en yoğun döneminde Türk turizmi büyük bir kaosun içine sürüklendi.
Yaşanan rötarlar, ülkemize gelen milyonlarca turistte hem zaman kaybı hem para kayıpları yaşatıyor. Turistlerin yaşadığı onca çileden sonra ülkemizden iyi bir anı ile ayrılmadıkları aşikâr.
*
Devlet Hava Meydanları işletmelerine (DHMI) bağlı çalışan hava trafik kontrolörlerinin çalışma prensiplerini Türkiye’nin de üye olduğu Avrupa Hava Seyrüsefer Güvenliği Örgütü olanı Eurocontrol tarafından belirleniyor.
Hava trafik kontrolörlerinin görevlerini başarıyla yerine getirebilmeleri için uygun kişisel özelliklere sahip olmasının yanından uzun bir eğitim sürecini başarı ile tamamlamaları gerekiyor. Ayrıca bu eğitimler emekli olana kadar sürekli güncelleniyor.
Bu zor işi yapan hava trafik kontrolörleri özlük haklarını alamadıklarını gerekçe göstererek geçtiğimiz haziran başından itibaren inisiyatif almadan çalışmaya başladılar.
İnisiyatif almadan çalışmak, işleri hızlandırmak için ilave hiçbir gayret sarfetmeden Eurocontrol tarafından belirlenen prosedürlere göre çalışmaktır.
Hal böyle olunca işleyiş uzamaya başladı. Yaşanan gecikmeler uçakların gidiş ve dönüş zamanlarını uzattığından zincirleme biçimde bağlantılı tüm havalimanlarını ve uçuşları etkilemeye başlıyor.
*
Özellikle Rusya- Ukrayna savaşından sonra değişmek zorunda kalınan rotalar nedeniyle Asya ve Orta doğudan gelen uçakların neredeyse tamamı Türk hava sahasını kullanıyor. Hal böyle olunca Avrupa’nın en yoğun hava sahalarından biri haline geldi.
Her gün buradan geçen binlerce uçağın gidiş dönüş güzergahını kontrol eden hava trafik kontrolörlerinin yükü çok ağır ve pilotlarla birlikte binlerce yolcunun sorumluluğunu taşıyorlar.
Hava trafik kontrolörlerinin inisiyatif alarak çalıştıkları zaman Türk hava sahasını kullanan uçakların uçuş sürelerini kısaltıp uçuş başına ortalama 7-8 dakika kazandırdığı biliniyor.
Mesela, Antalya havalimanına günde ortama bin uçak iniyor, inisiyatif alarak çalışıldığında günde en az yedi bin dakikalık yani yaklaşık 117 saat gibi bir zaman kazandırıyor.
Kazanılan dakikalarla hem rötarların büyük oranda önüne geçiliyor hem de uçakların fazladan havada kalmasını önleniyor. Böylece hem zamandan hem paradan hem de yakıttan tasarruf ediliyor.
*
Kamu personeli olan hava trafik kontrolörleri mesleki olarak Euorcontrol’e bağlı çalışırlar. Kâr amacı gütmeyen bu organizasyon kendisine bağlı hava sahasını kullanan uçaklardan ödemeler alır ve bir havuza aktarılır.
Havuzda biriken paralar belli aralıklarla kendilerine bağlı çalışan tüm kontrolörlere dağıtılmak üzere DHMI’ye aktarılır. Ancak DHMI tarafından hava trafik kontrolörlerin hesabına yatırılmaz.
Aynı işi yapan diğer ülkelerde hava trafik kontrolörlerinin özlük hakları neredeyse pilotlarla denk gelirken ülkemizdeki bu iki meslek grubunun özlük hakları arasında uçurumlar var.
İşin ilginç yanı devlet tahsilatta Avrupa gibi davranırken iş geliri vatandaşıyla paylaşmaya geldiğinde olağan üstü ketum davranıyor.
Mesela, havalimanlarımız Avrupa’daki emsallerinde olduğu gibi milyarlarca dolara kiralanırken Türk hava sahası trafiğinden de milyonlarca Euro kazanıyorlar.
Her iniş ve kalkışlarda havalimanlarından yer hizmetleri servisi alan uçak şirketleri Avrupa’daki gibi döviz üzerinden ödemeler yapıyor.
*
Hava trafik kontrolörlerinin sendikası geçen yıl Eylül aynında bir karar alarak inisiyatif almadan çalışmaya başlayacakları tarihleri neredeyse sekiz ay önceden kamuoyu ile paylaşmışlar.
İnisiyatif almadan yapılacak çalışmalarda ciddi rötarların yaşanacağı bilinmesine rağmen bu işin asıl muhatapları olan DHMI ve Ulaştırma Bakanlığı bugüne kadar hiçbir tedbir almadıkları gibi kendileri ilgilendirmiyormuş gibi davrandılar.
Havayolu firmaları da aynı şekilde davrandılar. Oysa böyle durumlarda gerekli tedbirleri alıp yolcularını rahatlatmaları gerekiyordu.
Zamanında yapılması gerekenler yapılmadan akışına bırakıldığı sürece bugün rötarlardan yarın başka bir sorundan kaynaklı krizleri görmeye devam edeceğiz.
Sonuç olarak biz burada kimin haklı kimin haksız olduğuna bakmıyoruz. Burada olanların Antalya’ya ne gibi zararlar vereceğine bakıyoruz.
Görünen o ki; Türkiye’nin en önemli döviz kaynağı olan turizm sektörü de bu kaostan dolayı ciddi zarar görecek.
Son sözüm Sayın Ulaştırma Bakanımıza; belli ki hava trafik kontrolörleri inisiyatif almadan çalışıyor, işi çözmesi gereken bir mercii olarak bari siz inisiyatif alın.
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.
Yorumlar
Adem Bingöl
13 Ekim 2024, Pazar 07:59
Alamanci
07 Ekim 2024, Pazartesi 05:55
Ispartali
13 Eylül 2024, Cuma 05:37
+ Yorum Yaz