Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nin turizm potansiyeli çok yüksek. Peki, bu bölge alt yapısı, işgücü ve diğer imkânlarıyla ne kadar turizm yapmaya müsait? En önemli konu çalışan kalitesi ama çalışanın memnuniyeti sizce ne kadar ciddiye alınıyor? Bu bölgede ve Anadolu’nun pek çok yerinde turizm emekçileri haklarını alabiliyor mu? Kadim Mezopotamya coğrafyasında herkes turizm yapma peşinde ama ucuz hesaplarla, vizyonu olmayan yatırımcılarla bir başarı sizce ne kadar mümkün?
Diyarbakır’da, Batman’da, Mardin’de konuştuğum pek çok otel müdürü ve turizm çalışanı oldu. Hepsinden benzer şikâyetler duyuyorum. Haklarını alamıyorlar, komik paralara çalıştırılıyorlar. Bölgedeki işsizlik sorunu nedeniyle çoğu çalışan bu koşulları kabul etmek zorunda kalıyor. 5-6 bin liraya otel müdürü çalıştıran, hatta pandemi ve ekonomik krizi bahane edip otel müdürünü işten çıkarıp uzmanı olmadığı sektörde işletmeyi ya kendisi üstleniyor ya da bir akrabasını genel müdür koltuğuna oturtuyor. İşin başında yüksek maaşla işi alıp 2 ay çalıştırılıp işten çıkartılan profesyoneller de bir başka konu. İş bilen bölgede sektörden kaçar hale gelmiş. Sudan ucuz Suriyeli, Afgan çalıştıran var mı bilen söylesin! Muhtemelen restorancılık tarafında sayı yüksek.
Ön büro müdürü muhasebeye bakar, mutfak şefi rezervasyon alır, genel müdür patronun inşaat işiyle ilgilenir; hadi bunları bir yere kadar anlarım da 4.250 TL asgari ücret ödeyerek çalıştırdığın elemanın maaşını aybaşında muhasebe elemanını gönderip banka kartlarını toplatıp hepsinden 1.000 TL geri çekip onları asgari ücretin de altında çalıştırmak zorunda bırakmak nedir kardeşim? Anlayacağın dille söyleyeyim, hani belki çevren geniş, hatırlı tanıdıkların var da sana pek dokunmuyorlar ama hiç mi Allah korkun yok?
Siz Güney Doğu’da turizmi böyle insanları ezerek mi büyüteceksiniz? Bir mutfak şefi atılma endişesiyle çalışıyor, öbürü iş bulamam korkusuyla 8-12 saat çalışmaya razı oluyor. Eğitimi, kendini geliştirme fırsatını, yükselme umudunu geçtim, bu insanlar karın tokluğuna çalıştırılıyor. Bazı otelcilerin işe aldıkları elemanın 3-4 ay sigortasını yapmadığı, sonra İŞKUR desteği alıp bir 6 ay kadar o şekilde çalıştırdığı ve sonra sigorta yaptığı veya işten çıkardığı da konuşulanlar arasında.
Kıyı otellerini ayrı bir yere koyarsak Türkiye’de otelcilik dinamikleri bölgelere, kentlere göre ciddi değişkenlik gösteriyor. Her türlü kamu ve özel sektör girişimi ve uygulamalarına karşın sürdürülebilir kalite ve standartların oluşmadığı ortada. Açıkçası yıllar geçse de konaklama sektörünün referans noktası şunlardır diyebileceğimiz standartlar yok; akademi sektörden kopuk, sektör yenilikten uzak; üzgünüm, böyle giderse turizm cazip bir çalışma alanı olmaktan çıkacak.
O çok övündüğümüz misafirperverlik sarmalından ve yabancı zincirlerin bizi iteledikleri ‘hormonlu büyüme’ markajından kendimizi kurtaramadık. Bir meslek yasasına mı ihtiyaç var, emin değilim; bir yasanın bağlayıcılığının çözemeyeceği bir noktadayız, detayı sektör uzmanları tartışsın lütfen…
Hatırlarsanız bir zamanlar CATHIC (Türkiye ve Komşu Bölgeler Otel Yatırımları Konferansı) adıyla bilinen toplantılar yapılıyor, büyük zincirlerin başkan ve CEO’ları gelip Türkiye’ye hangi markalarını hangi şehirlere nasıl getireceklerini anlatıyorlardı. Konaklama sektöründe ihtiyacın ne olduğu (?) tespit edilip neredeyse o yıl sadece o konu konuşuluyordu. Bir konferansta 3 yıldızlı otel ihtiyacının önemi öyle bir anlatılmıştı ki cebimde para olsa çıkıp 3 yıldızlı bir otel açacak kadar gaza gelmiştim.
Evet bu zincir markalar bizi kontrolsüz büyümeye ittiler; sistemin ve yatırımcının gelişmesine katkı sunamadılar. Öyle olunca patron gözünde danışman komisyoncu, çalışan yolunacak kaz oldu. İşte şimdi o büyük markaların küçük hesap yapan işletmecileri 5 bin lira maaşla genel müdür çalıştırıyorlar. Evet duydunuz bugünün parasıyla, bugünün ekonomi koşullarıyla 5 bin lira. 5 yıldızlı otelin genel müdürü bu, diğer kadroları siz düşünün. Zincir gruplardan bir tane CEO’nun çıkıp “Ne oluyor orada? Bunu yapamazsınız” dediğini duydunuz mu? “Ben markamı bu şehirden çekiyorum” diyen var mı? Yok, olmaz da! Aksine Güney Doğu’da elbise değiştirir gibi yatırımcı marka değiştiriyor.
Konaklama sektöründe pek tabii güzel fikirler ve stratejiler de var; kurumlar ve eylemler de… Evet güzel örnekler mevcut ama maalesef yazılı olmayan değerler ve ilkeler yok. Bir sosyal yapıda düzeni, sadece yazılı normlar değil, yazılı olmayan norm ve söylemler de belirler. Öyle ki ayıplama, grup dışına itme gibi etik davranış örüntülerini de içeren bu yazısız uygulamaların etkisi bazen formel kurallardan daha bağlayıcıdır.
Bugün otelcilikte ‘raconu’ sermaye ve büyük zincirler kesiyor. Figüranların ismi bile geçmiyor filmin sonunda. Ama unutmayın, filmi döndürenler rolü küçük emeği büyük olan o figüranlar. Bu yıl 2019 rakamlarını yakalamaya çalışacak olan sektörün (pardon patronun) çarklarını yine onlar döndürecek.
Bir sözüm de çalışan, çırpınan personel kardeşime. Güney Doğu’da konuştuğum otel yöneticilerinden en çok duyduğum şikâyetlerden biri de çalışanların birbirinin ayağını kaydırma mevzusu oldu. Bu kadar sorun varken örgütlenip birlikte hareket edilmesi gerekirken neden bu kavga? O müdür niye o kadar para alıyor derdine düşeceğine sen işini yap, patronu dolduruşa getirip arkadaşını işinden etme. Sınıf bilincine, iş ahlakına sahip olmazsan bugün kendini kurtarırsın ama yarın sen de onu düşürdüğün duruma düşersin.
Sağlıcakla…
Not: Yazının sorumluluğu yazarına aittir. www.turizmajansi.com ile bağlantı kurulamaz; doğacak hukuki sonuçlardan site sorumlu değildir.
Yorumlar
Ertuğrul Gümüş
29 Haziran 2022, Çarşamba 09:45
CENGIZ YILMAZ
26 Haziran 2022, Pazar 12:03
BirGaripYolcu
21 Haziran 2022, Salı 02:29
Barbaros Emiroğlu
13 Haziran 2022, Pazartesi 03:15
Serdar
12 Haziran 2022, Pazar 10:38
Animasyoncular
04 Haziran 2022, Cumartesi 09:36
Philip Norman
01 Haziran 2022, Çarşamba 07:11
Hayrettin
31 Mayıs 2022, Salı 11:03
Yavuz Taşocak
31 Mayıs 2022, Salı 07:12
Ali demir
31 Mayıs 2022, Salı 09:59
Kadribagci
31 Mayıs 2022, Salı 08:57
Boğaz İçi
31 Mayıs 2022, Salı 01:58
Turizmci
30 Mayıs 2022, Pazartesi 02:22
+ Yorum Yaz