2015'te muhalefet neden birleşemedi? -2-

2015'te muhalefet neden birleşemedi? -2-
05 Ocak 2018, 10:13

Nebil Çelebi / Hilal Turizm

O gün Firuz Bağlıkaya'nın ekibini temsilen görüşmede yer alan Hilal Turizm'in sahibi Nebil Çelebi ise yaşananları şöyle anlattı:

Görüşme talebi Ceylan Piriçcioğlu ve Ali Rıza Koç tarafından Firuz Bey'e iletilmişti. Divan seçimlerindeki tablo nedeniyle bir araya gelinmesi gerektiğini ve birlikte hareket etmek için görüşmek istediklerini bildirmişlerdi. Firuz Bey de teklifi kabul ederek buyurun gelin dedi. Üç kişi bizden, üç kişi de onlardan olmak üzere bir görüşme organize ettik.

"Emin'in hal ve hareketleri rahatsızlık vericiydi..."

Odaya geldiklerinde Emin'in hal ve hareketleri oldukça rahatsızlık vericiydi. Yanında gelen Ali Rıza Koç ve Ceylan Piriçcioğlu ise oldukça sakin ve makul davranışlar sergiliyordu. Biz, ilk günün yoğunluğu ve telaşından belki bir şey yemeye vakit bulamamışlardır diye, atıştırmalıkların bulunduğu bir büfe bile hazırlatmıştık. Emin ise içeri girer girmez, büfeye bakıp "Baron sofrası, ben bu sofrada yemek yemem. Biz halkçıyız" gibi abuk subuk laflar etti. Bu tür davranışlar sergileme ihtimalini tahmin ettiğimiz için, özellikle cevap vermedik.

"Polemik çıkarmak için özel gayret sarf etti"

İlk sözü Ceylan Bey aldı, birleşmenin gerekliliğinden bahsetti. Emin hiç bir şekilde birleşmeden söz etmiyordu. Zaman ilerleyince Firuz Bey Emin'e hitaben "Hoş geldiniz, buyurun sizi dinliyoruz" dedi. Emin de cevap olarak "Çayınızı içmeye geldik" dedi. Firuz Bey, "Çay, kahve için geç bir saat. Biz daha liste hazırlayacağız. Eğer bir teklifiniz olacak ise hep birlikte değerlendirelim" dedi. Emin Çakmak ise kendi listesinin hazır olduğunu belirterek, "Yarın da adaylığımızı koyup kazanacağız" dedi. Ardından "Siz neden üç ay kala adaylığınızı açıkladınız; beni engellemek için çıktınız; siz projesiniz" gibi ifadelerle polemiği derinleştirdi.

Emin'in bu agresif konuşmalarına rağmen ben ve Mehmet Ersoy özellikle müdahil olmadık. Firuz Bey konuşsun istedik.

"Emin, tek başına kazanacağına emin misin?"

Emin'in söylemleri karşısında Firuz Bey, "Sen yarın tek başına girerek kazanacağına Emin misin Emin Çakmak" dedi. O da "Evet eminim" dedi. Firuz Bey ise "Ben öyle görmüyorum. Ne benim ne de senin tek başına bu seçimi kazanabileceğini düşünmüyorum. Senin arkadaşların da durumun böyle olduğunu görüyor" dedi. Ardından "Tekrar soruyorum, bir teklifiniz varsa oturup değerlendirelim" dedi. Emin ise "Siz çekilin. Ben 6 senedir çalışıyorum. Kazanırsam başkanım, kazamasam da bir daha aday olmayacağım. Bu benim son şansım. Size çekilmek düşer" gibi uzlaşma yollarını kapatan cümleler kurdu.

"Tek şartımız vardı"

Emin'in uzlaşmaz tavrı karşısında, bizim uzlaşmadan yana olduğumuzu vurgulamak için ben ortak listenin oluşturulabilmesi için çekilebileceğimi söyledim. Ben öyle konuşunca Mehmet Ersoy'da çekilebileceğini söyledi. Hatta böyle konuştuğumuz için Firuz Bey bize orada tepki de gösterdi. Fakat tek şartımızın Firuz Bağlıkaya'nın başkanlığı olduğunu belirterek, bu şart dahilinde her türlü teklifi konuşabileceğimizi söyledik.

Emin ise "Ben bunları konuşmaya gelmedim. Yarın seçime giriyoruz. Hayırlı olsun demeye geldim" diyerek ayağa kalktı. Onun bu tavrına sinirlenen Ali Rıza Koç, Emin'e hitaben, "Başkan saatlerdir telefonlar geliyor. İnsanlar birleşme haberini bekliyor. Birleşmezsek yarın bu seçimi alamayız" dedi. Emin de "Ben bunun sorumluluğunu alıyorum kardeşim" diyerek cevap verdi. Ardından "Ben size söz veriyorum, yarın bu seçimi alacağız" dedi.

En sert cümlem...

Emin'e "Sen Firuz Bağlıkaya'nın olduğu yerde başkan olabileceğine inanıyor musun?" diye sordum. O da "Siz yarın en fazla 150-200 oy alırsınız. Kendinizi ne zannediyorsunuz" diyerek kapıya doğru yürüdü. Aramızda geçen en gergin diyalog buydu. Sonrasında Hilton'un lobisine gidip arkadaşlarına anlattığı gibi bir hakaret veya aşağılama olmadı. Bunları birleşmeden yana direnç gösteren arkadaşlarını ikna etmek için uydurduğunu ve kullandığını düşünüyorum.

"İtiraf ediyorum"

Fakat itiraf edeyim, Emin odadan çıktıktan sonra Ceylan'a şu soruyu sordum: "Vicdanına söylüyorum, sence kapasite, birikim ve lisan olarak, TÜRSAB başkanlığı Firuz Bağlıkaya'ya mı yakışır Emin Çakmak'a mı?" Ceylan da beni onaylayarak, Emin'in egosunun olduğunu ve başkan olmayı kafasına koyduğunu belirterek, vazgeçmeyeceğini söyledi.

Hasan Erdem / Selam Turizm

O gece odada olmayan, fakat sonrasında yaşanan süreci yakından takip eden Hasan Erdem ise birleşmeyi engelleyen sebepleri şöyle anlattı:

Birleşmenin gerçekleşmemesini tek bir nedene bağlamak doğru olmaz. 2015'te iki grup arasındaki birleşme fikri, son 3-4 gün içinde yoğunlaştı. Bu tür seçimlerde, son anda ittifak yapmanın görünmeyen birtakım zorlukları vardır. O noktadan sonra kime, sen çekil denilebilirdi? Bu konuda fedakarlık yapanlar kadar yapmak istemeyenler de olabilirdi.

"Yanlış analizler yapıldı"

Bir önceki seçimde -2013 yılında- muhalefet 913 oy almıştı. Başaran Ulusoy ile muhalefet arasındaki oy farkı 100-150 civarındaydı. Aradan geçen iki yıl içerisinde muhalefetin güçlendiği ve aradaki farkın da kapandığı yönünde, sonradan hatalı olduğunu anladığımız analizler yapıldı.

"Birbirimizi tanımıyorduk"

Diğer bir handikap ise muhalif rakiplerin birbirini tanımaması ve güçlerini tahmin edememesiydi. Seçime üç ay kala Firuz Bey'in aday olması tüm dengeleri altüst etti. Açıkçası biz, Firuz Bey ve ekibinin Başaran Ulusoy'dan oy alacağını tahmin ediyorduk. Üç ayda 400 oy alacak seviyeye gelseler, bunun yarısını bizden, yarısını da Başaran Ulusoy'dan alsalar bile sonucu etkilemeyeceğini düşünüyorduk.

"Emin Çakmak yanıldı"

İşin gerçek rengi ise Divan heyeti seçiminde ortaya çıkmaya başladı... Fakat oradaki sonuç da maalesef doğru okunamadı. Birleşen muhalefet Divan'ı 1000'e 1250 ile kazandı. Katılımın 4 bin olduğu genel kurulda divan seçimi için oy kullanan kişi sayısı 2250 kişi civarındaydı. Ortada 1800 tane rengi belli olmayan oy vardı ve Emin Bey, o 1800'ü bizim oyumuz olduğunu zannederek büyük bir yanılgı içine düştü. İki yıllık çalışmanın verdiği güven ile böyle bir fikre kapıldığını tahmin ediyorum.

Yanılmasında, seçim öncesinde Hilton otelde düzenlenen yemeğe, 1500 kişinin katılmasının da etkili olduğunu düşünüyorum. Emin, o yemeğe gelen herkesin bizi destekleyeceğine inandı.

"Diğer muhalif ekibin gücünü hafife almak da hataydı"

Bir diğer hata ise diğer muhalif ekibin gücünü hafife almak oldu. Üç ay gibi kısa sürede oldukça profesyonel çalışma yürüttüler. Açıkçası o günlerde Emin Bey, Firuz Bey'in 500, bizim ise 1500 oy alacağımızı tahmin ediyordu. O tahmin ile hareket edildiğinde kazanmamızın önünde hiçbir engel yoktu. Birleşmeme konusunda alınan riskin de bu bakış açısından kaynaklandığını tahmin ediyorum.

"Emin'i yanıltmış da olabilirler"

Fakat her şeye rağmen bizim ekip, riske girmemek gerektiğini savunarak birleşmenin olmasını savunuyordu. Neticede karşımızdaki, her türlü oyunu bilen Başaran Ulusoy gibi bir rakipti. Hatta o rakibin, çeşitli entrikalar çevirerek Emin'i yanıltmış olabileceğini de düşünüyorum. "Nasıl olsa sen kazandın. Neden diğerlerini galibiyetine ortak ediyorsun?" şeklinde bir takım söylemlerle etkilemiş olabilirler.

"Ben olsam restimi çekerdim... "

Hilton'un lobisinde yaptığımız toplantıda ben, her şeye rağmen birleşmenin olması gerektiğini savundum. Faka o, "Bana hakaret edildi, emeklerime saygısızlık yapıldı" dedi.

O toplantıda olsaydım, her şeye rağmen ittifakın olmasını sağlardım. Gerekirse restimi de çekerdim. Çünkü o mücadelede Emin tek başına bir insan değildi... Biz de vardık ve tercihimiz birleşmeden yanaydı...


Haberin 1. Bölümünü buradan okuyabilirsiniz

Yorumlar
İlk yorum yapan siz olun.
 
  Yorum için en fazla 1000 karakter girişi yapılabilir!
captcha